Cumhuriyet Gazetesi yazarı Prof. Dr. Emre Kongar, "CHP’nin ve liderlerinin tarihsel sorumlulukları" başlıklı yazısında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na seslendi.
Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan yazının tamamı şöyle:
CHP, tarihsel olarak hem Cumhuriyeti hem de Demokrasi’yi kurmuş ama onları, emperyalizm ile Cumhuriyet karşıtlarının oluşturduğu ittifaka karşı koruyamamıştır!
CHP ve İsmet İnönü, Cumhuriyeti önce, Din-Tarım toplumunun temsilcileri olan tarikatların ve toprak ağalarının iktidarına devretmiştir.
Bu anlamda bugünkü felaketin başlangıcındaki ilk tohumların 1945- 1950 yıllarında atıldığı ve 1950-1960 döneminden kaynaklandığı söylenebilir.
***
CHP ve İsmet İnönü, daha sonra, “İlk Hedefler Beyannamesi” ile ilkelerini belirlediği 1961 Anayasası ile Cumhuriyete Sosyal Refah Devleti kimliği kazandırmıştır.
Ama bu kez de bu Anayasa’yı koruyamamış ve Demirel’in sorumlu olduğu 12 Mart 1971 Askeri müdahalesini engellemeye gücü yetmemiştir.
***
CHP ve İsmet İnönü, bu iki hatanın bedelini, “Ortanın Solu” ideolojisini savunan Bülent Ecevit’in CHP Genel Başkanı olmasıyla ödemiştir.
***
Ecevit, 12 Mart 1971 Askeri Darbesi’nden sonra, Erbakan ile ortaklık kurmuş ama bu hükümet yürümemiş ve Ecevit hükümeti bırakıp gitmiştir.
Bunun üzerine sağdaki, liberal, dinci ve ırkçı partiler aylar süren uzun müzakereler sonunda 1975’te “Birinci Milliyetçi Cephe Hükümeti”ni kurmuşlar ve bugünkü sorunların temellerini atmışlardır.
***
Ecevit, 1977 seçimlerinde, benim de içinde yer aldığım bir kadro ile CHP’yi yenileyerek yüzde 41.4 oy almış, birinci parti olmuş ama tek başına hükümeti kuramamıştı.
Bir yıl sonra sağdan transfer edilen 11 milletvekili ile hükümeti kurmuş ama bu iktidar da CHP’nin ekonomik başarısızlığıyla sonuçlanınca, “Ortanın Solu”nun bu başarısızlığı, yine Demirel’in muhatap olduğu 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nin yapılmasını kolaylaştırmıştır.
***
Evren-Özal Askeri Darbe Döneminden sonra SHP’nin başına geçen Erdal İnönü DYP-SHP koalisyonu sırasında siyaseti bırakmış, bu arada Ecevit “Demokratik Sol” adı altında bir başka parti kurmuş ve Baykal da yeni açılan CHP’nin başına geçmiştir.
Baykal’ın dar kadrocu ve hizipçi yaklaşımı CHP’yi TBMM dışında bile bırakmış ve sonunda AKP’yi ve Erdoğan’ı iktidara taşıyan Baykal, bu başarısızlıklarının bedelini (haksız ve ahlaksız bir kasetle) ödeyerek Genel Başkanlığı bırakmıştır.
***
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’yi Baykal’dan devraldı, onu “Ortanın Solundan”, “Ortanın Sağına” kaydırdı ve rejimin, Erdoğan/AKP iktidarı tarafından “Parlamenter Demokrasi”den “Şahsım Devleti”ne dönüştürülmesi sırasında CHP Genel Başkanlığı yaptı.
Sonunda sağ partilerle işbirliği yaparak “Millet İttifakı”nı kurdu; bütün araştırma kurumlarının kazanacağını öngördüğü ve bütün muhalif partilerden (ve benden de) destek aldığı 2023 seçimlerine girdi ve kaybetti.
Sonuç olarak, CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun, bu soldan sağa geçme sürecinin ve bu yenilginin siyasal bedelini ödememesi düşünülemez!
***
Reel politika bakımından haksızlık etmemek için son bir noktayı daha belirtmeliyim:
CHP, sağcı ortaklarıyla birlikte, sadece Erdoğan/ AKP iktidarıyla ve aşırı sağ partilerle değil, artık “Şahsım Devleti” haline getirildiği için doğrudan doğruya tüm devlet güçleriyle de mücadele etmiştir...
Üstelik ne seçim süreci ne de seçimin kendisi şeffaf ve adildir!
Ama işlerin bu noktaya gelmesinde de CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun, pasifliğinin, ihmalinin ve yanlış olan genel stratejisinin rolü olduğu görmezden gelinemez.