İstanbul Valiliği, 27.7.2019 tarihinde,
düzensiz göçle mücadele çalışmaları kapsamında,İstanbul'da kayıtlı olmayan Suriyelilere,kayıtlı oldukları kente dönmeleri için 20 Ağustos'a kadar süre verildiğini açıklamıştı.
İstanbul, geçici koruma kaydına kapalı olmasına rağmen,geçici koruma kapsamında olmayan (kayıtsız ve/veya kimliği bulunmayan) Suriye uyruklu yabancılar, İçişleri Bakanlığının talimatına rağmen, belirlenen illere maalesef sevk edilmediler. Geçici koruma kapsamında olmakla birlikte, İstanbul ilinde kaydı olmayan (diğer illere kayıtlı) Suriye uyruklu yabancıların, kayıtlı bulundukları illere geri dönmeleri için 20 Ağustos 2019 tarihine kadar süre verilmiş ancak yerine getirilmemişti.
Suriyeliler mülteci değil sadece “geçici koruma" sağlanıyor diyen kurum ve kuruluşlar, geçici koruma kapsamında olan mültecilere “geçici kimlik belgesi” verilebiliyor iken, neden TC vatandaşlığı lüzum görüldü ?
Neden, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Türkiye'de kayıtlı Suriyeli insanlar için "Geçici Korumamız Altındaki Suriyeliler" ifadesini kullanmaktadır? Çünkü, göç İdaresine göre, Suriyelilere sağlanan koruma, uluslararası literatüre göre “geçici koruma” olarak tanınıyor iddiasında ısrarcılar.
Geçici Koruma Yönetmeliği çerçevesinde sağlanan geçici koruma kapsamında ise, “sınırları açma, geri göndermeme ve gelenlerin temel ve acil ihtiyaçlarının karşılanması" unsurlarının yerine getirilmesi neye hangi ilkelere göre belirlenmiş, ülkemizde sayıları neden her geçen gün artmaktadır ?
AB’de suç işleyen mülteciler deport edilirken, Türkiye’de suç işleyen mülteciler neden koruma altındadırlar ?
Bahsi geçen koruma, neden ülkesinden zorla ayrılmadığı halde, geri dönmeye teşvik edilmemekte, neden acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak veya bu kitlesel akın döneminde bireysel olarak sınırları geçen ve uluslararası koruma talebi bireysel olarak değerlendirmeye alınmamakta aksine yabancılara sağlanan toplu koruma olarak tanımlanmaktadır ?
Böylece İçişleri Bakanlığı ve İstanbul Valiliğinin açıklamaları kamuoyunda tartışma konusu oldu ve Suriyeli sığınmacılara yönelik "nefret söylemi" ve süregelen dezenformasyon Türkiye’nin gündemine oturdu.
Hatta, "Suriyelilerin hastanede sıra beklemediği ya da devletten maaş aldığı gibi temelsiz iddialar sosyal medyada yayılmaya devam ediyor" denildi.
Buna karşılık, mülteciler ve Sığınmacılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği gibi kuruluşların yetki alanları genişletilerek, bu iddialara ve dezenformasyona karşı çalışmalar başlatıldı.
Örneğin, Mülteciler Derneği'nin araştırmalarına göre, Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan muayene öncelik sırasını belirleyen genelgeye göre,"Hastanelerde sıra beklemediği" söylenen Suriyeli hastalara Türkiye'de herhangi bir öncelik tanınmadığı, Hastanelerde yasal öncelik acil vakalar, engelli hastalar, hamileler, hizmetteki askeri personel, şehit yakınları, gazi ve gazi yakınları, 65 yaş üstü hastalar ile yedi yaşından küçük çocuklara verildiği, Suriyeliler için böyle bir durum un söz konusu olmadığı savunuldu.
Suriyelilerin Türkiye'de hükümetten maaş almadığı, geçici koruma altındaki belirli şartları sağlayan Suriyelilere, Avrupa Birliği ülkeleri tarafından finanse edilen, Avrupa Birliği projeleri ile nakdi yardım yapıldığı iddia edilmektedir.
Bilmek istiyoruz,Sayıları her geçen gün artmakta olan, “geçici koruma” kapsamına alınan mülteci akınına hangi şartlarda veya hangi sayıya ulaşıldığında son verilecek bilmek istiyoruz.
Halkımız,Milli güvenliğimizi tehdit eden, ülkelerine geri dön çağrısı yapılmasına rağmen T.C.'nin şu anda yönetiminde bulunanlarca ısrarla gönderilmemesinde direnilen ve tüm ülkece büyüyen mülteci sancımız