?>

Yabancı nasihati !

Ramazan Sevinç

2 yıl önce

Hiç bir ulus yoktur ki, yabancıların nasihati ile yükselsin… Mustafa Kemal Atatürk’ün 6 Mart 1922’de TBMM Konuşmasında söylediği; “Oysa hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir. Tarihte böyle bir olay yaratmaya kalkanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır. İşte Türkiye’de bu yanlış zihniyetle sakat olan bazı yöneticiler yüzünden, her saat, her gün, her yüzyıl biraz daha çok gerilemiş, daha da düşmüştür”  sözlerini hatırlayarak Ahmet Müfit'in yazısına giriş yapalım. * Yeni CHP’nin ekonomi kurmayları! CHP’nin ekonomi programını hazırlayan ekip açıklandı. Basında yer alan ve yalanlanmayan haberlere bakılırsa, söz konusu isimler; Prof. … [13:29, 24.12.2022] Ramazan Sevinç: Hâd, bilmek önemlidir ! deriz... 24.12.2022 Sosyal medyada caps'larınıda paylaşırız da... Yerli/yersiz hâd'sizlikle ithamda, ederiz de... Pekii, biz ne kadar hâd'liyiz ? ******* Yıl 1950 bir gece … Beyoğlu meyhanelerinden birine, elinde bir ney muhafazası taşıyan, 25-30 yaşlarında,  iyi giyimli bir genç girer. Şöyle bir etrafı kolaçan ettikten sonra, boş bulduğu bir masaya ilişip,havalı bir el hareketi ile garsonu çağırır; -Şişşşt, bakar mısın buraya? Garson seyirtir hemen masaya doğru; -Buyrun beyim? -Bir Fahrettin Kerim bana, biraz buz, az da badem. Fahrettin Kerim, o zamanların İstanbul valisinin adı ile anılan minik rakı şişesi. -Başüstüne beyim. Sipariş gelmeden daha, mekanın sahibi gelir masaya; -Delikanlı, bakar mısınız? Delikanlı afili bir bakış atar; -Buyurun? -O masadan kalkmanızı rica edecektim, şu arkadaki masaya alsak sizi? -Ne münasebet efendim, boştu masa ben geldiğimde. -Üstadın masasıdır bu, buraya gelen herkes bilir, kimse oturmaz! -Ne üstadı imiş bu? Patronun gözü masadaki neye ilişir ve gözüyle işaret eder; -Üstad Neyzen Tevfik, tanıyor olmalısınız. -Ben benden başka üstad tanımam, benim üstad diyeceğim adam bu aleti benden iyi üflemeli… Patron sinirlenmeye başlar, iki de fedai hareketlenir masaya doğru. Tam o sırada, az önce meyhaneye girip tartışanların haberi olmadan duruma şahit olan Neyzen Tevfik el eder patrona; “Bırak kalsın” anlamında. Ne de olsa son demleridir artık hayatının, durulmuştur artık gençlik ateşi. Yavaşça ilişir arkadaki boş masaya, bir Fahrettin Kerim de o söyler, az da badem. Delikanlı ikinci şişeyi de bitirdikten sonra, neyi çıkartır muhafazasından, dudaklarına götürür. Patron artık dayanamaz acele seyirtir masaya. -Delikanlı ayıp yahu, üstadın yanında.. Her şeyin bir edebi, usulü var yahu! Arka masadan kısık bir ses duyulur. -Şşşşt bırak efendi, tamamdır. Patron üstada hürmetten, geri geri çekilir karanlığa doğru, delikanlı başlar bir taksim üflemeye herkes bırakır çatalı, bıçağı, kadehi, kulak kesilir. Ustadır delikanlı hakikaten. Ustadır da, çok tizden girmiştir, hem caka satma merakı, hem de içkinin tesiri ile tıkanır kalır.. Tam fısıltılar başlamışken, ilahî bir ney sesi duyulur üstadın masasından, delikanlının çıkamadığı perdeden almış, devam etmektedir. Şaşırır delikanlı, hem zordur o perdeye çıkmak, hem de alıcı gözle baktığı halde, ney görememiştir üstadın elinde o ana kadar. Arkasına döner… Bakar… Gördüğü yeter ona. Alelacele, kıpkırmızı bir suratla.. Çeker gider. Üstadın elinde ney değil, boş bir Fahrettin Kerim şişesi vardır, ona üflemektedir ney yerine….. Herkes haddini bilecek... ******* Herkes haddini bilecek... Teşekkürler üstat... Yattığın yerden dahi verdiğin dersleri geçebilen olmadı, yok henüz. Sağlıcakla Kal Yüce Türk Milleti'm...
YAZARIN DİĞER YAZILARI