USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Kültür & Sanat

‘Anayasaya aykırı yapılamaz!’

Antalya’da 11 ayrı arkeolojik sit alanından geçecek olan otoyol projesinin ÇED raporunu hazırlayan firma yetkililerinin, “Uzmanlık istenmez bu işlerde, diplomasının olması yeterli” açıklaması arkeoloji dünyasında tepkilere neden oldu.

‘Anayasaya aykırı yapılamaz!’
21-02-2025 05:08
21-02-2025 10:48
ANTALYA
Google News

Demre’nin Beymelek Mahallesi ile Kaş’a bağlı Kalkan Mahallesi arasında inşa edilmesi planlanan 4 şeritli yeni bölünmüş yol projesi, Antalya’da 11 ayrı arkeolojik sit alanından geçecek.

Otoyol projesinin ÇED raporunu hazırlayan firma yetkililerinin, “Uzmanlık istenmez bu işlerde, diplomasının olması yeterli” açıklaması tartışmalara neden oldu. Firma yetkililerinin açıklamasını kamuoyu ile paylaşan çevreci, aktivist yazar Yusuf Yavuz, Arkeologlar Derneği Genel Başkanı Bülent Türkmen ve Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu Yöneticisi arkeolog-editör Nezih Başgelen ve Çankaya Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Tuncer gazetemize açıklamalarda bulundu.

'BU GARABET PROJEDEN VAZGEÇİLMELİ'

Bülent Türkmen (Arkeologlar Derneği Genel Başkanı)

“Finike-Demre-Kaş-Kalkan duble yol projesine bakanlık tarafından verilen ‘ÇED olumlu’ kararı, başlı başına ülkenin ve insanlığın ortak kültürel ve doğal mirasına vurulmuş bir darbedir. Öte yandan ÇED raporunda imzası bulunanlar, konuyu daha da tartışmalı hale getirmiştir. Firma yetkililerinin ÇED raporunun hazırlanması için ‘uzmanlığa gerek yok, diploması olması yeterlidir’ açıklamaları bu tartışmayı ortaya çıkarmıştır. Arkeoloji kendi içinde çok farklı alanlara ayrılmaktadır ve bu alanların birinde bile yetkinleşmek uzmanlık gerektirmektedir. Bu proje kapsamında incelenmesi gereken arkeolojik alanlarda farklı dönemlere ait eserler yer almaktadır. Hem bu eserlere/ kalıntılara dair bilimsel raporlar hazırlamak hem bu gibi koruma alanlarında yapılacak bir projenin etkilerinin değerlendirilmesi için de ayrı ayrı uzmanlıklar gerektirmektedir.

Bu alanlar aynı zamanda doğa ve kültür mirası olarak rezerv alanlarıdır, böyle oldubitti projeler bölgenin içinde yaratacağı kontrolsüz büyüme yaratma tehlikesi de arz etmektedir. Bölgenin potansiyel arkeolojik alanı için kültürel miras etki değerlendirmesi de gerekmektedir.

Ki ülkemiz bu güne kadar yapılan bilimsel çalışmalarla arkeolojik alanda uluslararası camiada prestijli bir yere sahip olmasını sağlayan önemli bir birikime ve çok kıymetli uzmanlara, akademisyenlere sahiptir. Dolayısıyla bu kadar özgünlüğü olan bir alanda yapılacak bir projenin raporlarının hazırlanmasında sadece diplomanın yeterli olmadığının altını tekrardan vurgulamak isteriz. Bu tür raporlar bölgeyi çalışmış olan uzman ve akademisyenlerden oluşan bir kurul tarafından hazırlanmalıdır. Uzmanlığı da olsa bir tek kişi tarafından hazırlanması eksik olacaktır.

Bir insanlık mirası göz göre göre onu koruması gerekenler tarafından yok edilmesini asla kabul etmiyoruz ve bütün bu tartışmaların yanı sıra bir an önce bakanlık bu garabet projeden vazgeçmelidir.”

'BAŞLI BAŞINA BİR SKANDAL'

Prof. Dr. Mehmet Tuncer (Çankaya Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi)

“Kaş/Patara Likya Bölgesi’nin en önemli antik yerleşimlerindendir. Kaş ve Patara Koruma Planlarını ve Patara Yönetim Planları’nı biz hazırlamıştık. Bu konuda 25 yılı aşkın akademik çalışmamız var. Kitabımızda yazdığımız gibi ve Nezih Başgelen’in 40 yıllık deneyimi ile söylediği ve Arkeoloji Sanat Dergileri’nde yazdığı gibi bu bölge çok özel korunması gerekli ‘tarihsel ve Kültürel miraslar’ ile doludur. Herhangi bir ‘Arkeolog’un ya da ‘Biyolog’un bilmesi mümkün olmayan, Likya ve Pamphilia bölgesi ile ilgili uzmanlığı olan danışman akademisyenler tarafından ÇED raporunun hazırlanmaması gereklidir.

Ayrıca 1995-1999 arası Antalya Nazım Planlarını hazırladık ve Pamphlia bölgesinde Perge, Kale, Demre, Kaş gibi antik yerleşimlerin koruma amaçlı planlarını yaptığımız için bu bölgeyi iyi biliyorum. Burada böyle duble/ otoyola gereksinim olmadığı gibi bu yolun yapılması tıpkı Antalya-Alanya ve Antalya- Kemer arasındaki gibi turizm yatırımları bölgeye çekecek ve bölgenin doğal, tarihsel ve arkeolojik değerlerini tahrip edecektir.

Koruma Planı yapılırken bile Kültür ve Turizm Bakanlığı konularında uzman danışmanların özgeçmişlerine bakarak tercihen akademisyenlerden seçer. ÇED raporunun olumlu çıkması başlı başına bir skandal ve 2863 sayılı KTV Koruma Yasası, 2872 Sayılı Çevre Yasası ve 2873 Sayılı Özel Çevre Yasası (Orman Yasası, Kıyı Yasası) ile Uluslararası Antlaşmalara (Bern Konvansiyonu, UNESCO Sözleşmeleri vd) aykırı. Ayrıca anayasanın 56. maddesine de aykırı. Anayasa’nın 56. maddesi: ‘Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.

Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir’ hükmünü içerir. Devlet böyle bir yolu geçtiği her noktada ‘çevre tahribatı’ getireceğinden anayasaya aykırı olduğu için yapamaz.”

KÜLTÜREL VARLIKLARIMIZI KORUMA ZIRHI KALKACAK!

Yusuf Yavuz (Çevreci, Aktivist Yazar)

“Daha önce korunan alanlardan geçtiği için yargı kararıyla iptal edilen Kaş- Kalkan arasındaki duble yol projesiyle birleştirilerek yeniden gündeme getirilen Demre-Kaş-Kalkan hattındaki yeni duble yol projesi, Orta Likya olarak anılan tarihi ve kültürel coğrafyanın peyzaj değerini de ortadan ikiye bölecek bir girişim. Projeyle ilgili hazırlanan ÇED raporunda, konunun arkeolojik yönden yeterince incelenmemiş olması bir yana, hem ilgili bakanlığın hem de proje sahibi Karayolları 13. Bölge Müdürlüğü’nün sorumluluğu özel bir danışmanlık şirketinin insafına terk ediliyor.

ÇED raporunu hazırlayan ekipte 3 kişinin aynı soyadını taşıması üzerine konuyla ilgili görüşüne başvurduğunu şirket yetkilisi, iki kişinin eş olduğunu, arkeolojiyle ilgili bölümde imzası bulunan kişinin ise diplomasının yeterli olduğunu savundu. Sahada bizlerin ve yerel halkın çıplak gözle dahi görebildiği arkeolojik varlıkların, yasak savma türünden değerlendirmelerle ÇED raporunda görmezden gelinmesi, ilgili yönetmeliğin ülkenin doğal ve kültürel mirası üzerindeki tahrip edici etkileri nasıl yok saydığının da kanıtı oldu. ÇED, yıkıcı etkileri olan projeler için bir yol gösterici değil, tahribatı engelleyici bir süreç olması gerekirken göstermelik raporlarla yıkıma onay üreten bir düzenlemeye dönüştü. Bu ÇED raporuna dayanarak bu yol yapılırsa, başta 658 sayılı ilke kararı olmak üzere ülkede doğal ve kültürel varlıklarımızı korumak için hiçbir yasal zırh kalmamış olacak.”

'MESLEK ONURUMUZ İÇİN...'

Nezih Başgelen (Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu Yöneticisi Arkeolog-Editör)

“Fethiye’yle Antalya arasındaki Likya Bölgesi’nin antik kentleri ve bölgenin eşsiz arkeolojisi 18. ve 19. yüzyıllarda pek çok Batılı gezgin ve araştırmacının ilgisini çekmiş İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya-Macaristan bilim çevrelerinin ve müzelerinin zaman zaman bilimsel rekabetine dahi sahne olmuştur.

Likya Bölgesi’nin belli başlı ören yerlerine ve anıtlarına yönelik olarak başlatılan bilimsel araştırmalar bugün sanat tarihi, mimarlık tarihi, nümizmatik bilim dallarının da temsil edilmesiyle tüm bölgeyi kapsayacak şekilde yoğunlaşmıştır. Likya’da kazı ve yüzey araştırması yapan Türk ve yabancı bilimadamlarına özellikle son dönemde genç Türk araştırmacılarının da yoğun olarak katılması sevindiricidir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın ilgili birimleri ve üniversitelerimizin ilgili bölümleri tarafından bu denli önemle ve başarıyla ele alınan Likya arkeolojisinin geleceği ile ilgili hayati bir ÇED raporunda uzmanlığa gerek yoktur denmesi düpedüz abesle iştigaldır.

Hele hele ilgili raporu hazırlayan şirket yetkilisine ÇED raporundaki arkeologun kimliği ve Likya ile ilgili mesleki yeterliliği sorulduğunda böyle durumlarda sadece mezuniyet diplomasınının yeterli olduğu açıklaması ve bu yaklaşımın Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan kaynaklandığının belirtilmesi gerek bu alandaki bakanlık uygulamaları gerekse ülkemizin arkeoloji bilimi açısından kabul edilemez bir durumdur. Tüm ülke çapında çalışan ve çok disiplinli başarılı kazı projeleri yürüten arkeologlarımız adına ise meslek onurumuz ve bilim etiği açısından mutlaka cevabının verilmesi gereken olumsuz bir ifadedir.”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün Karikatürü