İYİ Parti Lideri Meral Akşener, son zamanlarda tartışma konusu haline gelen ittifak tartışmalarıyla ilgili, "Türk milletine, ölümü gösterip, sıtmaya razı eden, bu maskeli baloya, boyun eğmeyeceğiz!" dedi.
Meral Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:
"Aziz milletim, değerli milletvekilleri, sevgili gençler, kıymetli basın mensupları ve elbette cesur kadınlar! Sizleri, saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Grup toplantımıza, hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
'KADIN HAKLARI BİR MEDENİYET MESELESİDİR'
Bildiğiniz üzere, dün; Dünya Kadın Hakları Günü’ydü… Yani ülkemizde, kadınlar olarak; seçme ve seçilme hakkına kavuşmamızın, 89’uncu yıl dönümüydü. Sözlerimin başında; Türk kadının gücünü gören, değerini anlayan ve hakkını teslim eden, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ümüze, teşekkürü bir borç biliyorum. Allah, ondan razı olsun. Ruhu şad, mekânı cennet olsun. Değerli kadınlar; Ta 1934 yılında; batılı ülkelerden bile önce; kadınlara, seçme ve seçilme hakkını verilmiştir. Hatta aslında, pek konuşulmaz; Türk kadınına bu hak, ilk kez; 1930’da, belediye seçimleri için, zaten verilmiş; 1934 yılına giden süreçteyse; diğer yasal ve anayasal düzenlemeler tamamlanarak; tam kapsamlı halini almıştır. İşte o gün; böylesine bir cumhuriyet vizyonumuz varken; bugün, 2023 yılında; kadın haklarında, Türkiye’yi dünyanın gerisinde bırakan; bir büyük vizyonsuzlukla mücadele ediyoruz. Elbette, bu duruma, razı gelmeyeceğiz! Elbette, mücadeleden vazgeçmeyeceğiz! Çünkü; 89 yıl sonra bugün; Cumhuriyet kadınları olarak, bizim görevimiz; Atatürk’ün açtığı yolda; bayrağı, daha da ileri taşımak; ve Türk kadınının, hayatın her alanındaki haklarına, kavuşmasını sağlamaktır! İşte bu yüzden, İYİ Parti; Söyleyecek sözü olan, kadınların partisidir! İYİ Parti; Tek bir kadının mücadelesini; tüm kadınların mücadelesi bilerek, savaşanların partisidir!
Sürekli, “Kadın konusu, siyaset üstüdür” deyip, boş oturanların karşısında; siyasetinin gündemine, kadınları alanların partisidir! Kadınları ve kadın haklarını, kendi tekelinde zannedenlerin karşısında; “Kadın hakları bir medeniyet meselesidir” diyenlerin partisidir! Plazalarda, cam tavana çarpan kadınların da; Rutubetli gecekondularda, kaderine terk edilen kadınların da; hakkını, hukukunu, aynı azimle savunanların; kadının tercihlerine, kadının iradesine uzatılan elleri, aynı güçle reddedenlerin partisidir! Değerli kadınlar; Buradan bir kez daha söylemek isterim ki; Kadınların güçlenmesini istemeyenler; rahatsız olmaya devam edecek! Kadınların başarılarını çekemeyenler; Rahatsız olmaya devam edecek! İktidara baskı yapıp; İstanbul sözleşmesini, rafa kaldırtan, kadın düşmanları; rahatsız olmaya devam edecek. Bizim için hava hoş. İstedikleri kadar rahatsız olabilirler. İstedikleri kadar düşmanlık edebilirler. Ama biz buradayız. Ve biz, burada oldukça; Ne yaparlarsa yapsınlar; Cumhuriyetimizin yeni yüzyılının; Türk kadınlarının omuzlarında yükselmesine, engel olamayacaklar!
'MİLLETİMİZ İÇİN, AÇLIK SINIRI ALTINDAKİ BİR ÜCRET, KESİNLİKLE KABUL EDİLEMEZ'
Aziz milletim; Artık 2023 yılının, son günlerindeyiz. Hatırlıyor musunuz? Sayın Erdoğan, geçen sene, yine bu zamanlar; yani, 2022 yılını geride bırakırken, bir açıklama yapmıştı. Demişti ki: “2023’te, herkes hesabını, yüzde 20’ler seviyesindeki, bir enflasyona göre yapsın.” Peki ne oldu? Bu haftanın başında, enflasyon verileri açıklandı. Sayın Erdoğan’ın, 2023 yılı için yüzde 20’ler seviyesinde, öngördüğü enflasyon; ENAG’a göre yüzde 129’lara; İstanbul Ticaret Odası’na göre, yüzde 74’lere; Hatta, TÜİK’e göre bile, yüzde 62’lere ulaştı. Yani; büyük ekonomist Sayın Erdoğan’a inanıp; hesabını, yüzde yirmilere göre yapanlar; her zamanki gibi, boşa düştü. Milletimiz ise, her zamanki gibi iktidarın iş bilmezliğinin, acı sonuçlarıyla, baş başa kaldı. Enflasyon canavarı her geçen gün, büyümeye devam ediyor. Hayat pahalılığı her geçen gün ağırlaşmaya devam ediyor.
Ekonomimiz, tekeri patlamış kamyon misali; her geçen gün, savrulmaya devam ediyor. Ama, her şey kötüye giderken; beceriksizliğinin sonuçlarından, yüzü bile kızarmayan iktidar; çözüm üreteceği yerde, yeni sorunlar üretiyor. Hatırlarsınız, geçtiğimiz yıllarda; enflasyonun, durdurulamaz yükselişi karşısında; asgari ücret, memur ve emekli maaşlarına; yılda iki defa, zam yapılıyordu. Hatta buna rağmen; yapılan maaş zamları daha bir sonraki aya kalmadan eriyordu. Hatta bu yüzden, biliyorsunuz biz de zamların, yılda 2 defa değil, 4 defa yapılmasını önermiştik. Peki iktidar ne yaptı? Bu sayıyı, arttıracağına tam tersine, düşürmeyi tercih etti. Biz bu rezaleti, ilk olarak; Çalışma Bakanı’ndan duymuştuk. Geçen hafta da, Sayın Erdoğan; yapığı açıklamayla teyit etti. 2024 yılı itibariyle, maaşların; 6 ayda bir değil, 12 ayda bir zamlanacağını söyledi. Yine, engin bilgisini konuşturdu; “Bir kez verilecek zamla, bu iş biter.” dedi. Belli ki, bu arkadaşımız; çalışanların işini bitirmeye, kafayı koymuş. Buradan kendisine sormak istiyorum: Bu kararı, hangi gerekçeyle aldınız, Sayın Erdoğan? Geçen seneye göre, ne değişti? Enflasyon yüzde, 20’lere mi düştü? Hayat pahalılığı mı azaldı? Alım gücümüz mü arttı? Milletimiz rahata mı erdi? Bir de utanmadan çıkıp; “Biz vatandaşımızı bugüne kadar, enflasyona ezdirmedik ve ezdirmeyiz” diyorsunuz. Ayıptır, günahtır! Yılda bir defa yapılan, maaş ayarlaması enflasyonun, tek haneli seviyelerde olduğu ekonomilerde olur.
Son 6 aylık enflasyon oranı, yüzde 40’a yaklaşan Fevkalade iyimser bulduğumuz, 2024 enflasyon hedefiyse yüzde 36 olan, bir ekonomide, yılda bir defa, enflasyon oranında yapılan maaş artışı; kimseyi, enflasyona karşı korumaz. Bu kadar basit. Gerçek enflasyonun üzerine; yüzde 20, yüzde 30, refah payı vermediğiniz sürece, yani kendi makyajlı rakamlarınıza göre bile; yüzde 60’ların üzerinde bir maaş artışı, yapmadığınız sürece; milletimiz, enflasyonun altına ezilmeye, aynen devam eder. Bu çerçevede; İYİ Parti olarak, biz de; kendi hesabımızı yaptık: Öncelikle biz; Asgari ücretin, Ocak ve Temmuz aylarında; yılda iki defa belirlenmesi konusunda ısrarlıyız. Asgari ücret tespit edilirken de mevcut asgari ücretin değil; Türk-İş’in, açlık sınırının, baz alınması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bize göre; milletimiz için, açlık sınırı altındaki bir ücret, kesinlikle kabul edilemez. Ayrıca; iktidarın, manşet enflasyon hedefini esas almak; asgari ücret tespitinde, milletimizin lehine bir sonuç, ortaya çıkarmıyor. O nedenle, asgari ücret; manşet enflasyon hedefiyle, uyumlu olacak biçimde; gıda enflasyonu, esas alınarak belirlenmelidir. Bunun için de; genel enflasyonla, gıda enflasyonu arasındaki, geçmiş yıllardaki ilişkiyi, dikkate almak yeterli olacaktır. Son olarak; Sadece enflasyon oranında yapılacak bir artış yetmez.
ASGARİ ÜCRET ÖNERİSİ
Çalışanlarımıza, hiç olmazsa; büyüme oranı seviyesinde, bir refah payı da, mutlaka verilmelidir. Ez-cümle; iktidarın, yüzde 36’lık enflasyon hedefiyle uyumlu, gıda enflasyon tahmini; açlık sınırı tahminimiz ve yüzde 4’lük, asgari bir refah artışını esas aldığımızda; İYİ Parti olarak; hem çalışanlarımızı, hem de işverenlerimizi gözeten; makul asgari ücret talebimiz; 2024 yılı Ocak ayı için, 17 bin lira; Temmuz ayı için ise, 20 bin 500 liradır. Ancak; İktidarın müthiş öngörü yeteneğini de, hesaba kattığımızda; Yılın ilk yarısındaki enflasyonun; bu arkadaşların hedeflediği oranın, üzerinde gerçekleşmesi durumunda; oluşacak refah kaybı da temmuz ayında öngörülen, asgari ücret miktarına mutlaka ilave edilmelidir.
Değerli dava arkadaşlarım; 21 yıllık AKP iktidarının sonucunda; bugün maalesef, karşımızda; yokluğa ve yoksulluğa, mahkum edilen bir Türkiye var. Bugün maalesef karşımızda; istikrarsız ve geleceği belirsiz bir Türkiye var. Bugün maalesef karşımızda; Sadece enflasyon canavarının ezdiği değil; İktidarın da, çaresiz, kimsesiz ve sahipsiz bıraktığı, bir Türk milleti var! Cumhuriyetimizin, kimsesizlerin kimsesi olan, kapsayıcı vizyonunu; yandaşlarının hamisi olan, oligarşik bir vizyonsuzluğa terk ettiler! Rantiyeleri üç kuruş zarar etti diye, dünyaları yerinden oynatırken; milletimizi geçim sıkıntısıyla, borçlarla, bir başına bıraktılar! Eşlerini, dostlarını, akrabalarını, ihya ederken; bu milletin evlatlarını, görmezden geldiler! İstedikleri kadar, suyu bulandırmaya çalışsınlar. Lamı cimi yok. Gerçekler ortada.
Enflasyon, AKP yüzünden fırladı. Paramız, AKP yüzünden pul oldu. Satın alma gücümüz, AKP yüzünüzden düştü. Kiralar, AKP yüzünüzden patladı. Türk milleti, AKP yüzünden, fakirleşti. Tüm vahim hatalarının yanında; sırf ekonomideki bu durum için bile; AKP, bu millete en azından, bir telafi borçludur. 2024 yılının, zam oranları da iktidarın milletimize yaşattığı, tüm bu zorluklara karşı; Enflasyon altında ezilen milletimize; son 5 yılda kaybettiği refahı geri kazandırmalıdır. Buradan, iktidara seslenmek istiyorum: Hayatınızda bir kez olsun, sorumluluk alın! Bir kez olsun, devlet ciddiyetiyle hareket edin! Bir kez olsun, kendinizi değil, milletimizi düşünün! Bir kez olsun, siz fedakârlık yapın! Önümüzde, bütçe görüşmeleri var. Bir kez olsun, saray için değil, millet için bütçe yapın! Milletimizi, kendi elinizle soktuğunuz bu girdaptan, artık çıkartın!
FATİH TERİM FONU VE FENOMENLER AÇIKLAMASI
Buradan, iktidara seslenmek istiyorum: Hayatınızda bir kez olsun, sorumluluk alın! Bir kez olsun, devlet ciddiyetiyle hareket edin! Bir kez olsun, kendinizi değil, milletimizi düşünün! Bir kez olsun, siz fedakârlık yapın! Önümüzde, bütçe görüşmeleri var. Bir kez olsun, saray için değil, millet için bütçe yapın! Milletimizi, kendi elinizle soktuğunuz bu girdaptan, artık çıkartın! Değerli milletvekilleri; Geldiğimiz noktada, artık AKP haram yemeyi meşrulaştırmış, siyasi görünümlü bir rant hareketidir. İşte bu yüzden de son günlerde, ülkece aklanan kara paraları, fonları ve vurgunları konuşuyoruz. Peki biz bu hâle, nasıl geldik? Gelin, birlikte hatırlayalım. Ekonomi yönetimini, eline yüzüne bulaştıran iktidar kısa dönemli yatırım ve para ihtiyacını karşılamak için gitti, varlık barışı diye bir garabet çıkarttı. Geçtiğimiz Mart ayına kadar; Uyuşturucu satana, “Getir paranı” dedi. Kaçakçılık yapana, “Getir paranı” dedi. Türkiye’den para kaçırana, “Getir paranı” dedi. Hırsıza, yolsuza, uğursuza, kollarını açtı; “Getir paranı” dedi.
Ve yüzde 1 komisyon karşılığında; parayı da, suçluları da akladı. Sonuçta ne oldu? Sonuçta ülkemiz; kara para ve suç baronları için bir cennet hâline geldi. 2021 yılında ise, OECD Mali Eylem Görev Gücü ülkemizi gri listeye aldı. Peki bu gri liste nedir? Eğer ki ülkenizde, yoğun miktarda para aklanıyorsa; terörist gruplar ülkenizden finansman sağlıyorsa ve siz de bu sorunlara karşı, hiçbir mücadele sergilemiyorsanız; işte o zaman, Gri Liste’ye girersiniz. İşte AKP, koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne böylesine büyük bir utancı yaşatmayı başardı. Ne diyelim, Allah ıslah etsin. Değerli dava arkadaşlarım; Biliyorsunuz, AKP ve ekonomi yönetimi son dönemde, kapı kapı dolaşıp, yatırımcı arıyor. Belli ki bulamıyorlar; Belli ki; hiçbir itibarlı yatırımcı, gri listedeki bir Türkiye’ye yatırım yapmıyor. İktidar da mecburen; Sanki Türkiye’nin böyle bir rezaletle anılmasına, bizzat kendileri sebep olmamışlar gibi; Türkiye’yi gri listeden çıkarmaya çalışıyorlar. Buna elbette bir itirazımız olamaz.
Biz de, Türkiye’ye itibarını iade edecek her türlü adımı elbette destekliyoruz. Ama bu arkadaşlar; her konuda olduğu gibi, bu süreci de büyük bir ciddiyetsizlikle yönetiyorlar. Hem, işin ucunun; Kendilerine ve pek sevdikleri yandaşlarına dokunmaması hem de gündemi değiştirip; başarısızlıklarını gizleyebilmek için olayı tamamen, magazine çevirmiş durumdalar. Türkiye haftalardır; güzellik merkezleri üzerinden para aklayanların eurolu bigudilerini konuşuyor. Dolandırılan spor insanlarını; kaptırdıkları milyon dolarları konuşuyor.
Hangi fenomenlerin, nasıl haksız kazançlar elde ettiğini konuşuyor. Yalnız ilginçtir; para aklayanlar konuşuluyor ama parası aklananlar nedense konuşulmuyor. Dolandıranlar, dolandırılanlar konuşuluyor ama dolandırıcılığa yol verenler, nedense konuşulmuyor. Haksız kazanç sağlayanlar konuşuluyor ama bu haksız kazançları finanse edenler, nedense konuşulmuyor. Ez cümle, Cambazlar konuşuluyor ama sirkin sahipleri nedense hiç konuşulmuyor. Değerli dava arkadaşlarım; biz bu kirli buzdağının, sadece görünen kısmıyla ilgilenmiyoruz. Çünkü buzdağının, altında yatanın yaşanan her türlü ahlaksızlığa, zemin hazırlayanın; kayıt dışı ekonomi illeti olduğunu, çok iyi biliyoruz."