Orban, Avrupa’da Rusya’ya nispeten yakın çizgideki önde gelen siyasetçilerden biri. Fakat Ukrayna’yla Afganistan’ı (daha farklı açılardan da olsa) karşılaştırmak Orban’a veya Rusya yanlılarına özgü bir tavır değil: Önceki gün, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin başdanışmanı Mihaylo Podolyak’la yaptığım görüşmede ona, ABD’nin yeni yönetiminin yardımları kesmesi halinde ne olacağını sordum. Bana bir taraftan Ukrayna’nın kendi silah üretiminin arttığını, diğer taraftan Avrupa ülkelerinin Ukrayna’ya desteği artıracaklarını söyledikten sonra, ABD’nin 2021’de Afganistan’dan apar topar çekilmesine benzer bir durumun olacağına inanmadığını, zira böyle bir durumun ABD’nin küresel egemenlik iddiasına ağır bir darbe inmesi anlamına geleceğini söyledi. ABD’ye, “Bizi desteklemezsen küresel lider değilsin” denmek isteniyor.
Aslına bakarsak Ukrayna’yla Afganistan arasında pek çok fark var. Evet, Ruslarla Ukraynalılar aynı kökten geliyor olabilir ve pek çok özellikleri ortak olabilir ama bu, zaman içinde Ukraynalıların farklılaşıp ayrı bir millet haline geldiği gerçeğini değiştirmiyor (Bunların bütün ayrıntılarını, Cumhuriyet Yayınları’ndan çıkan “Ukrayna: Dünyanın Siyasi Fay Hattı” adlı kitabımda anlatıyorum. Naçizane, tavsiye ederim). Her şey bir yana, 1991’de bağımsız bir devlete sahip olduktan sonra Rusça konuşan ve kendisini Rusya’ya yakın hisseden Ukraynalıların bile önemli bir bölümü, bağımsız devleti benimsedi. Eğer bu böyle olmasaydı, Putin’in Şubat 2022’de Ukrayna’yı yapay bir devlet ilan ettiği ve bu durumu “düzelteceğini” ilan ederek başlattığı taarruz sonrasında çok sayıda Ukraynalı gönüllü olarak savaşa gitmez, böyle bir direniş gösterilmezdi. Yani Ukrayna ordusu, ABD’nin desteğini çektiği anda Taliban’ın iskambilden piramit gibi darmadağın ettiği Afgan ordusuna hiç benzemiyordu.
Ancak savaşın başlarındaki coşkudan eser kalmadı. Kiev’de metro istasyonlarında polis, kimlik kontrolü yaparak asker kaçağı olduğunu tespit ettiklerini askere gönderiyor. Geçen akşam metroya yürürken bir parkın içinde bir adam beni Ukraynalı zannedip durdurdu ve “O tarafa gitmeyin, askerlik kontrolü var” dedi. Sonra öğrendim ki Telegram kanallarında bir sürü kişi birbirini uyarıyormuş, “Şu istasyonda askerlik kontrolü var, oraya gitmeyin” diye. Tamam, Rusya yaptırımlardan ve Ukrayna’nın İHA saldırılarından zarar görüyor fakat Ukrayna’daki bu ruh haliyle savaş daha ne kadar uzatılabilir, belli değil.
Trump, verdiği ilk demeçte “Zelenski de sütten çıkmış ak kaşık değil” diyerek Ukrayna yönetimini kızdırdı. Zelenski ve ekibini asıl tedirgin edense Trump’ın Ukrayna’yı yok sayarak Rusya’yla doğrudan müzakere yürütmesi. Ukrayna yönetimi, Ukrayna’yla ilgili hiçbir kararın, Ukrayna yok sayılarak alınmaması gerektiğini savunuyor (İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarında yapılan ve Avrupa’nın ABD ve İngiltere ile Sovyetler Birliği arasında bölüşüldüğü ve bugünlerde sekseninci yıldönümü olan Yalta Konferansı, Doğu Avrupa ülkelerinin çoğunda bir travma özelliği taşıyor). Trump yönetimi, Rusya ve Ukrayna’yla müzakerelere başlama sinyali verdi. Trump’ın gelmesinin Ukrayna Savaşı’na ve Sırbistan’dan Slovakya’ya bütün Doğu Avrupa’ya etkilerini ileriki haftalarda yazacağım.