Bugün 30 Ağustos… Kurtuluş Savaşı’nın nihâî zaferinin kazanıldığı, düşmana en ağır darbenin indirildiği tarihin 97. sene-i devriyesi… 30 Ağustos 1922’den önce bu vatanda neler yaşandı? Bunu, bu vatanda yaşayan herkes çok iyi bilmeli. Hatta bütün safhalarını ezberlemeli. Çok tuhaf, okullarımızda “Kurtuluş Savaşı” gerektiği şekilde anlatılmıyor. Yeni nesil o günlerden habersiz. Bu da ülkemiz ve istikbâlimiz için çok büyük tehlike. Zira yüz yıl önce hazırlanan senaryo devam ettiriliyor. Ülkemiz dört bir yanından çepeçevre kuşatılıyor. Bu gerçekleri bütün vatanperverlere anlatmak isterim. Hattâ demir çarık-demir âsa bütün vatanı baştan başa dolaşarak; dün olup bitenleri anlatıp, bugün hangi oyunlar kurgulandığını düşünen akıl sahiplerine açıklamak isterim.
Yıllar önce kolları sıvamış ve 12 kitaplık “Kurtuluş Savaşı Serisi” hazırlamıştım. Bu seriden ilk kitap “Kurtuluş Savaşı” ismiyle Türdav Yayınevi’nden çıktı. 2. ve 3. kitaplar; “Osmanlı’nın Yedi Cephede Yedi Düvelle Savaşı” ve “Müthiş Oyun: Çanakkale Savaşı” adlarıyla Yeni Devir yayınlarından çıktı. 4. ve 5. kitaplar ise; “Üç Kahraman –Sütçü İmam- Şahin Bey- Karayılan” ve “Kurtuluş Savaşı’nda Gaziantep” isimleriyle Tuğra Yayınevi’nden çıkmak üzere… Seri’nin diğer kitaplarının isimleri ise şöyle: “Tarihimizin En Kara Günleri: İŞGÂL YILLARI”, “İşgâl yıllarında YUNAN ZULMÜ”, “Kurtuluş Savaşı’nın Çocuk Kahramanları”, “Kurtuluş Savaşı’nın Kadın Kahramanları”, “Kurtuluş Savaşı’nda TBMM”, “Kurtuluş Savaşı’nda Cephelerimiz”, “Zaferden Sonra Neler Oldu?”
“Kurtuluş Savaşı Serisi”nin kapaklarına bir madalya içerisine şu ifadeleri yerleştirdik:
“UNUTMA! Kurtuluş Savaşı’nın 100. Yılı”
Kitapların ilk sahifesine ise şunları yazdık:
“Kurtuluş Savaşı’nın 100. Yılı
“Şehitlerimizi, Gazilerimizi, O kahraman ecdâdın mücâdelesini, düşmanları, düşmanların yaptıklarını, bu vatana göz dikenleri
“UNUTMA!”
Unutursak ne olur? Perişan oluruz. Zira düşman unutmuyor. Unutmamış. Atalarımız, “su uyur düşman uyumaz” demiş. O halde biz de uyumayalım. Bize yıllarca; “Uyu! Uyu! Yat uyu!” diye telkin edilmiş olsa da uyumayalım. Gözümüzü dört açalım.
Biz hikayemize Birinci Dünya Savaşı’na girişimizden itibaren başladık. 1914 yılından… 1914’ten 1922’ye kadar tam 8 sene müthiş bir mücâdele verildi. Bu ülke insanları yediden yetmiş yediye kadar bu mücadeleye iştirak etti. Kadın, erkek, çocuk, yaşlı, hasta, malül… Herkes… Analar, bacılar, sırtlarında cepheye mermi taşıdılar. Çocuklarının üzerine örttükleri örtüyü, top mermileri ıslanmasın diye, cephanelerin üzerine örttüler.
1914-1922: Bu 8 sene hiç unutulmamalı. Yedi cephede 1,5 milyon şehit verdik. 1,5 milyon da yaralı. O şehitleri ve gâzileri UNUTMAYALIM! Rus’u, Ermeni’si, İngiliz’i, Fransız’ı, İtalyan’ı, Yunan’ı yurdumuza doluşmuş. Anteplilerin, Maraşlıların, Urfalıların verdiği o şanlı mücâdeleyi UNUTMAYALIM! Onlar boşuna GÂZİ Antep, KAHRAMAN Maraş, ŞANLI Urfa olmadılar. Doğu, Güneydoğu, Akdeniz, Ege, Karadeniz ve İç Anadolu bölgesindeki kardeşlerimiz o şanlı mücâdeleye iştirak etti. Ciğerpârelerini cepheye gönderdiler. Kollarındaki bilezikleri, parmaklarındaki yüzükleri verdiler. Cephedeki Mehmetçiğe çorap, kazak ördüler, fanila diktiler. Silah fabrikalarında çalıştılar.
1914-1922: Çok zorlu yıllardı. Yalnızca Çanakkale Cephesi’nde beş yüz bine yakın şehit verdik. Aralarında çocuk yaşta olanlar da vardı. Galatasaray, Kayseri, Trabzon liseleri son sınıfları mezun vermedi. Zira sınıfın bütün mevcudu şehit olmuştu.
O yılları unutmayalım. Evet, zaferi hatırlayalım, sevinelim. Ancak zafer öncesi o çok çetin 8 yılı unutmayalım. Hele de Kurtuluş Savaşı’nın bütün safhalarını… Allah rızası için unutmayalım. Ne olur, okuyalım, araştıralım. Bu vatana sahip çıkalım.
Unutmayalım: Bu vatan, Rabbimizin bize emanetidir. Emanete hıyânet eden, bunun bedelini iki cihanda da öder. Onun için UNUTMAYALIM!