Birçok konuda olduğu gibi çevresel sürdürülebilirlik konularında inişli çıkışlı bir yılı geride bırakıyoruz. COP29’daki iklim finansmanı skandalından kırılan sıcaklık rekorlarına, şiddetli kuraklıklardan sel gibi aşırı hava olaylarına, karbon düzenlenmesindeki eksikliklerden siyasetçilerin iklim değişikliğine bakış açısına birçok olumsuz gelişme deneyimlenirken ekosistem onarımı, yenilenebilir enerji, yeşil teknolojiler gibi konularda ise olumlu gelişmeler yaşandı. Yılı gerimizde bırakmaya hazırlanırken geçen yıl olduğu gibi bu yılda küçük bir çevresel sürdürülebilirlik almanağı hazırlamak istedim.
OLUMSUZ GELİŞMELER
- Finans COP’u olarak da adlandıran COP29 uzun tartışmalar ve verilen aralar sonrasında iklim finansmanının 250 milyar dolardan 300 milyar dolara çıkarılması ile son buldu. Birçok ülke, bilim insanı, çevre savunucusu bu oranı gezegene ve insanlığa saygısızlık olarak görüyor.
- Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi'nin (UNCCD) raporuna göre 2020'ye kadar geçen 30 yılda dünyanın kara alanlarının yüzde 77.6'sı, önceki 30 yıllık döneme kıyasla daha kurak koşullar yaşadı. Aynı dönemde kurak alanlar 4.3 milyon km2 genişledi. Bu alan, dünyanın yedinci büyük ülkesi olan Hindistan'dan neredeyse üçte bir oranında daha büyük. Dünya üzerindeki tüm karaların (Antarktika hariç) yüzde 40.6'sı artık kurak. Bu durum tarım, ekosistemler ve buralarda yaşayan insanlar için korkunç sonuçlar doğuruyor.
- Nükleer kimileri için temiz enerji kategorisine giriyor olabilir ancak su krizinin yaşanacağı bir dünyada nükleer enerjinin öne çıkarılmasını hem insanlık hem de gezegen için tehlikeli bulanlardanım. O yüzden birazdan sizlerle paylaşacağım duyuru olumsuz bir gelişme. Ülkemiz Azerbaycan’ın Bakû kentinde düzenlenen COP29’da 2050 yılına kadar küresel nükleer enerji kapasitesini üç katına çıkarmayı hedefleyen deklarasyona imza atan altı ülkeden biri oldu. COP28’de ABD öncülüğünde Fransa, Japonya ve Güney Kore gibi 25 ülke bu deklarasyonu imzalamıştı.
- ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump enerji bakanlığına Chris Wright’i aday gösterdi. Eğer senato bu teklifi kabul ederse yeni dönemde ABD’nin enerji bakanı bir petrol şirketinin kurucusu ve CEO’su olan Chris Wright olacak. Wright’ın önceki açıklamalarına bakarsak insanların yoksulluktan kurtulması için daha fazla fosil yakıt üretilmesi gerektiğini de söylemişti. Çevre eylemcileri aday olarak kendisinin gösterilmesinin ABD’nin yeşil enerjiye yönelik çabalarını boşa çıkarabileceği konusunda endişeli.
OLUMLU GELİŞMELER
- Enerji düşünce kuruluşu Ember tarafından yayımlanan rapora göre mevcut ekleme hızıyla küresel ölçekte bu yıl 593 gw’lik yeni güneş enerjisi kapasitesi kurulacak. Bu miktar geçen yıldan yüzde 29 daha fazla kapasite anlamına geliyor. Rapor en büyük güneş enerjisi ekonomilerinin istikrarlı bir büyüme gösterdiğini de vurguluyor. Dünyanın en büyük güneş enerjisi pazarı olan Çin, ABD, Hindistan, Almanya ve Brezilya ise bu yıl küresel güneş enerjisi yatırımlarının yüzde 75’ini oluşturacak.
- Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nden Doç. Dr. Başar Baysal’ın ülkemizde iklim güvenliği algısını analiz etmek amacıyla yaptığı bir araştırmaya göre toplumun neredeyse yüzde 80’i iklim değişikliği ile mücadelede daha etkili ve kararlı adımlar atılmasını talep ediyor. Hükümetin var olan iklim politikalarının yeterli olduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 20 oranında. 3 bin 827 katılımcılı bir anketin yanı sıra farklı siyasi partilerden 20 milletvekili ile yapılan mülakatlara dayanan araştırma halkın yüzde 64.4’ünün iklim değişikliğinin gerçekliğine inandığını ve bunu zamanımızın en önemli sorunu olarak tanımladığını gösteriyor. İklim değişikliğinin varlığını reddeden iklim şüphecilerin oranı ise yüzde 1.2 seviyesinde.
- Sosyokültürel ve sosyoekonomik açılardan da büyük bir etkisi olan futbolda yeşil dönüşümün yaşanması çevresel sürdürülebilirlik bağlamında kaçınılmaz. Bu yaz düzenlenen ve milli takımımızın çeyrek finale yükseldiği Euro 2024’te bu bağlamda umut verici adımlar atıldı. ESG stratejisine 32 milyon Avro yatırım yapan turnuvada her mekân genelgede yer alan döngüsel ekonominin 4R’sini (yeniden kullanma, azaltma, geri dönüştürme ve atıkların geri kazanılması) uyguladı. Her bir maç bileti 36 saatlik ücretsiz toplu ulaşım biletini beraberinde getirirken stadyumlar ise yüzde 100 yenilenebilir enerji ile çalıştı.
- PwC Türkiye, "Sürdürülebilirliğe Mavi Ekonomi ile Açılan Yelken: Türkiye’nin Potansiyelini Açığa Çıkarmak" başlıklı raporuna göre ülkemizde mavi ekonomi, 8 bin 592 kilometrelik kıyı şeridindeki 28 kent ve pek çok ülkenin üzerindeki 47 milyon nüfusla, demografik yapı, jeopolitik konum, ve lojistik altyapısıyla önemli bir potansiyele sahip. Toplam GSYİH’nin yüzde 67’sini oluşturan bu 28 kentte 11 milyonun üzerinde çalışan yer alırken bunların yüzde 8’i mavi ekonomiyle doğrudan bağlantılı sektörlerde çalışıyor.
Şimdiden tüm okuyucularımıza farkındalık dolu, sağlıklı, bereketli, huzurlu ve bol gülümsemeli bir yıl dilerim. Unutmadan yeni yıl hedeflerinize çevresel sürdürülebilirlik alanından da bir hedef ekleyin çünkü dünya hem insanlığın hem tüm türlerin evi ve her bir canlı birbirinin yaşam döngüsü sayesinde var oluyor.