Tekstil Mühendisi bir akrabam Almanya'da çalışırken, bir gün türk kahvesinde oturuyordum. Yaşlı bir amca, başı gözü ve kolu sarılı vaziyette geldi masama oturdu.
Ben önce onu dilenci zannettim. Bir çay ikram ettim. 'Nerelisin' diye sordum. 'Gaziantepliyim' dedi. 'Peki başın kolun neden sarılı, hayrola?' dedim.
Adam anlatmaya başladı:
'Fransa'da 4 yıl bir çiftlikte çalışıyordum. Adam benden çok memnundu. 4 yıl sonra Türkiye'nin neresinden olduğumu sordu. Ben de 'Gaziantepliyim' dedim. Adam gitti, kırılmaz bir değnekle geldi. Gelir gelmez 'senin ataların benim dedemi öldürdüler ulan şerefsiz' dedi ve kafamın ortasına deynekle vurdu. Kolumu kırdı. Ben bayılmışım. Beni öldü diye bırakmış orada. Ben biraz ayıkınca, kaçtım Almaya'ya geldim. İşsizim.' dedi.
İşte evladım. Ben tarihimi bilmiyordum, beni döverek öğrettiler dedi adam. Ben de. Sizin ta oralarda ne işiniz vardı diye soramadım. Kendimi zor kurtardım.