ABD Wiskonsin-Madison Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıp ve Biyomoleküler Kimya ABD, Endokrinoloji, Diyabet ve Metabolizma Bölümü’nden Asistant Prof. Dr. Feyza Engin, Türkiye’de ve dünyada diyabet hastalığı sıklığının hızla arttığını söyledi.
SANKO Üniversitesi tarafından SANKONUK Programı kapsamında Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde “Şeker Hastalığı: Adı Gibi Tatlı Olmayan Bir Hastalığın Hikayesi” başlıklı sunum yapan Dr. Engin, “Hareketsiz yaşam, çevresel faktörler ve sağlıksız beslenme, obezite ve diyabette görülen hızlı artışın temelini oluşturmaktadır” dedi.
İnsülin direnci ve obezitenin Tip2 diyabet gelişmesinin altında yatan önemli nedenlerden olduğunu kaydeden Dr. Engin, “Ülkemizde ve dünyada diyabet görülme sıklığı ciddi bir artış göstererek toplum sağlığını ve sağlık ekonomisini büyük ölçüde tehdit etmektedir” diye konuştu.
“İnsülin direnci, insülin hormonunun etki ettiği hedef dokuların insüline cevap vermeyerek, hiperglisemiye ve pankreatik beta hücrelerinden daha fazla insülinin salgılanmasına neden olur” diyen Dr. Engin şöyle devam etti:
“İnsülin direncinin uzun vadede birçok organı etkileyerek metabolik sendrom adını verdiğimiz diyabet, hipertansiyon, koroner arter hastalığı gibi sistemik bozukluklara neden olduğu bilinmektedir. Tip2 diyabet birçok komplikasyonlara yol açabilen ciddi bir hastalık olmasına rağmen, sağlıklı yaşam tarzı, yani diyet, egzersiz, karın bölgesi yağ dokusunun normal seviyede tutulması ile birlikte ilaç tedavisiyle de büyük oranda geciktirilebilir veya önlenebilir. Bu yüzden risk grubundaki bireylerin bu konuda bilinçlendirmesi, diyabet ile mücadelede önemli bir adım olacaktır.
Tip1 diyabet ise, Tip2 diyabetten farklı olarak çocuklar da ve yetişkinlerde görülebilen ve bağışıklık sisteminin etkisiyle insülin üreten beta hücrelerinin geriye dönülemez bir şekilde tahrip olması ve insülin üretememesi ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu hastaların insüline bağımlı hastalar ve risk grubundaki bireylerin yaşam tarzı değişiklikleri hastalığın oluşumunu önlemede etkili olmamaktadır.
Bugüne kadar bağışıklık sistemini hedef alan birçok klinik araştırma uzun vadede etkili bir sonuç gösterememiş ve bu hastalığın önlenmesinde ya da tedavisinde yeni yöntemlerin ve stratejilerin gereksinimi ise kaçınılmaz olmuştur. Biz de yapmış olduğumuz son bilimsel araştırmalarımızda bağışıklık sistemini hedef almak yerine, insülin üreten beta hücrelerindeki stresi azaltmayı hedefledik.”
“Farmakolojik ve genetik çalışmalarımızda beta hücrelerindeki stresi azalttığımızda ise Tip1 diyabeti fare modellerinde etkin bir şekilde önleyebileceğimizi göstermiş bulunmaktayız” diyen Dr. Engin, Tip1 diyabetin önlenmesi ve tedavisine yönelik bu yeni ve heyecan verici buluşun şu anda Amerika’da hastalar üzerinde de denendiğine vurgu yaptı.
Sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtlayan Dr. Engin’e, SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türkan Pasinlioğlu armağan takdim etti.
Editör: Turgut Bozgeyik