Her biri, milletimizin bağımsızlık ve özgürlüğe olan inancının, cesaret ve fedakarlıkla yoğrulmuş asırlık bir mirasın yaşayan temsilcileridir. Türk kadınının tarih boyunca sergilediği cesaret ve fedakarlık, halkımızın kahramanlık destanlarının en özel sayfalarında yer alır. Gördesli Makbule, Nene Hatun, Şerife Bacı ve Kara Fatma gibi simgeler, bu ulusun bir parçası olmanın ne anlama geldiğini, vatan sevgisini ve mücadele azmini gözler önüne serer.
Bu gelenek ve miras, yalnızca geçmişle sınırlı değil; günümüzün genç subayları da bu ruhu yaşatıyor. Bugün, Ebru Teğmen gibi isimler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde yürüyen, onun ilkelerine sadık kalan ve Cumhuriyetin bekçisi olan bir neslin temsilcileridir. Ancak, bir teğmenin onurunu ve itibarını zedeleme riski taşıyan adımlar hepimiz için kaygı vericidir. Bu nedenle, somut ve kesin kanıtlar olmadan yapılan her türlü soruşturma, yalnızca bireyin değil, kamuoyunun güvenin de sarsılmasına neden olur.
Ebru Teğmen hakkında başlatılan soruşturma, toplumda derin üzüntü ve haklı bir öfkeye neden olmuştur. Ancak bu süreçte, genç subayımızın hakkını savunmak, onun suçsuzluğunu ve onurunu korumak hepimizin sorumluluğudur. Adaletin tecelli edeceğine, doğruların er ya da geç su yüzüne çıkacağına olan inancımız tamdır.
Türk ordusu, haksızlığa karşı her daim dimdik duran, vatanını ve halkını her şeyin üstünde tutan subaylarıyla güçlüdür. Ebru Teğmen de bu yapının bir parçası olarak mesleki yolculuğuna onurla devam edecek, zorlukları aşarak hem kendi hem de ordumuzun gurur kaynağı olmaya devam edecektir.
İnanıyoruz ki, Tanrı onun yolunu açık tutacak ve bu süreç sonunda hak ettiği itibarı geri kazanacaktır.
Ne mutlu Türk’üm diyene!
Bu olay vesilesiyle, tarihe adını yazdırmış ve bugüne kadar bu mirası yaşatan bütün Türk kadınlarını saygı ve minnetle anıyor, geleceğe umutla bakıyoruz. Teğmenlerimizin onuruna sahip çıkmak, geçmişimize ve geleceğimize olan borcumuzdur.