Travma nedir? Onu tanımlayalım, buyurun lütfen! Toplumsal olarak, Travma: Ani ve beklenmedik bir şekilde gelişen; Dehşet, kaygı ve panik yaratan, kişinin anlamlandırma süreçlerini bozan olaylar.
Kısaca hekimlikte ise şöyle tanımlanıyor:
1-Dıştan mekanik bir etki sonucu oluşan ve bir organın ya da bir dokunun yapısını ya da biçimini bozan yerel yara.
2-Canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri bırakan yaşantı.Şimdi kendi hayat akışlarımıza ayna tutalım, çevremize bir bakalım!Buyrun buyurun,biraz daha içeri lütfen!Bu yazının sahibi bilmem kaç darbe görmüş, bilmem kaç kalkışmanın yaşandığı bir ülkede vatandaş.Bilmem kaç cinayetin, ihanetin, terör olayının okuyucusu, ’izleyicisi’...Sayamadığı kadar arkadaş, dostluk, akrabalık, iş, aşk ,evlilik, ortaklık... ilişkisinin görgü tanığı, sayamadığı kadar heba olmuş hayatların şahiti.Yani kurulduğundan beri ‘yara bere’ içinde ayakta kalmaya çalışan hala böyle devam eden,en sonunda salgın bir hastalığa maskesiyle karşı koymaya çalışan bir güzel ülkenin ruhu ‘yara bere’ içindeki bir insanı.Yaşadığı dünün ‘Unutucu adayı’.Unutmak isteyen bir çok insan gibi. Unutulmak istenen onca acı yaşanmışlık içinde, değer içeren geleceğe taşınması gereken bireysel anılarımız kaybolup gidiyor koşturmaca içinde. Görünmez eller anılarımızı değersizleştiriyor sanki!Tam bir hafıza kaybı yaşıyoruz. Hızlı bir şekilde unutuyoruz.Arıyoruz, neyi aradığımızı unutuyoruz.Buluyoruz ,neyi bulduğumuzu unutuyoruz. Karmakarışık bir hayat yaşıyoruz. Yarım yamalak!Bu söylediklerime inanmıyor musunuz?İnandıklarımızda yarım yamalak; Öğrendiklerimiz, okuduklarımız, düşündüklerimiz dolayısıyla söylediklerimiz, kurduğumuz cümleler, attığımız kahkaha, döktüğümüz gözyaşı, yürüdüğümüz yol yaşadığımız ev... Hep bir eksiklik peşimizde!Hep bir ‘geri dönüşler’, yeniden başlamalar, beyaz sayfa açmalar... Yürünen ise bir arpa boycuk yol!Bozulan ne çok şey var!“Ağzımızın tadı bozuldu”; Yediğimiz yemekler, içtiğimiz su, aldığımız nefes, kekremsi bir tad var. Bir burukluk ,bir içine sinmeme hali, bir paslanmışlık, bir pişmanlık...Bir yorgunluk, bir yaşadıklarına anlam verememe hali!Bir uzaklaşma, bir yalnız kalma isteği!Hepsini değilse bile insanlarımızın çoğunu bu duruma getiren bu ‘koşullar’ nasıl değişecek!Bir türlü aradığını bulamama huzursuzluğu!Varı olan varlıktan huzursuz, yoğu olan yokluktan huzursuz.Kimse kimseyi anlayamıyor: Anlamaya çalışanı anlayamıyorsun, anlamaya çalıştığın seni anlamıyor. Bir anlamsızlık var orta yerde!Bu yazı uzayıp gidecek, kısa keseyim:Umarım, insanlığın yeni travması olan Corona, eski travmalarımızı yok eder yeni bir düzen kurulur. Hiç olmazsa bu yararını görürüz.Yeni bir Dünya düzeni: Savaşsız, hastalıksız...