?>

Sen Niye Oyniyn?!..

Burhan Bozgeyik

1 yıl önce

Son seçimin ardından seçimi kazanan tarafın taraftarları görülmedik şekilde izhar-ı şâdümânide bulundular. Takımları şampiyon olmuş taraftarlar gibi kutlamak için arabalarla konvoylar oluşturdular, meydanlara döküldüler. Türlü oyun havaları eşliğinde kurtlarını döktüler. Karşı taraf, hani şu illet denilen, zillet denilen, vatan hâini denilen yüzde 48’lik taraf, öksüz ve yetim çocuklar gibi boynu bükük melül melül bakarken, yüzde 52’lik taraf, eğlencenin dibine vurdu. Hele bir tip vardı ki, sarığına, cübbesine bakmadan sahnede kıvırdıkça kıvırdı. Sonradan, kendisi de yaptığının yanlış olduğunu itiraf etti ve “ayıp ettik!” dedi. Hani şu meşhur Hz. Süleyman Aleyhisselam kıssasında var ya, buna benzer bir sarıklı, cübbeli, bir kuşcağıza taş atıp kanadını kırmış, kuş da Hz. Süleyman’a şikâyet etmiş. Görülen dâvâda o cübbeliye kısas uygulanmasına karar verilmiş. Yani onun da kolu kırılacak. Kuş şöyle demiş; “Kolunu kırmayın, cübbesini, sarığını çıkarın. Zira ben o kıyafetine aldandım, bundan bana zarar gelmez diye yanına yaklaştım.” İslâm devleti olsa, o ciğerci ağa o ulemâ kıyafetini giyemezdi. Şimdiyse, tuttuğu parti seçimi kazandı diye oynuyor.

O oynayanlardan en çok başörtülü ablalara teessüf ettim. Ağzımdan Anteplice, “Sen niye oyniyn!” sözü döküldü. Türkçe eklemeli bir dildir. Fiilden fiil yapma ekleri mahalli şiveye göre farklılık gösterir. Mesela bizim Antep’te “Oynuyorsun” fiili, “Oyniyn” diye telaffuz edilir. Kilisli hemşehrilerimiz ise “Oynorsun” derler.

Haydi diyelim milletvekilleri ve yakınları oynuyor. Peki ey ciğerci emice, ey başörtülü abla sana ne oluyor, sen niye oynuyorsun?!.. Reyini verdin, tamam. Bundan sonra ne yaparsan yap, senin hareketinin icraatlara zerre kadar tesiri olmayacak. Sen oynadın diye, dolar ve avro düşmeyecek, fiyatlar senin oynamana paralel geri geri gitmeyecek. Bütün o oynayanlara, biraz düşünmeleri için ekonomik ve sosyal gerçeklerden bazılarını hatırlatmak isterim:

Sahi, son zamanlarda çarşıya, pazara gittiniz mi? Fiyatlar almış başını gidiyor. Etin kilosu 300 lirayı çoktan geçti. (İstanbul’da Ramazan’da kilosu 310 liraya kıyma almıştım. Adam beni kandırmış, neredeyse tamamını yağlı vermişti. Şimdi kıymanın kilosu kaç lira, bilmiyorum.) Güneş çarığı, çarık ayağı sıkarmış. Et pahalanınca etten yapılan mamuller de ona göre pahalanıyor. Bizim burada bir esnaf lokantasına baktım, Beyran çorbası 100 lira olmuş. Lahmacunun tanesi 40 lira, kebabın porsiyonu (200 gr. et kullandıklarını yazmışlar) 230 lira. Ayran 15 lira, kola 30 lira. İki kişi bu şekilde bir yemek yemeye kalksalar yaklaşık 500 lira ödeyecekler. (Bir kere daha hatırlatayım, bu öyle ahım şahım bir lokanta değil, esnaf lokantası. Ancak artık esnafın da yemek yiyemediği bir lokanta.) Haydi oyna ciğerci emmi, başörtülü bacı!.. Baklavanın kilosu 500-700 lira olmuş. Bir porsiyon baklava 100 lira. İki kişi yeseniz 200 lira… Milletin ağzının tadı kaçtı. Haydi oyna, oyna! Bizim burada çiğ köfte çok yapılır. 250 gram isot aldım, 66,5 lira. Yani kilosu 265 lira. Su faturası geldi, 314 lira. İnternet hizmeti veren firma aradı, yüzde yüze yakın zam yaptıklarını bildirdi. Telefon operatörü de öyle. Arabaya benzin alırken baktım, 25 lirayı geçmiş. Haydi oynayın bakalım!..

Dolar, avro, altın, at yarışlarındaki küheylanlar gibi başını almış gidiyor. “Bana ne dolardan?” diyenin aklına şaşarım. Karpuz tarlada bir lira, markette 5 lira. Daha ucuz olabilir, ancak nakliye kaça? Adana’dan Antep’e kaça gelir? Dolar yükselince mazot yükselmeyecek mi?

Yaz geldi, kim der ki buralar bir İslâm diyarı. İnanın Avrupa şehirleri bizden daha kapalı… Bu nesil nasıl bu hale geldi? Müslüman insanların evlatları neyi düşünüyor? Âhiret için hazırlık yapmayı mı, yoksa nefsi ne emretmişse onu yapmayı mı? Bizim evlatlarımıza, torunlarımıza, ahlakı, mânevîyatı kim öğretecek? Terbiyeli bir nesli kim yetiştirecek? Bu soruların cevabını ilk önce o oynayanların vermesini isterim.

Oynayın oynayın da, birazcık da düşünün. Şehit ve gâzi ecdadın miras bıraktığı bu ülkenin yarını ne olacak? Ecnebiler harıl harıl arazi alıyor. Sanki Yecüc-Mecüc istilası gibi, sınırlarımızda yüzlerce, binlerce ne idüğü meçhul insanlar geliyor. Oynayın, ancak, birazcık da bunları düşünün.

YAZARIN DİĞER YAZILARI