Gaziantep’in kurtuluşunun 103. yıldönümü nedeniyle TBMM'de basın açıklaması yapan CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, “25 Aralık 1921, 11 ay süreyle, kendi imkanlarıyla kentini savunmak zorunda kalan Antepli’nin, 6 bin 317 şehit vererek bağımsızlığını elde ettiği gündür” dedi.
Hasan Öztürkmen'in açıklamasından öne çıkanlar:
Bugün şanlı bir gün…
Bugün, Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşunun 103. Yıl dönümü!
Bugün hürriyet ve bağımsızlık uğruna mücadele eden Şahinbey’lerin, Şehitkamil’lerin, Karayılan’ların ve daha nice kahramanın destan yazdığı gündür.
Osmanlı Devleti’nin çöküşüyle diğer Osmanlı kentleri gibi Antep için de zor günler başlamıştır. Antep, 15 Ocak 1919 tarihinde İngilizler tarafından, Mondros Mütarekesinin 7.Maddesi gerekçe gösterilerek işgal edilmiştir.
İngilizler, daha sonra Musul bölgesindeki petrol topraklarına hâkim olmak için Eylül 1919’da Fransızlar ile yaptıkları bir antlaşmayla Antep’i Fransızlara bırakmıştır.
29 Ekim 1919’da Ermeni halkın coşkulu gösterileri arasında, içlerinde gönüllü Ermeni birliklerinin de bulunduğu Fransız işgal kuvvetleri Antep’e girmiştir.
23 Kasım’da Antep’te büyük bir miting yapılarak, işgal protesto edilmiş ve vatan savunması hazırlıkları başlamıştır. Ocak 1920’de şehir dışında ilk savaşlar başlamış, Fransızlar’ın Kilis ve Maraş’a giden kuvvetleri yollarda çevrilerek imha edilmiştir.
Kentte direniş sürecini hızlandıran 21 Ocak 1920'de yaşanan bir olay da halkın sabrını taşırdı ve topyekun mücadele başladı. 10 yaşındaki oğlu Mehmet Kamil ile geçen bir kadının, 2 Fransız askeri tarafından taciz edilip, peçesi açılmak istendi. Anasının saldırıya uğradığını gören Kâmil yerden aldığı taşları Fransız askerlerine atıyordu. Tam o sırada ortalığı bir çığlık kapladı. Mehmet Kâmil, Fransız askerlerinin tüfeklerinin süngüsüyle şehit edilmişti. Antep müdafaasının ilk şehidi verilmişti.
Bugün "Şehit Kamil" olarak bilinen Mehmet Kamil'in şehit edilmesinin ardından bölgedeki bazı illerde Antep'e destek mitingleri düzenlenmeye başladı.
Bugün Türkiye’nin en büyük altıncı ilçesi ılan "Şehitkamil" adını, Gaziantep Savunması sırasında 14 yaşında iken şehit edilen "Mehmet Kamil" den almaktadır.
Şahin Bey, 1877'de Gaziantep'in Bostancı Mahallesinde doğmuştur. Asıl adı Mehmet Said'dir. Yemen cephesinde muvaffakiyet ve kahramanlık üzerine Başçavuş olmuştur.
Mehmet Said 1911'de Trablusgarp Harbine gönüllü olarak katılmış; Balkan savaşlarında Çatalca cephesinde savaşmıştır.
1920 yılı Ocak ayı başlarında köyleri dolaşarak işgale karşı direnişi örgütleyen Şahin Bey, kısa zamanda 200 fedai toplamıştır. Kilis- Antep şosesi üzerinde 3 müdafaa hattı tesbit etmiştir. Bu arada Kilis Müdafa-i Hukuk Heyeti ile de tanışmıştır. Önemli bazı savunmalarda işbirliği yapmışlardır.
Kilis- Antep yolu, Antep Harbinin kilit noktasıdır. Ne yapıp etmeli Fransızların bu yoldan Antep'teki işgal birliklerine yardım ulaştırmalarına engel olunmalıdır.
Kahraman Şahinbey ancak 100 kişi kalan fedaileriyle düşmanın karşısına dikilir. 25 Mart günü sabahtan akşama kadar çatışma devam eder ve Şahinbey düşmana ağır kayıplar verdirir. 28 Mart sabahına kadar düşmana aman vermeyen Şahinbey, durumun gittikçe kritik hal almasından sonra kendisine geri çekilmeyi söyleyenler şöyle diyordu:
"Düşman buradan geçerse, ben Ayıntap' a ne yüzle dönerim? Düşman ancak benim vücudum üzerinden geçebilir. "
Çatışmanın dördüncü günü öğleye doğru Şahinbey'in yanında 18 kişi kalmıştır. Onlarında şehit olmasından sonra tek başına kalan Şahinbey, son kuruşu kalıncaya kadar düşman ateşine karşılık verir. Atacak kurşunu kalmayan Şahinbey, tüfeğini yere çarparak kırar ve sel gibi üzerine hücum eden düşmanlara karşı yumruklarını sıkarak karşı durmuştur.
Silahsız Şahinbey'in yanına yaklaşamayan düşman askerleri, uzaktan ateş ederek Şahinbey'i şehit etmişler, ardından süngü darbeleri ile aziz naaşını parça parça etmişlerdir. 28 Mart 1920 'de 43 yaşında şehit olan Şahinbey'in şehadet haberi şehre gelince, yanık bağırlardan şu mısralar dökülmüştür:
Şahin'i sorarsan otuz yaşında,
Süngüyle delindi köprü başında.
Çeteler toplanmış ağlar başında,
Uyan Şahin uyan,gör neler oldu.
Sevgili Ayıntap'a Fransız doldu.
Şahinbey’in adı bugün Türkiye’nin en büyük 2. İlçesine verilmiştir.
Şimdi size saymakla bitmeyecek kahramanlardan birkaçını anlatacağım:
Asıl adı Mehmet olan Karayılan, Gaziantep’in 40 km. kuzeyinde Kahramanmaraş ili Pazarcık ilçesi Höcüklü Köyü Elifler Mezrası’nda 1888 yılında doğmuştur.
Birinci Dünya Savaşı’nda Erzurum cephesinde savaşmış, çeşitli yararlıklar göstermiş ve çavuşluğa terfi ettirilmiştir. Bu savaşta ayağından yaralanır, önce Erzurum daha sonra Malatya Hastanesi’nde tedavi görür, tedaviden sonra köyüne döner.
Karayılan Antep düşman işgaline uğrayınca, Kuva-yı Milliye safına katılır. Çetesiyle Fransız çemberini yardı ve Antep’e girdi. Kendisine, Şıhın Dağı’ndaki Fransızları püskürtme emri verildi. Sarımsak Tepe taarruzunda en önde olan Karayılan, 32 yaşında şehit düşer. Şehit olduktan sonra bile çetesi dağılmamış savaşın sonuna kadar savaşmışlardır.
Nazım Hikmet’in Kuva-yi Milliye Destanı’nda Fransız işgali altındaki Antep’te ırgatlık yapan cılız ve hayli korkak bir gencin, kahraman bir direniş liderine dönüşmesini anlatılır.
Ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp
Bir tarla sıçanı kadar korkak olan,
fırlayıp atlayınca ileri
bir dehşet aldı Anteplileri,
seğirttiler peşince,
Düşmanı tepelerde yediler.
Ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp
Bir tarla sıçanı kadar korkak olana:
KARAYILAN dediler.
Karayılan der ki: Harbe oturak,
Kilis yollarından kelle getirek,
nerde düşman varsa orda bitirek,
vurun ha yiğitler namus günüdür...?
Ve biz bunu böylece duyduk
ve çetesinin başında yıllarca namı yürüyen
Karayılan'ı
ve Anteplileri
ve Antep'i
aynen duyup işittiğimiz gibi
destanımızın birinci babına koyduk.
Antep Savunması’nda teşkilatlanma ve koordinasyon konusunda en önemli isimlerden birisi şüphesiz Kılıç Ali Bey’dir. Yapılan değerlendirmelerde onun kişiliğinin, Anteplilerin ihtiyaçları olan manevî kuvveti bulmalarında ve çok kısa zamanda düşman karşısında teşkilatlanmalarında son derece etkili olduğu vurgulanmıştır.
Bir diğer kahramanımız Özdemir Bey’dir. Suriye’de, Fransız ve İngilizlere karşı başarılı bir şekilde mücadele veren Milis Kaymakamı (Yarbay) Şefik Bey, Özdemir takma adıyla 1920 yılı Haziran ayı sonlarında Antep’e gelmiş, Mustafa Kemal Paşa ile haberleşmiş ve gerekli talimatları almıştır, milli kuvvetlere komuta etmiştir.
Kilisli Arslan Bey takma adlı Üsteğmen Ali Rıza Bey de Antep Harbi’nin diğer önemli isimlerinden birisidir. Kılıç Ali Bey ayrıldıktan sonra, bir müddet kumandanlığa vekâlet etmiş, yanına aldığı yedek subaylar ve semt reisleri ile şehir içinde açılan üç cepheyi oluşturmuştur.
Tüfekçi Yusuf, Antep’i Gaziantep yapan kahramanlardan. Aynı zamanda Çanakkale gazisi, hayatı boyunca bir çok işler başarmış müstesna bir Gazianteplidir. Antep savunması’nda imalat-ı harbiye ustaları’ndan biridir. Kendisine ait “yapamam deme, yapan senden üstün değildir” sözü, onun azminin özetidir.
İngilizlerden kalan makineli tüfeği Osmanlı fişeklerini atabilecek şekilde yeniledi. Tüfek yıldırım gibi çalıştı. Yusuf ustanın ismi tüfeğe, tüfeğin sıfatı da Yusuf ustaya verildi. İşte “Yıldırım Yusuf” ya da nam-ı diğer “Tüfekçi Yusuf” ismi buradan gelir.
Çınarlı başarısından sonra, depodaki diğer tüfekler de Yusuf usta’ ya aynı şekilde yenilemesi için, heyet-i merkeziye’nin özel izniyle verilir. Yenilenen bu tüfeklerin ilk atış talimleri, Kılıç Ali’ nin gözetiminde yapılır. Tıkır tıkır hatasız işleyen yepyeni güçlü silahlara kavuşmanın heyecanıyla Kılıç Ali, Tüfekçi Yusuf’a dönerek “adam çok ama, senin gibi bir ustayı bulamam; senin gibi bir usta bin adamda bir kere çıkar! der.”
Yusuf ustanın Antep milis kuvvetlerine kazandırdığı bu tüfekler (özellikle de Yıldırım Taburu bu tüfekleri çok kullanmıştır) en umulmadık anda mucizeler yaratmıştır. Fransızların da dikkatini çeken bu tüfeklerden sona kalan iki tanesi nasıl bir teknoloji kullanıldığının araştırılması için Fransızlar tarafından götürülmüştür. Bu tüfeklerin muhtemelen Louvre Müzesi’nde olduğu düşünülmektedir.
Antep Savunması’nda, dikkat çekilmesi ve unutulmaması gereken en önemli noktalardan birisi de bu mücadeleyi çoğunlukla fakir Türk köylüsünün gerçekleştirdiğidir.
Şehrin aralıksız bombardımanla düşürülemeyeceğini anlamış olan Fransızlar, kuvvetli bir taarruzla doğrudan şehre girmeye karar vermişlerdir. Taarruz iç cephenin kilit noktası olan Çınarlı Cephesi için planlanmıştır.
Bir gece tam seher vakti idi. Düşman ateş yakarken Ermeni fedaileri şöyle bağırıyorlardı: "Burası bizim için Ermenistan, sizin için mezaristan olacaktır. Muhammediniz, Aliniz nerededir? Çağırın sizi kurtarsın; kızlarınızı hazırlayınız". Bu sahne üzerine Fedai Bey, iki bomba alarak minareye çıkmış ve kendi deyimiyle birisini Muhammed’in, birisini Ali’nin aşkına atmıştır.
Çınarlı mevzileri Fedai Ökkaş gibi topraksız, yoksul köylülerin direnciyle geçilememiştir.
Yaklaşık 10 ay süren ve 6 bin 317 vatan evladının şehit verildiği çatışmalar sürerken, yapılan bu fedakarlıklara karşılık TBMM, Antep'e 8 Şubat 1921'de "Gazi" unvanını verdi.
Antep savunması, milli mücadelenin önemli bir abidesidir. Dünyada eşi benzeri görülmemiştir. Dünyadaki şehir savunma savaşlarında; Verdün ve Stalingrad gibi tarihe geçmiş şehir savunmalarında iki devletin modern orduları karşılıklı savaşıyordu. Antep’te ise modern orduya karşı yokluğun kıskacında sıkışan halk topyekün seferber olarak, canını siper etmiş, kanını akıtmış, hürriyetin istikbalinde bağımsızlığını aramıştı.
Bu nedenledir ki, bir başka Gazi, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bu tek Türk şehri hiçbir yerden maddi yardım görmeksizin kendi kahramanlığıyla kendini kurtardı ve Gazi unvanını hakkıyla, layıkıyla kazandı’ sözlerine mazhar olmuştur.
Bu vesile ile, bu onur günümüzde başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları olmak üzere, vatan ve milletin bekası uğruna toprağa düşen aziz şehitlerimizi rahmetle, muhterem gazilerimizi minnetle anıyor Antep’e Gazi unvanı verilmesinin yıldönümünü emsalsiz bir gururla kutlamanın onurunu tüm hemşehrilerimizle paylaşıyor, sevgi ve saygılar sunuyorum.