1934 yılından beri cami olarak ibadete kapalı olan Ayasofya Camii’nin bu hazin hâli, bu ülkeyi seven herkesin meselesidir, derdidir, hicranıdır. Bu bakımdan, Ayasofya Camii’nin ibadete açılmasıyla ilgili en ufak bir ümit ışığı gördüğünde gözünün içi parlar. Geçenlerde de öyle oldu. Ayasofya gündeme gelince enteresan gelişmeler oldu. Bu konuda siyasîlerin tavrı çok dikkat çekicidir:
Ayasofya Camii’nin açılması için en çok gayret gösteren liderlerden merhum Erbakan Hocanın ömrü, açılışı görmeye yetmedi. Erbakan Hocamızın yakın mesai arkadaşlarından ve bakanlarından muhterem Oğuzhan Asiltürk’ün 1995’te TRT’de Ayasofya ile ilgili bir konuşmasını tekrar izledim. Devrin Kültür Bakanı Ercan Karakaş da oradaydı. Asiltürk, devletin arşivlerinde Ayasofya’nın müzeye çevrilmesiyle ilgili Bakanlar Kurulu kararnamesinin bulunmadığını söylüyor ve Ayasofya’nın ibadete açılması gerektiğini belirtiyordu.
1934 yılından beri cami olarak ibadete kapalı olan Ayasofya Camii’nin bu hazin hâli, bu ülkeyi seven herkesin meselesidir, derdidir, hicranıdır. Bu bakımdan, Ayasofya Camii’nin ibadete açılmasıyla ilgili en ufak bir ümit ışığı gördüğünde gözünün içi parlar. Geçenlerde de öyle oldu. Ayasofya gündeme gelince enteresan gelişmeler oldu. Bu konuda siyasîlerin tavrı çok dikkat çekicidir:
Ayasofya Camii’nin açılması için en çok gayret gösteren liderlerden merhum Erbakan Hocanın ömrü, açılışı görmeye yetmedi. Erbakan Hocamızın yakın mesai arkadaşlarından ve bakanlarından muhterem Oğuzhan Asiltürk’ün 1995’te TRT’de Ayasofya ile ilgili bir konuşmasını tekrar izledim. Devrin Kültür Bakanı Ercan Karakaş da oradaydı. Asiltürk, devletin arşivlerinde Ayasofya’nın müzeye çevrilmesiyle ilgili Bakanlar Kurulu kararnamesinin bulunmadığını söylüyor ve Ayasofya’nın ibadete açılması gerektiğini belirtiyordu.
Ayasofya’nın cami olmasıyla ilgili bu sene neredeyse “millî mutabakat” sağlandı. CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçtaroğlu, “Ayasofya’ya abdestli girmek isteriz!” dedi. CHP Sözcüsü Sayın Faik Öztrak, “Bir Cumhurbaşkanı Kararnamesi’yle ibadete açılabilir. Açacaksanız açın!” dedi. İYİ Parti ise çok ciddi bir hamle yaparak, Ayasofya için araştırma önergesi verdi. Önergenin Meclis’te görüşülmesi esnasında söz alan Sayın Yavuz Ağıralioğlu, Ayasofya'nın Danıştay kararı beklenmeden açılacak bir yer olduğunu, Danıştay kararıyla açılacak bir yer olmadığını söyledi. Ağıralioğlu, “Ayasofya İstanbul’un fethinin kılıç hakkıdır, İstanbul’u Danıştay mı fethetti? Ayasofya'nın açılacağı günü abdestimiz ile bekleyeceğiz” diye konuştu. AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş ise önergeye hayır oyu vereceklerini söyledi. Gerçekten de AK Parti, İYİ Parti’nin önergesine hayır oyu verdi. MHP ve HDP ise çekimser kaldı. Görüldüğü üzere Ayasofya’nın aslî hüviyetini kazanmasına, yani cami olarak ibadete açılmasına ramak kalmıştı. Şimdi top bir kere daha “taca” atıldı. Yani Danıştay’ın kararının açıklanması beklendi.
İş bu raddeye gelmişken bazı uyanıklar tezahür etti. Ermeni Patriği Sahag Maşalyan gibi. Bu uyanık papaz, hemen topa, pardon lafa daldı ve “Ayasofya ibadete açılsın!” dedi. Ancak bu uyanık papazın bir de isteği vardı: “Mabet yeterince büyük. Hıristiyanlara da bir alan tahsis edilsin.” Yok ya! Ananın en uyanık oğlu sen misin? Siz şu kurnazlığı görüyor musunuz?
Haydi diyelim bu papaz, peki ya şu FETÖ muhibbi profesöre ne oluyor? O da kalkmış “papaz ağzıyla” daha doğrusu, çok sevdiği FETÖ ağzıyla konuşarak, Ayasofya’nın hem Müslümanlar, hem de Hıristiyanlar tarafından kullanılmasını istedi.
Kitaplarında ve konuşmalarında devamlı FETÖ’ye methiye düzmüş olan bu profesör, Hıristiyan ülkede bulunan sahibi olduğu üniversiteye İslâm ismi vermiş, bu isimle Müslümanların zekâtlarını toplamaya çalışmıştı. Bir adamı, bu maksatla zekât toplamak için gelmişken, hoca arkadaşlarımıza çalışmaları hakkında bilgi de vermiş ve “üniversitede papaz ve haham da görevlendirdiklerini ve onlara ayda 3500’er Avro maaş ödediklerini” söylemişti. O zaman bir hoca efendi, “Bu hangi kitapta yazılı? Bunun fetvasını nereden aldınız?” demişti. Ben de o şahsa; “Müslümanlar yavrularını sizlere emanet ediyor. Siz de o Müslüman yavruları, şeytana pabucunu ters giydirecek o papaz ve hahamlara teslim ediyorsunuz. Bu bir FETÖ projesidir, vazgeçin!” demiştim.
İşte gördüğüm kadarıyla o profesör “FETÖ projesinden” vazgeçmemiş. Şimdi de Ayasofya üzerinden ecnebilere yaranmaya çalışıyor. Ey uyanık papaz ve ey papaz muhipleri! Başka kapıya gidin! Ayasofya CAMİİ, tıpkı bayrak gibi İSTİKLAL VE İSTİHLAS sembolüdür. Paylaşılamaz, hakkı devredilemez, kiraya verilemez. Allah’ın izniyle Fatih ceddimin emaneti olan bu mabet, CAMİ olarak ibadete açılacaktır. Kurnazlığın, dessaslığın lüzumu yok! Danıştay ne der, iktidar partisi ne der, şu ne der, bu ne der, bilmem. Bildiğimiz bir tek şey var. Er veya geç, Ayasofya Cami olacaktır. İşte o kadar!..