Devrim arabası 1961'de yapıldığına göre, bunun altyapısı menderes döneminde yapılmış demek olur. Üretiminin durdurulması ise İnönü dönemine denk geliyor. Arabanın adı devrim, üretimini durduran devrimciler. Ne komik değil mi? Sonra Oyak, Anadol marka bir otomobil çıkarmıştı o zor günlerde.
Kaportası kontrapilak olduğu için eşeklerin iştahını kabartıyor dediler ve otomobili kemirmelerini mizah konusu ettiler. Bu şekilde Anadol marka araba, geliştirmek yerine alay konusu edildi ki, yabancı arabalar ülkemizde üretilsin. Öyle de oldu. Sonra Renault çıkarıldı. Yerli araba denildi. Şimdi de yerli araba yapma çabalarının sanki ilk olduğu algısı yaygınlaşıyor.
Halbuki Atatürk zamanında uçak yapmış satmışız. Kim durdurmuş bu projeyi? Aselsan cep telefonu çıkarmıştı, neden devam etmedi? Kim bu projeleri durmuş ise, bu hain kimseler ortaya çıkarılsın, tarih önünde yargılansınlar. Yıllardır hızlı trene geçilmesini kim önlemiş, ortaya çıkarılsın. Bu iki arabanın eksik ortak yanı motorunun milli olmayışıdır sanıyorum. Bu yeni otomobilin diğerlerinden farkı motorunun yerli olması lazımdır. Bu konuda bir açıklama bulamadık. Eğer motoru yerli değil ise, yerli demek yerine, diğer otomobiller gibi buna da montaj otomobil demeliyiz.
Evet, bu arabanın konforu farklıdır sadece. Bu konfor da arabanın fiyatını yükseltiyor. 200 bin liralık arabayı banka kredisi ile almaya kalkarsanız, 400 bin TL. yi bulur. Orta direk bu arabaya binemiyeceğe benziyor. Ruslar gibi 15 bin TL. ye ucuz otomobil yap, herkes binsin. Milli otomobile bu ülkenin asıl sahipleri garibanlar binemiyosa, varlıklı azınlıklar binecekse, bunun neresi milli olur ki? Yine de yerli araba üretme çabalarını destekleriz. Takdir ederiz. Yeter ki gözboyacılığı yapılmasın.
Toki güya ucuz konut yapıyor, dar gelirli alamıyor. Eskiden devlet baba tabiri vardı, vatandaşına kazık atmazdı. Hatta temel ihtiyaçları sübvanse ederdi ki vatandaş alabilsin. Özaldan buyana tüccar baba oldu. Şimdi dar gelirliye hitap etmek için kurulan kuruluşların yine varlıklı kesime hitap ettiklerini görüyoruz. Bakan konut kredilerini 0.79 kadar düşürdüğünü müjdeliyor. Vatandaşı bir saniye sevindiriyor. Peşinden alicengiz oyunu ortaya çıkınca hevesleri kursaklarında kalıyor. Meğer sıfır konutlarda bu faizin uygulanma şartı varmış.
Peki 17 yıldır sıfır konutları hangi müteahhit yapmış olur. Tabii ki AKP li olanların elinde şişmiş kalmış. Meğer bu müteahhitleri rahatlatmak için bu yasanın çıkarıldığını anlıyorsunuz. Sıfır konutlar daha pahalı olduğu için, faiz ne kadar düşük olursa olsun, maliyeti yüksek olacak. Bu durumda orta direk bu krediden faydalanamayacak demektir. Bu faiz indirim yasanın, milli otomobilin, toki konutların Jet sosyete için çıkarıldığını anlayabiliriz. Kapitalist sistem kendi fakirini kendisi yaratır ki, iktidar onlara sadaka verdikçe mihnet duygusu ile iktidarı ayakta tutsun. Mesele insani olmayıp, aritmetiktir.
8 milyon yoksul yarat, 3 ile çarp, 24 milyon seçmen seni ömür boyu iktidarda tutsun... Gecekondu ile gökdelende yanyana yaşayanlar aynı partiye oy vermeye başlarlar. Bu güzel romantik komşuluk ilişkilerine bakar gözünüz yaşarır(!). Burda bir çelişki var ama, gecekondulunun, bu iktidar giderse, bize yapılan yardım kesilir duygusu onu aynı partiye oy vermeye zorlar. Yani alavere, dalavere, kürt memet nöbete olur. Ha otomomibilin adının neden TOGG olduğunu da anlamış değilim. Meğer üreten firmanın adı imiş. Firma adı yazılır ama, arabanın da bir adı olur. Madem AKP liler demokrasi nöbetlerinde 30 gün boyunca kurt işareti yaptılar. Madem erdoğan Türkeşin mezarına gidip kurt işareti yapmışsa, ben otomobilin adının ASENA olmasını isterdim.