?>

Yalanlar İmparatorluğu Türkiye Şubesi mi? 

Ramazan Sevinç

2 yıl önce

(Birinci bölüm, "sansür yasası" nereden türedi?) (İkinci bölüm, savaş zamanı için düşünülen ve kanunlarda olan yükümlülük, şartlar ve maddeler, neden şu anda savaş yok ! iken,  barış döneminde fiili uygulamaya alınıyor ?) Her türlü iş ve işlemler için KHK yöntemini tercih eden Türkiye'nin CB'lığı hükümet sistemi, adına "dezenformasyonla mücadele" dediği iş ve işlemler için neden KHK yöntemini değilde, TBMM kanunu yolunu tercih etti ? Sakın, yazılı hukuki metinler, "iç tüzük", kanun vs. KHK ile olmasına cevaz vermediği için mutlak meclisçe yapılacak kanun gerekiyordu, denmesin ! Bu sav'ın hukuki veya yazılı olarak geçerliliği olsa da, bu iktidar yapısı konsorsiyumunun hukuku ciddiye aldığı, yazılı kurallara uyduğu gibi bir toz pembe hayaller içinde olduğunuz algısını oluşturmaktan öte gitmez bu sav. Çünkü, bu kanun ile oluşması gereken birim, daha ortada kanun yok iken, taa 05.08.2022'de zaten kurulmuştu. Yani, kimsenin hukuku "taktığı" yok'tu... Hukuk şimdi mi, takılır oldu ? Ve sorumuzun cevabını yine kendimiz verelim ! Çünkü, bu "dezenformasyon ile mücadele" denilen kanun, iş, işlem yerli değil ! Dünya çapında, "global" bir operasyon olduğu ve küresel emir olduğu için, şu andaki iktidar, gelecekteki yurt içi hesaplaşmalarda, eğer KHK ile yaparsa, bu hesabın altından kalkamayacağını düşündüğünden, işin sorumluluğunu güya, TBMM Kanunu diye düzenleyerek üstünden atabileceğini düşünüyor ! Şimdi gelelim bu küresel büyük planın başladığı yere ve gelişimine... Bu bilgi ve haber pandemisi nasıl tezgahlandı ? Yani, güya dezenformeyi engellemek için(miş) gibi gösterilerek yapılan ve ileride tek elden,  tek merkezden yapılacak asıl büyük, küresel dezenformelere zemin, kadro, birim hazırlayan bu operasyonların kaynağı nedir ? Küreseller bu işlerin neresinde ? 1) Bu kadar kapsamlı, bu kadar geniş amaçlı "dezenformasyon birimi" operasyonu ilk  ABD'de faaliyete geçti. Ama, ABD İç Güvenlik Bakanlığı’na bağlı “Dezenformasyon Yönetim Kurulu” kuruluşundan sadece 3 hafta sonra çalışmalarını durdurmak zorunda kaldı. Siyasi güvenilirliği çoktan iflas eden ABD’de sahte bilgileri yönetmek, ABD’deki siyasi partilerin açık ve gizli mücadelesi için sadece bir araçtı. "Dezenformasyon Yönetim Kurulu" yeni kurulduğunda kendisini "partizan olmayan, politik olmayan" bir kurum olarak tanıtmıştı ve görevi yalnızca "ülke için güvenlik tehdidi oluşturan dezenformasyonla" uğraşmaktı ! Ancak bu komite, birçok siyasi şahsiyet tarafından eleştirildi. Birçok Cumhuriyetçi, Biden yönetiminin komiteyi kurmasının özünün, ifade özgürlüğünün yıkılması olduğunu söyledi. Kamuoyunun baskısı altında, 18 Mayıs'ta komitenin ilk sorumlusu istifa etmek zorunda kaldı ve kurum bir anda durma noktasına geldi. Fakat operasyon durmadı ! Tıpkı Nato kaynaklı "gladio" yapılanması gibi tüm Nato ülkelerinde gizli/açık işletmeye alındı. Yani, tüm Nato ülkelerinde yeni bir medya odaklı bir tür yeni "gladio" yapılanması başlamıştı. Tekrar ABD'ye dönelim... Uzun süredir bazı Amerikalı politikacılar, siyasi düşmanlara saldırmak, halkın kafasını karıştırmak ve halkı aldatmak için çeşitli türlerde yanlış bilgiler uydurmaya alıştı. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bazı eleştirmenler, sözde "Dezenformasyon Yönetim Kurulu"nun, gerektiğinde haber ve tarihle oynamaktan, kamuoyunu manipüle etmek ve partizan mücadelelerine hizmet etmek için bir araç olarak hareket etmekten başka bir şey olmadığına dikkat çekti.  Örneğin, ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından biri olan Manhattan Enstitüsü’nde görev yapan uzman Brian Riedl, Biden yönetiminin kendi ekonomik politikalarının istihdama olan etkilerini abartmak, halktan destek oranını yükseltmek için Moody’s analiz verilerini kasten yanlış kullandığını tespit etti.  ABD Kongresi Senatörü Randal Howard Paul basına verdiği demeçte, adı geçen komitenin güvenilemez bir birim olduğuna dikkat çekerek, “ABD, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük dezenformasyon yayıcısıdır” diye konuştu.  Bazı Amerikalı politikacılar sadece yalanlar uydurup kendi ülkelerinde kamuoyunu manipüle etmekle kalmadılar, aynı zamanda uluslararası alanda söylentiler yayarak diğer ülkelerin iç işlerine keyfi olarak müdahale ettiler. ABD, bu dezenformasyon "gladio"su silahını Irak'ın, Afganistan'ın işgalinden, Suriye dahil ortadoğudaki tüm operasyonlarına, Covit pandemisi'nden, Küba'ya açık-gizli operasyonlarına varıncaya değin, medyada yalan-yanlış bilgi üretmek, yaymak, işine gelmeyen gerçekleri ise yok imiş gibi veya tersine çevirerek, manipüle ederek kendi halkı ile beraber tüm Dünya'yı da manipüle etmekte sonuna kadar kullandı. Bu yalanlar, bazı ABD’li internet siteleri tarafından, “2020 yılının en büyük yalanları” olarak seçildi.  Tüm bu gerçekler, ABD yönetiminin dünyanın en büyük dezenformasyon yayıcısı olduğunu kanıtladı. ABD “yalan imparatorluğu” unvanını hak ediyor.  Bazı Amerikalı politikacılara bir an önce "Yalan İmparatorluğu" şapkasını çıkarmalarını ısrarla tavsiye ediyoruz. Çünkü, kendi medyaları yetmedi, Nato üyesi ülkelerin medyalarınıda dolayısı ile Türkiye medyasınıda "dezenformasyon ile mücadele" kisvesi ile küresellerin fezenformasyonlarına alet etmek üzere, Dünya çapında bir medya "gladio"su kurmaya çalışıyorlar. 2) Nato ve Nato Kamu Diplomasisi Birimi ! Bu işin neresinde ? Türkiye'de Medya Dezenformasyonuyla Mücadele Seminerleri başlıyor. 13 Aralık Pazartesi günü başlayacak olan seminerler, medya ve sivil toplum kuruluşu çalışanları/temsilcilerine yönelik. Son başvuru tarihi 10 Aralık 2021 NATO Kamu Diplomasisi Birimi tarafından desteklenen, “Türkiye’de Medya Dezenformasyonuyla Mücadele” başlıklı, Türkiye’de bilgi düzensizliği ile mücadeleye katkı sunmaya odaklanan proje, bilgi düzensizliğine neden olan ve bu yolla bilgi ekosistemine derinden zarar veren faktörlerin neler olduğu, neden ve nasıl meydana geldiği ve hangi kanallarla engellenebileceği konusunda tartışmalar yürütmeyi, medyanın yanlış bilginin yayılması ve engellenmesindeki rolüne dikkat çekmeyi ve de bilgi bozukluğuna karşı Türkiye medyası ve sivil toplum kuruluşlarını daha dayanıklı hale getirmeyi amaçlıyor. Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emel Parlar Dal ve  İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emre Erdoğan tarafından yürütülen bu proje, 2020 yılının Kasım-Aralık aylarında gerçekleşen “Türkiye’de Dezenformasyon Direnci İnşa Etmek” ve  2021 yılının Haziran-Temmuz aylarında gerçekleşen “Türkiye’de Bilgi Düzensizliği ile Mücadele Etmek”  isimli projelerin devamı olarak tüm medya ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve çalışanlarına yönelik olarak tasarlandı. Açık erişimli Dezenformasyon Eğitimi halen devam etmekle beraber,  13 Aralık’ta başlanacak “Türkiye’de Medya Dezenformasyonuyla Mücadele” başlıklı programda medya ve STK çalışanları/temsilcileri için 6 seminerden oluşacak kapsamlı bir seri hazırlandı. Prof. Dr. Emre Erdoğan “Bilgi Düzensizliğinde Temel Kavramlar” Prof. Dr. Emel Parlar Dal “Uluslararası Örgütlerin Bilgi Düzensizliğiyle Mücadelesi”, Dr. Gökçe Gezer “Bilgi Düzensizliğinin Güvenlik Boyutu”, Doç. Dr. Sinan Alper “Bilgi Düzensizliğinin Psikolojik Boyutu”, Doç. Dr. Bilge Şenyüz “Medya Ekosistemi ve Bilgi Düzensizliği”, Büyükelçi (E) Tacan İldem “NATO’nun Dezenformasyonla Mücadele Stratejisi” başlıklarında çevrimiçi seminerler verecekler. Programın ardından ise kamuoyuna açık bir politika raporu yayınlanacak. Hiç gizlemeden, açık açık, alen aleni, göstere göstere, bu bir Nato  "medya gladio"su operasyonudur diyorlar ! Daha nasıl söylemelerini bekliyorsunuz ? Yoksa, bu kadar teferruatlı, ince elenip, sık dokunulan bir operasyonun, sizler, hakikatten şu anlarda bu "sansür" yasası dolayısı ile medyada isimleri dolaşan 3-5 çapsız'ın işi, eseri, planı olabileceğini mi zan ettiniz ? (İkinci bölümde, "sansür yasasının" ülke içindeki perde arkasını yazacağız) (İkinci bölümde, savaş zamanı için düşünülen ve kanunlarda var olan yükümlülük şartlar ve maddeler, neden şu anda savaş yok ! iken,  barış döneminde fiili uygulamaya alınıyor ?) Sağlıcakla Kal Yüce Türk Milleti'm...
YAZARIN DİĞER YAZILARI