?>

Unutulan / Unutturulan farzlar (2)

Burhan Bozgeyik

4 yıl önce

Akrabalık Bağı

Akrabalık bağına, “sıla-i rahim” de denir. Bu, dinimizin temel farzlarındandır. Sıla-i rahmi kesmek, tıpkı adam öldürmek gibi, “ekberü’l kebâir” günahlardandır. İslâm toplumu, “kardeşlik” üzerine bina edilmiştir. Bu kardeşlik bağı da, akrabalardan başlayacaktır. Birbirini tanıyan insanların samimiyetle, bir binanın taşları gibi bir araya gelmesiyle İslam cemiyeti muazzam bir kale vaziyetini alacak, her türlü düşman saldırılarını püskürtecektir. Akrabalık bağının güçlü olduğu devreler, İslâm devletlerinin en izzetli devreleridir.

Son yarım asır, akrabalık bağının “en gevşek” olduğu bir devirdir. İslâm cemiyetinin zillet içerisinde yuvarlanmasının bir sebebi de budur. “Yiğit düştüğü yerden kalkar” denir. Biz de ayağa kalkmak için, ilk önce yaralarımızı saracağız. Yaramızı sarmak için de Kur’an ve hadis “eczanesine” müracaat edeceğiz. Akrabalık bağı ile ilgili pek çok ayet-i kerime ve hadis-i şerif var. Bu temel delillerden bazılarını hatırlayalım.

Rabbimiz (c.c.), Kur’an-ı Azimüşşan’da mealen buyuruyor:

“Bir zamanlar biz, Beni İsrail’e, ‘Yalnızca Allah’a kulluk edeceksiniz, ana-babaya iyi davranacaksınız, yakın akrabaya, yetimlere, miskinlere iyilik edeceksiniz’ diye emretmiş, onlardan bunu tutacaklarına dair söz almış ve ‘insanlara güzel söyleyin, namaz kılın, zekâtı verin’ demiştik. Ey Beni İsrail! Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek geri dönüp gittiniz.” (Bakara / 83)

“(…) Allah’tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.” (Nisa / 1)

“Şüphesiz ki Allah, adaleti, iyiliği ve akrabaya (muhtaç oldukları şeyleri) vermeyi emreder: fuhşiyattan, kötülükten ve azgınlıktan da men eder. İbret alasınız diye size (Allah böyle) nasihat eder.” (Nahl / 90)

Ayrıca; Bakara / 177, 215; Nisa / 36; Ra’d / 21-25; İsra / 25-27; Rum / 37-38’de de akrabalık hukukuna riayet emredilmektedir.

Akrabalık hukukuna dair hadis-i şeriflerden bazılarına bakalım. Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyuruyor:

“Soyunuzu öğreniniz ki, akraba haklarını yerine getiresiniz. Çünkü akraba haklarını yerine getirmek, ailede sevgiye, bolluk ve uzun ömre vesile olur.” (Tirmizi, Birr: 49)

“Zulüm ve akraba haklarını yerine getirmeme kadar Allah’ın bu dünyada daha çabuk cezalandırdığı bir başka günah yoktur. Üstelik ahirette de ceza verecektir.”

“Rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını isteyen kimse, akrabasını kollayıp gözetsin.” (Buhârî, Edeb 12, Müslim, Birr 20, 21)

“(…) Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse, akrabasına iyilik etsin.” (Buhârî, Edeb 86; Müslim, Îmân 74, 75)

“Akrabasıyla ilgisini kesen kimse cennete giremez.” (Buhârî, Edeb 11; Müslim, Birr 18,19)

İslâm toplumunda, doğru ve gerçek İslâmiyet’i öğrenmenin önündeki engellerin çoğalmasına paralel olarak akrabalık hukukunda da gevşeklik olmaya başlamıştır. Dinini layıkıyla bilmeyen, elbette akrabalık hukukunun ne olduğunu da bilemez. Dolayısıyla akrabalık münasebeti sıradanlaşır git gide ehemmiyetini kaybeder. Günümüzde olduğu gibi… Şu koronavirüs hâdisesi de buna tüy dikti. İki bayram geçirdik. Kardeş kardeşe gidemedi. Dedeler, nineler, analar, babalar, halalar, teyzeler, dayılar, amcalar ve sair akrabalar ziyaret edilemedi.

İslâm toplumu olarak, izzetli, huzurlu, güvenli, müreffeh yaşamak istiyorsak; kardeş olduğumuzu hatırlayacağız. Akrabalık hukukuna riayet edeceğiz. Bir binanın birbirine omuz veren taşları gibi, akrabalarımızla kenetleneceğiz. Hep birlikte bize dünya ve âhiret saadetinin yolunu gösteren güzel dinimize sarılacağız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI