Atinalı devlet adamı, asker Perikles’in 2.500 yıl önce ettiği bir söz var: “Siyasetle uğraşmayan yurttaşı zararsız değil, olsa olsa yararsız sayarız”. Bu sözü en başa oturttuktan sonra hadi gelde siyasetle uğraşma. Siyaset öyle bir güç alanı oluşturdu ki hayatımızda, herşeyimizi siyasi ilişkilere teslim ettik! İş mi arıyoruz, "açmıyız" iktidarın gücü ile siyaset yapanlara baş vuruyoruz: "Bize iş,bize ekmek". İnsan onuru ve gururu siyasi iktidarın gücüne bu kadar teslim olmamıştı. Memlekette bu kadar çok "Siyaset bilimci" var iken, siyaseti konu alan bir yazı yazmam "şık" olur mu bilmiyorum. Yaşadığım deneyimler, "okuduğum kitaplar" hatırına umarım beni affedersiniz. Ve Atinalı Periklesin "yararsızlar" nitelendirmesinden kaçınmak gerekliliği de cabası tabi ki! Memlekette o kadar çok "şık" olmayan siyasi davranış var ki! Bu yazı onların yanında eminim, çok masum kalacak. Önce yaşadığım bir anekdotu anlatacağım: Bir iki ay önce 5-6 kişinin bulunduğu bir ortamda nasıl siyasi çalışma yapılması gerekliliği üzerine konuşurken. Orada bulunanlardan birisi şöyle bir cümle kurdu: "Başkanım siz de çok naziksiniz." Ben bu cümleyi ilk başta bir iltifat olarak kabul etmeye çalışırken, bir eksiklik eleştirisi olabilme ihtimaline karşı savunmaya geçerek espriyle yanıt verdim: Ben, karşımdaki saygısız davranırsa  "nezaketimle dövmesini" de bilirim dedim. Meğer, söylenen söz bir iltifat değil, bir "eksiklik" eleştrisiymiş. Ve bu "nezaketliliğimi" eleştirenin bir kadın olması "erkek egemen" siyasetin ne kadar benimsendiğinin göstergesiydi. Bu anekdotu anlattıktan sonra devam edelim,siyaseti neden yapmalı? Siyaset hayatımızın her alanını etkiliyor; Sabahları nasıl kalktığımızı, iş'e gidip gitmediğimizi, kurduğumuz sofrayı, soframızda ne olup olmadığını siyaset belirliyor. Okula gidip gitmediğimizi, okuldaki öğretmenimizi siyaset belirliyor. Gençlerin, hayallerinin gerçekleşme ihtimalini siyaset belirliyor. O kadar ki; Yüzümüzdeki gülümsemeye, yudumladığımız suya, aldığımız nefese bile karışıyor, siyaset! Kurduğumuz iş'in yönünü siyaset belirliyor. Umutlarımızı siyaset çoğaltıyor. Siyaset eksiltiyor. Ekonomimizi, bir nevi toplumsal sözleşme kabul ettiğimiz Anayasamızın uygulanıp uygulanamayacağını siyasi gücü ele geçirenler belirlemeye çalışıyor. Ne okuyup okumayacağımızı, ne yazıp yazmayacağımızı, nerede oturup nerede oturamayacağımıza siyaset el atıyor. İşte siyasetin bütün bu belirleyiciliğini bilerek, yapılması gerekeni söyleyen Atinalı Perikles'in sözünü dinleyelim, siyaset yapalım. Kendimizin, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği için!  Kendimizi yararsız hissetmemek için ne yapalım? Tabi ki siyaset yapalım. Bu ülkenin doğru, eşit, adil, demokratik, nezaketli, zarif, vicdanlı siyaset yapan siyasetçilere ihtiyacı var. Perikles'le bitirelim: Perikles “radikal demokrasi” olarak kabul edilen kavramın öncüsüydü. Bu kavram, sıradan Atina vatandaşlarının kamu işlerine katılmaları için devletten para alması anlamına geliyordu. Önceleri yalnızca varlıklı kimseler politikada yer almaya vakit bulabiliyordu. Perikles, sıradan vatandaşların da siyasete katılmasının önünü açtı. Önümüzde yerel seçimler var. Yaşadığımız kentlerde vatandaşlar olarak siyasi bir sınav vereceğiz. Nezaketin öne çıkacağı bir sınav olması dileklerimle, siyaset yapmaya asıl şimdi ihtiyaç var. Geri adım atmayalım öne çıkalım!