CHP'nin yeni MYK'si, 38. Olağan Kurultay sonrası Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında ilk kez toplandı. Parti Sözcüsü Deniz Yücel, MYK sonrası yaptığı açıklamada "Türkiye uzun süredir ciddi bir ekonomik kriz yaşamaktadır, şimdi buna yargı ve devlet krizi eklenmiştir" dedi.
CHP'de yeni Merkez Yönetim Kurulu ilk toplantısını yaptı. CHP Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen toplantıya, Genel Başkan Özgür Özel başkanlık etti.
Toplantının ardından, parti sözcülüğüne getirilen Deniz Yücel bir basın açıklamasında bulundu.
Yargıdaki krizi hatırlatan Yücel AKP’ye de ‘yeni anayasa’ çalışmaları için kapıyı kapattı ve Anayasa’yı tanımayan, uygulamayan, açık hükümlerini yok sayan bir anlayışla Anayasa değişikliğini konuşmayız ve tartışmayız” diye konuştu.
Yücel'in açıklaması şöyle:
TÜRK MİLLETİ BAĞLILIĞINI GÖSTERDİ
Geçtiğimiz hafta ülkemizin ve partimizin kurucu lideri, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümüydü. Sizin aracılığınızla bir kez daha Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü, saygı, rahmet ve özlemle anıyoruz. Türk milleti genci yaşlısı, kadını erkeğiyle gerek Anıtkabir'de gerekse Dolmabahçe'de Atatürk'e bağlılığını bir kez daha göstermiştir. 29 Ekim'de meydanları dolduran milyonlar, 10 Kasım sabahı da arabalarını durdurup siren sesleri arasında, Büyük Önderimizi hak ettiği gibi, dimdik ayakta selamlamış, anmıştır.
Değerli Arkadaşlar,Cumhuriyet Halk Partisi olarak, 4-5 Kasım tarihlerinde, 38'inci Olağan Kurultayımızı gerçekleştirdik.
KILIÇDAROĞLU KIYMETLİ YERİNİ KORUYACAK
Kurultayımız pek çok siyasi partiye örnek olacak şekilde bir demokrasi şöleni havasında geçti. Demokrasiyi tabandan tavana özümsemiş bir parti olarak delegelerimizin oyları ile 8’inci Genel Başkanımızı, Parti Meclisimizi ve Yüksek Disiplin Kurulu üyelerimizi seçtik. YDK Başkan ve Başkanvekili seçiminde de yine eşit temsil esasına uyulmuştur. 7’inci Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ülkemize ve partimize önemli kazanımlar sağladı. Kendisine hem partimiz, hem şahsım, hem de ülkem adına bir kez daha teşekkürü borç biliyorum. Kendisi “adalet” için verdiği büyük mücadeleyle, demokrasiye bağlılığıyla, CHP’yi toplumun tüm kesimleriyle buluşturmaya dönük adımlarıyla ve 2019 yerel seçimlerinde başarıya ulaşan birleştirici politikalarıyla her zaman gönüllerimizdeki kıymetli yerini koruyacaktır.
GÖLGE KABİNE BAKANLIKLARI TAKİP EDECEK
8’inci Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel başkanlığında, cumartesi günü ilk Parti Meclisi toplantımızı yaptık. Bu toplantıda da 24 kişilik Merkez Yönetim Kurulumuz belirlendi. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, Merkez Yönetim Kurulundaki görev dağılımını kamuoyuyla paylaştı. Merkez Yönetim Kurulumuz, idari işlerden sorumlu genel başkan yardımcıları ile “Gölge Kabine” dediğimiz, mevcut hükümet sistemine karşılık gelen Genel Başkan yardımcılarından oluşuyor. Bu kısmı biraz açacak olursak; idari işlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcılarımız ağırlık olarak parti yönetimiyle, “Gölge Kabine” dediğimiz yapı ise, dünyada sol-sosyal demokrat partilerde olduğu gibi ilgili bakanlıkları takip eden, denetleyen, gerektiği takdirde yapıcı muhalefet yapan, siyaset üreten bir yapı.
KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİNDE HASSASIZ
Şunun altını çizmek istiyorum, Recep Tayyip Erdoğan kabinesinde 18 bakandan 17’si erkek, yalnız 1 kadın var. Cumhuriyet Halk Partisi’nin MYK’sında yer alan 18 Gölge Bakanın 9’u kadın, 9’u erkek. Cumhuriyet Halk Partisi tüm kadroları ile Türkiye’yi yönetmeye ve sorunları bir bir çözmeye talip bir parti… Kadın-erkek eşitliğindeki hassasiyetimiz, tamamı alanında uzman kişilerden oluşan yetkin, genç, dinamik, inançlı ve kararlı kadrolarımız da bunun en somut göstergesi…
MYK GÜNDEMİ
Bugün ilk MYK toplantımıza, Genel Başkanımız Sayın Özgür ÖZEL’in sunumuyla başladık. Elbette ki ülke gündemine dair değerlendirmelerimiz oldu. Bunun yanında, yaklaşan Yerel Seçimlerle ilgili olarak partimizin izleyeceği yol ve yöntemleri de konuştuk. Bugün MYK’da İsrail – Filistin meselesi de görüşüldü. Bu konuyla ilgili birazdan detaylı açıklama yapacağım. Ancak yeri gelmişken bir hususu paylaşmak istiyorum. Genel Başkanımız Kurultay Sürecinde etkili bir dış politika izleyeceğimizi söylemişti. Acil bir başka gündem çıkmaz ise Genel Başkanımız Sayın Özgür ÖZEL, İlk yurt dışı ziyaretini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine, ikincisi ise Can Azerbaycan’a gerçekleştirmeyi düşünüyor.
HATAY'DA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak önümüzdeki süreçte bütün açıklığımız ve samimiyetimizle halkımızın yanında çok daha fazla olacağız. Sayın Genel Başkanımız, söz verdiği gibi dün, depremin yıktığı, acılarla ve kayıplarla yoğrulan Hatay’daydı…“Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Hatay benim şahsi meselemdir’ sözünü bir kez daha hatırlattı. Son genel başkan olarak ben de diyorum ki bundan sonra Hatay benim şahsi meselemdir” diyerek Hatay’ın sorunlarının bir bir çözülmesi için büyük çaba sarfedeceğinin mesajını verdi. Biz de tüm CHP’liler olarak ilk ve son genel başkanlarımız gibi Hatay’ın şahsi meselemiz olduğunu bir kez daha bu kürsüden vurguluyoruz. Türlü medeniyetlere ev sahipliği yapmış bu kadim kentin yaralarının bir bir sarıldığı, tüm zenginliklerinin korunduğu ve insanlarımızın güven içerisinde barınabilecekleri konutların yapıldığı bir süreci her birlikte inşa edeceğiz. Hatay halkının yanında olmaya, onlara verdiğimiz sözleri tutmaya devam edeceğiz.
HER EYLEMDE CHP'Yİ GÖRECEKSİNİZ
Ülkemizde nerde sorun varsa bir Cumhuriyet Halk Partiliyi orada göreceğinizden şüpheniz olmasın. Sivil toplumun, sendikaların, gençlerin, kadınların, öğrencilerin, eğitimcilerin, sağlık çalışanlarının, işçinin, emeklinin, memurun, esnafın kısacası tüm halkımızın yanında olacağız. Öncülük yapmamız istenen alanlarda asla geride durmayacağız… Demokrasi ve hukuk çerçevesinde yapılan ve destek beklenen her eylemde de destek bekleyenlerin yanlarında olacağız… Egemenlik yetkisini milletimiz adına kullanan TBMM’nin, yani milletimizin kısıtlanan yetkileri için, şeffaflık ve hesap sorulabilirlik için çalışacağız. Ekonomiyi gündemden düşürmek için çaba harcayan iktidara karşı; hayat pahalılığını, yüksek enflasyonu, her hafta artan fiyatları, 8 liraya yükselen ekmeği konuşacağız, konuşturacağız. KYK’lardaki sorunları da konuşacağız. Devletin yurtlarındaki durum içler acısı… Sosyal devlet tamamen yok edildi. Çocuklarımız tarikatların kucağına bırakılıyor. Beslenmeden anladıkları kurtlu yemekler… Barınmadan anladıkları, çocukları yer yataklarına mahkum etmekten ibaret...Güvenlikten anladıkları, kontrol edilmeyen, bakımı yapılmayan ve evlatlarımızın canına mal olan asansörler…Emekli Çiftçilerimizin, ÇKS sistemine kayıtlı olanlara ödenecek olan 5 bin TL’lik ikramiyeden mahrum bırakılması dolayısıyla, CHP olarak Anayasa Mahkemesine başvurumuzu yaptık. Çiftçilerimiz girdi maliyetleri nedeniyle zor günler geçiriyorlar. Bu ücretlerin verilmesi onlara az da olsa nefes aldıracaktır.
TÜRKİYE DIŞ POLİTİKADA ETKİSİZLEŞTİ
İç politikada, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yakışmayacak böyle konularla uğraşırken dış politikamız da, ne yazık ki bundan farklı değil… Ortadoğu’da, yanı başımızda bir insanlık dramı yaşanıyor. İsrail’in Gazze saldırılarında ölü sayısı 11 bini aştı. Binlerce çocuk can verdi. Hastaneler, ambulanslar, mülteci kampları hedef alınıyor. Evler vuruluyor, siviller hayatını kaybediyor. Bu saldırıların durdurulması için tavır almak herkesin insanlık görevidir. Ancak bu saldırıların HAMAS’ın bir gece sivillere yönelik yaptığı saldırılarla başladığını da unutmamak gerekir. Diğer yandan Batı dünyası sivil ölümlerini görmezden gelmekte ve sadece İsrail’in tek taraflı söylemlerini ön plana çıkarmaktadır. Bu durum asla kabul edilemez. Batılı devletler İsrail’i koruyup kollarken, Türkiye’deki tek adam, dış politikayı iç politika malzemesi yapabilmek için, din ve mezhep odaklı bir hale getirdiğinden Türkiye dünyada etkisizleşmiştir. Uluslararası bir sorunda arabulucu ya da garantör olmak isteyen bir ülkenin tüm taraflarla uluslararası hukuk ve diplomasi kuralları çerçevesinde iyi ilişkilere sahip olması gerekir.
ERDOĞAN TUTARSIZ POLİTİKAYI SEÇİM MALZEMESİ YAPIYOR
Oysa ki Erdoğan yönetimi, uzun zamandır bu sağduyuyu ve insicamı dış politikada yitirmiştir. Bu da sürekli gelgitlere, çelişkili ve tutarsız durumlara ve ülkemiz için güven ve itibar kaybına dönüşen bir algıya neden olmaktadır. Dün "darbeci" dediği Sisi ile bugün görüşen Erdoğan, dün “Katil” dediği Esad’la aynı aile fotoğrafında yer alıyor. Üstelik bu tutarsız dış politikayı sürekli seçim malzemesi haline getiriyor. 2019’da “Binali’ye mi oy vereceksiniz Sisi’ye mi ?” diyerek meydan meydan dolaşan Erdoğan’ın kime oy verdiğini Riyad’taki fotoğraftan öğrenmiş olduk. Cumhuriyetin 100’üncü yılında Gazze mitingi yapan Erdoğan’ın Mart ayında yapılacak Yerel Seçimlere kadar bu Filistin’de yaşanan insanlık dramını, sivil ölümlerini iç politika malzemesi yapacağı da aşikârdır… Biz CHP olarak Erdoğan gibi tutarsız, kimliksiz, sürekli bir yerlerden mesaj bekleyerek dış politika üretmiyoruz. 7 Ekim’de söyledik. Bir aydır vurguluyoruz. Biz Filistin’in ve Filistinlilerin yanındayız. Protesto Anayasal bir haktır. Filistin’de yaşananları eleştirmekten, oradaki insanlık dramına karşı ses yükseltmekten daha doğal bir şey olamaz. Ancak tepki, doğru ve tutarlı dış politika ile koyulur. İşyerlerini kapatmak, yerli kahve ikram etmek, sokaklara kola dökmekle hiçbir yere varamayız.
KUVVETLER AYRILIĞINI YOK ETME GİRİŞİMİ
Bir devlet krizi yaşıyoruz. Geçen hafta Yüksek Yargı organları arasında yaşananlar basit bir yargı krizi olarak nitelendirilemez. Anayasa, maalesef yargı eliyle açık biçimde ihlal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi'ne ve Yüce Meclis'e had bildirmeye varan açıklamalar yapıldı. Yüksek yargı organları arasında restleşmeye, hatta hesaplaşmaya tanıklık ettik. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması asla kabul edilemez. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin geçen hafta verdiği karar, bir utanç vesikasıdır, Türkiye’de hiçbir vatandaşın hukuk güvenliğinin kalmadığı anlamına gelmektedir. Bu, kuvvetler ayrılığını, hukukun üstünlüğünü, mahkemelerin bağımsızlığını yok etme girişimidir. Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devletidir, devletin de, mahkemelerin de meşruiyet kaynağı Anayasadır.
YARGI ÇATIRDAMAYA BAŞLADI
Anayasa’nın 153. maddesine göre Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Hatay Milletvekili Can Atalay'ın “Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ile “Kişi hürriyeti ve güvenliği” hakları ihlal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin kararı Anayasaya uygundur. Anayasa Mahkemesinin benzer olaylardaki içtihatlarına uygundur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin benzer olaylardaki içtihatlarına uygundur. Geçen hafta yaşanan bu olayla, çok net bir şekilde görülmüştür ki, AKP'nin 21 yıl içinde çürüttüğü yargı kurumu artık çatırdamaya başlamıştır. Türkiye uzun süredir ciddi bir ekonomik kriz yaşamaktadır, şimdi buna yargı ve devlet krizi eklenmiştir. Yargıyı siyasallaştırmak kimseye fayda sağlamaz. Adaletin olmadığı yerde iktidar sahipleri dahil, kimse güven değildir.
BU MİLLET BUNU ASLA UNUTMAZ
Ne yazık ki, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, bu süreçte çok kötü ve başarısız bir sınav vermiştir. Yüksek yargıda yaşanan bu devlet krizini görüşmek üzere TBMM’de Danışma Kurulu Toplantısının yapılmamış olması, daha doğrusu bir yerden gelen talimatla bu toplantının gündeme bile alınmamış olması demokrasimiz adına kaygı vericidir. Konuşamazsak, tartışamazsak, sorunları çözme konusunda istişare kültürünü, arka kapı diplomasisini işletemezsek, hele de halkımızın bize vermiş olduğu yetkinin ve görevin gereklerini meclis olarak yapmazsak bu halk, bu millet bunu asla unutmaz. Adalet Bakanının (ki ben ona Talimat Bakanı diyorum), hukukla ilgisi olmayan, konuyu tamamen saptıran, AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın açıklamalarına göre değişkenlik gösteren sözlerini dikkate almaya bile gerek yoktur. Adalet Bakanı, bizim genel kuruldaki adalet nöbetimizi de eleştirmiş….Evrensel hukuk normlarını görmezden gelen, kuvvetler ayrılığını ihlal eden bu kişi ile "Adalet" için yaptığımız eylemlerin türünü konuşacak değiliz.
5 GÜNDÜR ADALET NÖBETİNDEYİZ
Haftalardır görüyoruz. Tolga Şardan, Barış Pehlivan, Can Atalay… En temel hak talepleri, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü; soruşturmalar, ceza davaları ve hukuka aykırı yargı kararları ile engelleniyor. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak adaletten, hukukun üstünlüğünden, Anayasa’dan tarafız. Herkes bunu böyle bilmeli! Anayasa’ya ve TBMM iradesine yapılmak istenen bu darbe girişimine karşı 5 gündür Meclis Genel Kurulu’nda adalet nöbetindeyiz. Biz Cumhuriyet Halk Partililer olarak ülkenin hiçbir sorununa kayıtsız kalmayacağız. Tepkilerimizi en etkin yöntemlerle ortaya koyacağız. Değişen, dönüşen, gençleşen, eşitliği öne çıkaran Özgür Özel’in Genel Başkanlığındaki Cumhuriyet Halk Partisi’ni izlemeye ve takip etmeye devam edin.
'EMANETÇİ BAŞKAN' YORUMUNA TEPKİ
Deniz Yücel, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yücel, partinin yönetim organlarında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yakın isimlerin ağırlıkta olduğu ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel için 'emanetçi başkan' yorumları yapıldığı yönünde gelen bir soru üzerine şu yanıtı verdi:
"Kurultayımız demokrasi şöleni havasında geçti. Mahalle, ilçe ve il kongrelerinden itibaren binlerce CHP üyesi kurultay delegelerimizi seçti. Partimizin başta genel başkan olarak üst yönetimini, Parti Meclisi ve Merkez Yönetim Kurulu üyelerimizi seçti. Sayın Özgür Özel'e emanetçi başkan yakıştırması yapılması bir saygısızlıktır. Hatta daha da ötesi hadsizliktir. Biz mahallelerden itibaren sandık koyduk. Parti Meclisi üyelerimiz ve Merkez Yönetim Kurulu üyelerimiz örgütümüzün sandığa yansıyan iradesi sonucu seçildi.
Sayın Ekrem İmamoğlu, 25 yıl sonra İBB'yi kazanan çok başarılı bir belediye başkanımız. Ne Parti Meclisimiz ne de Yüksek Disiplin Kurulumuz için bir kişiye uzaklık ya da yakınlığın kriter olmadığını kesin bir şekilde ifade etmek istiyorum"
YEREL SEÇİMDE İTTİFAK MESAJI
Yerel seçimler için ittifak konusunda bir soruya yanıt veren Yücel, şunları kaydetti:
"Biz geçmişte ittifak yaptığımız partilerle iletişimimizi sürdürüyoruz. İttifaka kapımızı kapatmadık ve kapatmayız. Ancak bunun bir alışverişe ya da pazarlığa dönmesine de karşıyız. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in birtakım keskin açıklamaları oldu. Daha yerel seçim takvimi açıklanmış değil. Biz hem kazanmak hem de ittifak yapacağımız partilerin kazanmasını, daha da ötesinde ülkemizin demokrasisinin kazanması için gereken her türlü adımı da atarız, bu tip adımlara da kapımız açıktır."
"MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ"
İktidarın AYM'nin yetkilerini kısıtlamak üzere yeniden gündeme getirdiği anayasa değişikliği çalışmalaraa ilişkin soru üzerine Yücel, şu cevabı verdi:
"Anayasa değişikliğinin birtakım hazırlıklarının yapıldığını görüyoruz. Buradaki en temel hedefin AYM'nin yetkilerinin kısıtlanması gibi bir hazırlık olduğunu görüyoruz. Bunu zaman zaman iktidar partisinin yöneticilerinin dillendirdiklerini biliyoruz. AYM'nin yetkisini kısıtlamak, AYM'nin kapatılması gibi bir görüş ileri sürmek, ki yakın geçmişte ileri sürüldü, bu ülkenin temeline dinamit koymaktan farksızdır. CHP olarak gerek TBMM çatısı altında, gerek hukuki çerçevede, gerekse toplumsal alanda hukuk ve demokratik yöntemler çerçevesinde sonuç alıncaya kadar mücadeleyi sürdüreceğiz."