Süper Kupa maçında Suudi Arabistan'ın takındığı tutum hakkında bir bildiri yayımlayan CHP, bildiride gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine de atıfta bulundu.
Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da oynanacak Süper Kupa maçı, takımların Atatürklü pankart ve tişört ile maça çıkacakları için Suudi yetkililerce engellenmişti.
Ardından TFF'nin kulüplerle yapılan toplantı sonrası maçın ertelendiği açıklanmış, Fenerbahçe ve Galatasaray ülkesine dönmüştü.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), iktidar kanadı tarafından hazırlanan bildiriye imza atmayarak Süper Kupa'daki tutum hakkında kendi bildirisini yayınladı.
Partisinin Süper Kupa bildirisini kamuoyuyla paylaşan CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, ortak bildiriye de neden imza atmadıklarını açıkladı.
Başarır şunları aktardı:
"Fenerbahçe ve Galatasaray Cumhuriyet’in ilanından önce kurulmuş iki güzide kulübümüzdür. Bu kulüplerimizin Cumhuriyetin 100. yılında oynayacağı Süper Kupa finalinin Türkiye’de oynanması gerekirdi. Cumhuriyet Halk Partisi olarak böylesine önemli bir karşılaşmanın Atatürk’e husumet duyan bir ülkeye götürülmesini doğru bulmadık ve başından beri bu yanlışa itiraz ettik. Bugün de final maçını Suudi Arabistan’a götürenlerle birlikte bir bildiri açıklamayı doğru bulmuyoruz. Atatürk’e ve milli değerlerimize yapılan saygısızlıklara sebep olan pazarlıkların tarafı olanlarla aynı bildirilere imza atmayacağız. Cumhuriyet Halk Partisi sorumluları aklayacak işlerin içinde olmayacak kendi özgün tavrını ve tepkisini göstermeye devam edecektir. Aşağıda paylaştığımız bildirimizi kamuoyunun dikkatine sunuyoruz."
CHP'nin yayımladığı bildiri şu şekilde:
29 Aralık 2023 günü Türk spor ve diplomasi tarihinin en acı olaylarından birini yaşadık.
Cumhuriyetimizin 100. yılında Süper Kupa finali Suudi Arabistan makamlarının saygısız tutumları nedeniyle oynanamadı. Bu saygısızlık İstiklal Marşımızı, Ay-Yıldızlı Bayrağımızı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk'ü hedef alıyordu. Ancak sporcularımız ve kulüplerimiz Cumhuriyet'in 100. yılında böyle bir saygısızlığa taviz vermediler. Hem sporcularımızı hem de kulüplerimizi yürekten kutluyoruz. Bunun yanında Ay-Yıldızlı Bayrağımıza, Büyük Atatürk'e ve İstiklal Marşımıza tahammül gösteremeyen, sorunlar çıkartan Suudi Arabistan yönetimi ve makamlarını esefle kınıyoruz.
Süper Kupa finalinin Riyad'da oynanması kararının alınmasından itibaren CHP olarak bu kararın yanlış olduğunu defalarca belirttik ve bu karardan dönülmesini talep ettik. Bu talebimiz Cumhuriyetimizin 100. yılının kutlandığı bir ortamda böylesine önemli bir spor müsabakasının Türkiye'de bir şehirde oynanması düşüncesine dayanıyordu. Ancak iktidar tarafından bu tercih edilmedi ve birtakım finansal imkanlar uğruna böyle bir karar alındı.
'İKTİDARIN BU KONUDAKİ İLKESİZ TUTUMUNU GÖSTERİYORDU'
Suudi Arabistan konusunda iktidarın ilkesiz tutumunun ne yazık ki bu ilk örneği değildi. İstanbul'da vahşi bir şekilde katledilen Cemal Kaşıkçı dosyasının Suudi makamlarına devredilmesi, bu olayların içinde adı geçen Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nin Türkiye'de en üst düzeyde ağırlanması, şerefine sazlı-sözlü yemekler tertip edilmesi, uçağın kapısında karşılanıp - kapısına kadar uğurlanması, 90 yaşında Suudi kral öldüğünde yas ilan edip 12 Mehmetçiğimiz şehit olduğunda yas ilan edilmemesi iktidarın bu konudaki ilkesiz tutumunu gösteriyordu.
Bilinmesi gerekir ki Büyük Atatürk, İstiklal Marşımız ve Ay-Yıldızlı Bayrağımız Türkiye'de ya da dünyanın hiçbir yerinde bir siyasal simge değildir. Böyle bir değerlendirilme kabul edilemez. Biz nasıl ki başka ülkelerin tarihine ve kültürüne saygı gösteriyorsak ulusumuzu birleştiren büyük kurucumuz Atatürk'ün, Ay-Yıldızlı Bayrağımızın ve İstiklal Marşımızın da aynı saygıyı görmesini
bekleriz.
'YAPTIKLARI YANLARINA KAR KALMAYACAKTIR'
Bütün bunların ötesinde Büyük Atatürk'ün "Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim" özdeyişini de hatırlatarak sporcularımızın ve kulüplerimizin bu ahlaklı tutumunu takdir ettiğimizi belirtmek istiyoruz. Ancak ülkemizin en temel değerlerini bir tartışma ve pazarlık konusu yapan yöneticilerin ve iktidar mensuplarının ise bu ahlak anlayışından nasibini almadığını üzülerek görmüş bulunuyoruz.
Cumhuriyetimizin 100. yılında kirli pazarlıklarla milletimizin tertemiz alnına kara bir leke çalınmaya çalışılmıştır. Ancak milletimiz el birliği ile bu oyunu boşa çıkartmış, Atasına ve Bayrağına sonuna kadar sahip çıktığını göstermiştir.
Milletimizin gerçeklerin farkında olduğunu ve bu olayın sorumlularını çok iyi bildiğini gözlemliyoruz. Erdoğan iktidarı döneminde yapanın yanına kar kalır düşüncesi hakimdir. Ancak emin olunuz ki Türkiye'nin yarınlarında bu saygısızlıkları yapanların, bu kirli pazarlıkta olanların yaptıkları yanlarına kar kalmayacaktır."