?>

ZAHİRİ

Karaca Bozgeyik

6 yıl önce

Bir bildikleri var zaar, diyorsun. Vardır vardır. Bilimi daha iyi biliyorlardır; Müziği, Eğitimi, Tarihi, Tarımı, Sağlığı, Matematiği, Edebiyatı, Kültürü, Hukuku, Sanatı ve Siyaseti...Bütün kitapları okumuşlar gibi, kendileri yazmış gibi. Öyle emin, öyle bilgiç bir edayla konuşuyorlar ki, netler(!)

Biz işimize gücümüze giderken, biz borçlanırken, borçlarımızı ödemeye çalışırken, biz ekmeğimizi kazanmaya çalışırken, çocuklarımızı okutmaya, okul taksitlerini ödemeye, iş sahibi yapmaya, iş’e koymaya, kimseye muhtaç olmadan yaşamaya çalışırken...Muhtaçlaştırdıklarıyız biz.

Onlar, hayatlarımızı düzene sokmaya çalıştıklarını söylüyorlar. Bizi refah içinde borçsuz, huzurlu, güvenli, eşit, adil, özgür bir şekilde yaşatmak için konuşanlar; Söz verenler, vaadde bulunanlar.. Bir bildikleri vardır diyoruz.Çünkü işleri bu:BİLMEK.

Sanırsın ki, Dünyaya herşeyi ‘biliyor’ olarak bir başka gezegenden düşmüşler. Her şeyi ama herşeyi biliyorlar gibi. Şapkadan tavşan nasıl çıkarılır mesela, biliyorlar. İki kere iki kaç eder biliyorlar. Enflasyonu ne artırır ne eksiltir biliyorlar. Bir esnaf aylık ne kadar satarsa ne kazanır biliyorlar. Bir işçiye ne kadar maaş verilmesi gerekir biliyorlar. Bir öğrencinin bilmesi gerekenler ne, biliyorlar. Bir öğretmen ne öğretmeli biliyorlar. Bir çiftçi ne ekmesi gerekir biliyorlar. Bir doktor neyi tedavi etmeli biliyorlar, bir mühendis nasıl hesap yapmalı biliyorlar, bir gazeteci nasıl haber yapmalı biliyorlar.....

’Aman Allahı'm’, ne çok şey biliyorlar. Ne çok şey bildiklerini bizlerin suratına vura vura konuşuyorlar. ’Utanıyoruz’ bu kadar çok şeyi bilemediğimiz için. Başımız eğik ‘işimize’ gidiyoruz.

Vatanı en çok onlar seviyor. Dünya kötülükten nasıl korunur biliyorlar. Kim az sevecek kim çok sevecek onlar karar veriyor. Aşk nerde yaşanır elbette biliyorlar. Kim yaşayacak, kim emekli olacak, kim ölecek cevap onlarda.

Aman allahım,bunca şeyi nasıl zaman bulup öğrendiler; Huzuru onlar biliyor, güveni onlar, sevgi onlarda, mutluluk onlarda...Biz ne ara kaçırdık bunları öğrenmeyi ve yaşamayı.

Biz dinleyenler, sıradan insanlar, aksaklıkları düzeltmek için elinden bir şey gelmeyenler; Tarlasında çitinde olanlar, işinde, gücünde emek verenler, iş arayanlar, bir türlü borcu bitmeyenler...Vadesi geldiğinde boynu kıldan ince olduğu için borcu ilk tahsil edilenler. Biz mutsuzlar, biz huzursuzlar, biz gidişattan bir türlü memnun olmayanlar, biz ‘nankörler’...Biz kullar, biz sokaktakiler, ’mutlu’ olması karneye bağlanmış gibi gülümseyeler...Bir başka gezegene gitmesi mümkün olmayanlar.Aynaya baktığımızda görünen bu. Ya baktığımız ayna yanlış ya da durduğumuz yer.

YAZARIN DİĞER YAZILARI