USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Siyaset

CHP'den önseçim eleştirilerine yanıt: Adayın belirlenmesi kadar doğal bir durum olamaz

CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, CHP’nin cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi için erken olduğu eleştirileri hakkında “CHP, ‘erken seçim’ değil, ‘derhal seçim’ diyen bir partidir. Dolayısıyla ‘derhal seçim’ diyen bir partinin cumhurbaşkanı adayını belirlemesi kadar

CHP'den önseçim eleştirilerine yanıt: Adayın belirlenmesi kadar doğal bir durum olamaz
03-02-2025 20:08
03-02-2025 22:13
Google News

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), bugün saat 13.20’de CHP Genel Başkanı Özgür Özel başkanlığında toplandı.

MYK toplantısı devam ederken CHP Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, toplantının gündemine ilişkin basın toplantısı düzenledi.

“ÇAĞLAYAN ADLİYESİ’NDE BİR İKTİDARIN KORKUSUNU GÖRDÜK”

Yücel’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu, AKP’nin yaptığı hukuksuzlukları belgeleriyle bir basın toplantısında kamuoyu önünde açıkladı diye hakkında soruşturma başlatıldı. İstanbul İttifakı’nın oylarıyla seçilen Sayın İmamoğlu’nun, yani 16 milyon İstanbullunun uğradığı haksızlığın karşısında Türkiye, Sayın İmamoğlu’nu ve İstanbulluları yalnız bırakmadı. AKP’nin darbe dönemlerine rahmet okutacak hukuksuzlukları karşısında, kendi iradelerine sahip çıkmak isteyen on binler adliyenin önünde, oraya gidemeyen milyonlar ise ekranlarının başındaydı.

Çağlayan Adliyesi’nde olağanüstü güvenlik tedbirleri vardı. Orada polisle vatandaşımızı karşı karşıya getirmek için özel bir hazırlık yapıldığını gördük. Biz orada, aslında gitmekte olan bir iktidarın korkusunu, kaygısını ve paniğini gördük. Tüm bu yaşananlar, iktidarı kaybetmeye yaklaşan bir siyasi partinin son çırpınışlarıdır. Sayın Ekrem İmamoğlu, sırf CHP’li belediyeler aleyhine ısmarlama raporu yazması için özel olarak görevlendirilen bilirkişinin ismini açıkladı diye, yok bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs, yok kamu görevlisini hedef gösterme… Bu kadarı da ayıptır. Böyle bir soruşturmayı açana da açtırana da gülerler. Açana gülerler çünkü derler ki ‘Sen hukuk bilmiyorsun kardeşim. Senin hukuk fakültesi diploman cikletten mi çıktı’ diye sorarlar. Açtırana gülerler, derler ki ‘Sen bu işlerden medet umuyorsan, sen böyle soruşturmalardan medet umuyorsan sen zaten bitmişsin kardeşim. Senin toplumsal meşruiyetin kalmamış.’

“YENİ ASGARİ ÜCRET ÇALIŞANIN CEBİNE GİRMEDEN AÇLIK SINIRININ ALTINA GERİLEDİ”

AKP, iktidarı kaybetmeye yaklaştıkça daha da hırçınlaşıp siyasi etik ve ahlaktan uzaklaşarak baskı ve zulmünü arttıran hamleler yapıyor. Bağımsız ve tarafsız yargı, iktidarın intikam hırsının bir parçası haline getirildi. Son bir aydır, ülkedeki gerçek sorunlar konuşulmasın; işçinin, emeklinin, esnafın, memurun derdi gündeme gelmesin diye sıcak salonlardan suni gündem sipariş edenlerin de devri elbette pek yakında bitecek. Ülkemizde derin bir ekonomik çöküş yaşanıyor. OECD’ye göre Türkiye TÜFE, gıda ve enerji enflasyonunda açık ara farkla yine zirvede yer aldı. Son 10 yıl içerisinde gıda fiyatları 12 kat, ortalama fiyatlar ise dokuz kat birden arttı. Daha üç gün önce açlık ve yoksulluk sınırı açıklandı.

TÜRK-İŞ ocak ayında dört kişilik aile için açlık sınırının 22 bin 131 lira olduğunu açıkladı. Yoksulluk sınırı ise 72 bin 88 lira. Yani, yeni asgari ücret çalışanın daha cebine girmeden açlık sınırının altına geriledi. 22 bin lirayla gıda, giyim, kira, elektrik, su, ısınma, ulaşım, eğitim ve sağlık giderlerinin ne kadarını karşılayabilirsiniz? Büyükşehirlerde en ucuz kiralık ev 15 bin lira. AKP’ye hatırlatalım: En düşük emekli aylığı 14 bin 469 lira. Daha yılın başında açlık sınırının altında kalan asgari ücretli ve emekli bu koşullarda geçimini nasıl sağlasın?

“ANLIYORUZ Kİ HALK TV’Yİ DE HEYBEDEKİ TURPLARDAN BİRİ OLARAK GÖRMÜŞLER”

AKP iktidarının basın mensuplarına yönelik baskısı ve sansürü nedeniyle gazetecilik yapmak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Geçtiğimiz hafta basın özgürlüğü kapsamında Türkiye’de ardı ardına utanç verici olaylar yaşandı. Yargıyı, ‘Turbun büyüğü heybede’ gibi çirkin söylemlerle yönlendirenler, anlıyoruz ki Halk TV’yi de heybedeki turplardan biri olarak görmüşler. Halkın sesi Halk TV, neredeyse darbe dönemlerinde dahi görülmemiş baskı, sansür, soruşturma ve tutuklamalarla karşı karşıya kaldı. Gazeteciler canlı yayına çıkmadan beş dakika önce, emniyet güçlerince stüdyodan gözaltına alındılar. Bu utancı Türkiye’ye yaşatan, basın özgürlüğü karnesine bir çizik daha atan ise AKP iktidarıdır.

Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne göre, herkes bilgi edinme ve haber alma, özgür düşünce, ifade ve serbest eleştiri hakkına sahiptir. Düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanılmasının başlıca yolu olan basın ve yayın özgürlüğü, temel insan haklarındandır. Bu hakların demokratik hukuk devletinde anayasal güvence altında olması esastır. Fakat İBB Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun açıkladığı hukuksuzlukları haberleştiren ve yayınlayan medya kuruluşları ve gazetecilere soruşturma başlatıldı. Önce Barış Pehlivan, Seda Selek ve Serhan Asker gözaltına alındı. Sonra Kürşad Oğuz ve Suat Toktaş… Saatlerce süren gözaltının ardından Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş, gazetecilik refleksi gereği yapılan haber gerekçe gösterilerek tutuklandı. Haksız ve hukuksuz bir şekilde özgürlüğü gasp edildi.

“ÖNSEÇİMLE BELİRLEME YÖNTEMİ DESTEK BULDU”

Bugünkü MYK toplantımızın gündem maddelerinden biri de cumhurbaşkanı adayımızın belirlenmesi konusunda uygulanacak olan yöntem ve takvimdi. Düzenli olarak Türkiye’deki siyasetin nabızını ölçtümüz, güncel haftalık siyasi gelişmelerin ölçümünü yaptığımız, kamuoyu araştırmalarında Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel tarafından geçtiğimiz hafta grup toplantısında açıklanan bu konunun, yani CHP’nin cumhurbaşkanı adayının önseçimle belirlenmesi meselesinin bu kamuoyu yoklamalarında toplumda büyük bir memnuniyet yarattığını görüyoruz. Kamuoyu araştırmalarına göre, bu yöntemin CHP seçmeninde yüzde 90’ın üzerinde, AK Parti seçmeninde yüzde 44,5 oranında, MHP seçmeninde de yüzde 61,5 oranında destek bulduğunu görüyoruz.

Bu konuda Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Gül Çiftçi ve ekibince adayların nasıl propaganda yapacaklarından tutun da oy kullanma işlemine kadar seçimin nasıl yönetileceğine ilişkin bir yönerge hazırlanıyor. Diğer yandan cumhurbaşkanı adayımızı tüm üyelerimizle önseçimle belirleyeceğimize ilişkin kararımız, toplumda büyük bir heyecan ve motivasyon yarattı. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in geçtiğimiz hafta grup toplantısında yaptığı açıklama sonrasında bugün itibarıyla günlük üyelik başvurularında, online üyeliklerde 40 kat artış olduğunu görüyoruz. Yine manuel üyeliklerde de ciddi bir artış var. Birçok ilimizde üye kayıt formları bitmiş durumda. Genel Merkezimizce yeni üye formları basılarak hızlı bir şekilde il örgütlerimize önümüzdeki günlerde gönderilecek. Şunu açıkça ifade edebiliriz ki CHP’nin en geniş katılımla, en demokratik yöntemlerle belirleyeceği cumhurbaşkanı adayı bu ülkenin yeni cumhurbaşkanı olacaktır. 

“BU YARGILAMA MUSTAFA KEMAL'İN ASKERLERİNİN YARGILANMASIDIR”

Ebru Eroğlu, İzzet Talip Akarsu, Serhat Gündar, Deniz Demirtaş ve Batuhan Gazi Kılıç. Beşi de yüreği vatan sevgisi, millet sevgisi, Mustafa Kemal Atatürk sevgisi olan, pırıl pırıl, gencecik teğmenlerimiz. Dört gün önce Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) ihraç edildiler. Geleneksel bir seremoniyi yerine getirdiler diye ihraç edildiler. ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ dediler diye ihraç edildiler. Çünkü gencecik teğmenlerimizin Kara Harp Okulu’ndan Mustafa Kemal’in askerleri olarak mezun olmalarından mutsuz olan, bundan memnun olmayan biri var. Beş teğmenimizle birlikte Albay Alper Topsakal, Yarbay Halit Türkoğlu ve Binbaşı Murat Öztürk de ne yazık ki TSK’dan ihraç edildi. Ne teğmenlerimizden ne de onlarla birlikte ihraç edilen komutanlarımızın ağzından ‘Vatan sağ olsun’ dışında tek bir cümle duymadık. Ne bir isyan ne de bir eleştiri…

Albay Alper Topsakal, Pençe-Kilit bölgesinde, ‘Girilmez’ denilen sarp arazideki operasyonları başarıyla yönetti. Yarbay Halit Türkoğlu, Harp Akademilerini birincilikle kazandı ve başarılarından ötürü devrelerinden dört yıl önde giden bir sicile sahip. Binbaşı Murat Öztürk ise 30 Ağustos’ta zaten TSK’dan ayrılma dilekçesini verip izne çıkmıştı. Üç ay geçtiği halde dilekçesi işleme konulmadı ve ihraç edildi, emeklilik hakkı elinden alındı. Bu askerler, bu komutanlar kolay mı yetişiyor? Bu yargılama bir disiplinsizlik, bir emre itaatsizlik yargılaması değildir; bu yargılama Mustafa Kemal'in askerlerinin yargılanmasıdır. TSK’nın şerefli üniformalarıyla, dik bir duruşla savunmaya giden teğmenlerimize sesleniyoruz: Sizinle gurur duyuyoruz. Ve 85 milyonun vicdanında mahkûm olan sizler değil, size bu haksızlığı ve hukuksuzluğu yapan Cumhuriyet düşmanlarıdır. Harbiye brövenize vedanız, geçici bir süre içindir. Bu da CHP’nin size şeref sözüdür. Mustafa Kemal’in askerleriyiz.”

“DOĞAL VE GEREKLİ BİR DURUM”

CHP’li Yücel, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Yücel, CHP’nin cumhurbaşkanı adayının erken açıklanmasına ilişkin eleştirileri ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun “erken doğum” yorumuna dair şunları söyledi:

“Öncelikle cumhurbaşkanı adayımızın belirlenmesiyle ilgili, sürecin işletilmesi, yöntemin belirlenmesi elbette eleştirilebilir. Biz eleştirilere saygı duyarız. Ancak şunu ifade edeyim: CHP, ‘erken seçim’ değil, ‘derhal seçim’ diyen bir partidir. Yani, ‘2025 yılı içerisinde bu milletin önüne sandık gelecek’ diyen bir partidir. Dolayısıyla ‘derhal seçim’ diyen bir partinin cumhurbaşkanı adayını belirlemesi kadar doğal ve gerekli bir durum olamaz. Ayrıca CHP, Türkiye Cumhuriyeti’ne demokrasiyi getirme iddiasında olan bir siyasi parti. Cumhurbaşkanı adayını belli bir kişi, belli bir kurul tarafından değil; en geniş katılımla, en demokratik yöntemle bütün üyelerine sorarak belirlemesi de çok doğru ve gereklidir. Dolayısıyla eleştirilere elbette saygı duyarız ancak bu çalışmanın bugün yapılması bir gerekliliktir.”

Yücel, “Muharrem İnce’nin CHP’ye dönüşüyle ilgili takvim netleşti mi” sorusunu ise şöyle yanıtladı: 

“Muharrem İnce geçmişte partimizde il başkanlığı, milletvekilliği, grup başkanvekilliği yapan, hatta ve hatta cumhurbaşkanı adayımız olan bir kişidir. Bugün de bir siyasi parti lideridir. Bir siyasi parti liderinin partimize geçişiyle ilgili süreci, takvimi ve yönetimi Sayın Genel Başkanımızın açıklaması ve sizlerle paylaşması daha doğrudur, daha uygundur.”

“SANDIKTAN ÇIKAN SONUÇLARA UYULACAK”

Yücel, "Cumhurbaşkanı adayını belirleme yönetimle ilgili olarak önseçimin hukuki olmadığı eleştirileri var. Hakim denetiminde bir önseçimden mi söz ediyorsunuz. Bir de bu konuda PM toplanacak mı” sorularına ise şu yanıtı verdi:

“Bizim önseçimden kastımız -biz bunu daha önce yerel seçimlerde adaylar belirlenirken de ifade ettik-sonuçlarına uyulacak bir sandık. Hakim denetiminde öz seçim yapmanın zaten Siyasi Partiler Kanunu’na göre belli koşulları vardır. Bizim önseçimden kastımız; bazı partiler buna ‘eğilim yoklaması’ der, bazı partiler buna ‘temayül yoklaması’ der biz ‘önseçim’ diyoruz. Sandık koyulacak ve o sandıktan çıkan sonuçlara uyulacak. Dolayısıyla ‘hukukidir, değildir’ tartışması gereksizdir.

Cumhurbaşkanı adayının ne şekilde belirleneceği zaten yasada açıkça düzenlenmiş ama orada bizim ifade etmek istediğimiz ve yapmak istediğimiz şu: Belli bir kurul, belli bir kişi veya birden fazla kurul değil; en geniş katılımla CHP üyelerinin hepsine sorarak en demokratik ve katılımcı yöntemle adayımızın belirlenmesi. Ondan sonraki süreç zaten yasaların, hukukun gösterdiği şekilde seçim takvimi açıklandığında işleyecektir.”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün Karikatürü