Rabbimizin (c.c.) o güzel isimlerinden biri de El-Kuddûs’tür. Manası; “Hatadan, kusurdan, eksiklik ve acizlikten temiz, pak ve müberra, mukaddes ve münezzeh” demektir. Ayrıca, “Bütün mahlûkatı maddî ve manevî kirlerden, ayıplardan temizleyip arındıran” demektir.
Kâinata ibret nazarıyla bakanlar, El-Kuddûs ism-i şerifinin tecellisini görüverir. Dağlar, ovalar, denizler, gökyüzü, tertemizdir. Cenab-ı Hakk’ın El-Kuddûs ism-i şerifinin tecellisine mazhar pek çok mahlûkatı vardır. Bunlar “temizlik memuru” gibi çalışırlar ve kırlarda, bayırlarda zerre kadar bir kırıntıyı bile kısa zamanda temizlerler.
Allah-u Azimüşşân’ın şu kâinatta ve şu dünyada kurmuş olduğu nizamı tek kelimede ifade etmek istesek, o kelimenin karşılığı; TEMİZLİKtir. İslâmiyet, baştan sona güzellik ve temizlik dinidir. İslâmiyet’in bütün hükümleri, bütün esasları güzeldir. İslâm’ın tesis ettiği nizam, maddî-manevî temizliğe dayanır. Temizlik, hayatın her safhasında esastır. Meselâ namazın iki farzından biri, “Hadesten taharet”, diğeri ise, “Necasetten taharet”tir. Ne demek?
Hadesten taharet: Namaz kılacak kişi, abdestsiz ise abdest alması, gerekmişse gusül abdesti alması demektir.
Necasetten taharet: Namaz kılacak kimsenin bedeninde veya elbisesinde veyahut namaz kılacağı yerde pis sayılan bir madde varsa, o pisliğin temizlenmesi demektir. Bu şartlar yerine gelmezse, namaz olmaz.
İslâm’ın temel farzlarından biri olan cihadın aslî gayesi de, yeryüzünde temizliği tesis etmektir. Allah-u Teâlâ’nın haram kıldığı bütün fiiller, pisliktir. Pisliğin de pisliği, şirktir, küfürdür. Maddî-manevî pisliğin olduğu yerde güzellik olmaz. Huzur olmaz. Adalet olmaz.
Dünyayı hazırolda durduran şu koroanavirüs, maddî bir hastalıktır. Ondan da tehlikelisi manevî hastalıklardır. O manevî virüsler bünyeye girdi mi, kalbi karartır, tahrip eder, inancı zedeler ve Allah muhafaza insanı cehennemlik hale getirir. Cehennemin aslî vazifesi de temizliktir. Bazen gerçek temizlik ancak ateşle olur. Meselâ fıkıh kitaplarında var; köpek toprak cinsinden bir kaba bevletse, yüz kere yıkasanız da şer’an temiz olmaz. Onu illa ateşe göstermek gerektir. İşte El-Kuddûs isminin gereği olarak, kâfirler de cehennem ateşiyle o küfür kirinden, günahkâr müminler de günah kirinden temizleneceklerdir. Müminler bu ateşle temizlenmenin ardından cehennemden çıkarken, kâfirler ebediyen o azabı tadacaklardır.
Şu korona vesilesiyle insanlar, ölümü hatırladı. Ölümden korkmaya başladı. Hazır zihinler berrak iken, gerçeğe dönüş yapılmalıdır. GERÇEK olan ise Allah-u Azimüşşân’ın nizamıdır. Bu vatanda yaklaşık bin yıl hüküm sürmüş olan nizam… Kurtuluş Savaşı verildiği yıllarda da mer’iyette olan nizam… TBMM açıldığında da yürürlükte olan nizam…
Koronavirüs sebebiyle, hemen herkes maddî temizlikten bahsetmekte. Maddî temizlik de manevî temizlikten geçmekte. Tıbben de ispat edilmiştir ki, pek çok hastalığın membaı manevî kirliliktir. Meselâ zina ve lûtilik, içki ve uyuşturucu kullanmak pek çok hastalığın kaynağıdır.
Yaşanılan bütün hâdiseler göstermiştir ki, yüz yıl önce ülkemizi işgale yeltenenlerin dayatmak istedikleri sistem insanlığa belâ olmuştur. Artık onların her istediğini kabullenmek yerine, elimizin tersiyle reddetmek ve “fabrika ayarlarına” dönmek zamanıdır. Fabrika ayarlarına, yani, kurtuluş savaşını verdiğimiz ruha… Temizliği emreden güzel dinimizin esaslarına…
Bakınız, Allah’ın mülkü olan kırlara, ovalara, dağlara, derelere, denizlere, okyanuslara… Bakınız Allah’ın mülkü olan gökyüzüne, yıldızlara, galaksilere… Berrak bir temizlik görürsünüz. Yeryüzündeki maddî-manevî kirliliğin sebebi, Allah’a isyan eden insanlardır. O asi ve necis insanlara karşı da insanlık tarihinde El-Kuddûs ismi tecelli etmiştir. Günümüzde de bu ism-i şerifin tecellisini görmekteyiz ve daha net bir şekilde göreceğiz… Biz, “Yâ Kuddûs” zikrine devam edelim…