Sözcü yazarı Çiğdem Toker, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı Politika Kurullarına yapılan atamaları değerlendirdi. Toker, atanan 76 üyenin her birine 11 bin 794 lira maaş verileceğini açıkladı.
Toker'in yazısının ilgili kısmı şu şekilde:
"Memur maaşları hesaplanırken, Maliye'nin yılda iki kez belirlediği bir aylık katsayı rakamı kullanılıyor. En günceli geçen temmuzda ilan edildi: 0,11794. Bu rakamı 100 bin ile çarptığınızda 11 bin 794 çıkar. Sonuna da 'TL' eklerseniz, Cumhurbaşkanlığı'na bağlı dokuz kurula atanan her bir üyeye ödeyeceğimiz maaşın tutarına ulaşıyorsunuz. Formül, 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nden. Rejim değişir değişmez yayımlanan ilk kararnamede (m.35) bu tutarın, işin önemi ve süresine göre değişebileceği söylenmiş.
Evet, dün sabah duyup okuduğumuz ilk haber buydu. 'Enflasyonla Topyekun Mücadele Programı'nın açıklandığı gün olan dün, 1 no'lu kararnamede tanımlanmış 9 politika kuruluna 76 kişinin atama kararı da yayımlandı.
Aralarında SADAT AŞ'nin kurucusu, eski Başkanı, şimdiki Cumhurbaşkanı Başdanışmanı emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi'nin, Orhan Gencebay'ın, Burhan Kuzu'nun, Yiğit Bulut'un, Mehmet Ali Yalçındağ'ın bulunduğu listelerde yer alan sivil asker bürokrat, şarkıcı, akademisyen, siyasetçi 76 isme ödenecek maaşlar için Cumhurbaşkanlığı bütçesine her yıl yeterli miktarda ödenek konulacak."76 KURUL ÜYESİNİN CUMHURBAŞKANLIĞI BÜTÇESİNE 1 YILLIK MALİYETİ 10 MİLYON 765 BİN TL
Toker yazısını şöyle sürdürdü:
"Şimdi basit bir hesap yapalım. Her ne kadar, miktarın artabileceği yazsa da biz kararnamede tanımlanan çarpma işlemindeki 'gidiş yolu'na bakalım. Cumhurbaşkanı'na bağlı çalışacak olan dokuz kuruldaki her bir üyenin yıllık maaşı 141 bin 528 TL ediyor. 76 kurul üyesinin Cumhurbaşkanlığı bütçesine bir yıllık maliyeti ise 10 milyon 756 bin TL (Bu tutar yalnızca maaşlara ilişkin). Yani 2019 bütçesine kurul üyelerinin maaşı için en az 11 milyon TL ödenek eklenmesi gerekiyor. Öte yandan bakanlık sayısını azaltmakla övünüp, 'mali disiplin'havası yayarken, 'alan çakışması' yaşanacağı kaçınılmaz (ki kararnamede bu ihtimal var bile) dokuz kurul tasarrufu eksen alan 'topyekun mücadele'nin neresinde konumlanıyor? Bu kurullar politika önerileri geliştirecekse bakanlıklar ne güne duruyor?
"Yürütme hızlanacak" diye kurulan sistemin yeni bürokrasiyle ağırlaşmayacağının garantisi nedir?"