USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Siyaset

Erkan Baş: Maden kazasından ceza alan bir bürokrat neden terfi ettirildi?

TİP Genel Başkanı, Amasra'da 41 madencinin hayatını kaybettiği patlamaya ilişkin TBMM Başkanlığı'na 4 ayrı soru önergesi verdi.

Erkan Baş: Maden kazasından ceza alan bir bürokrat neden terfi ettirildi?
18-10-2022 11:31
18-10-2022 11:34
GAZİANTEP
Google News

TİP Genel Başkanı, Amasra'da 41 madencinin hayatını kaybettiği patlamaya ilişkin TBMM Başkanlığı'na 4 ayrı soru önergesi verdi.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, Bartın’ın Amasra ilçesinde bulunan Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğü'ne bağlı maden ocağında meydana gelen ve 41 madencinin hayatını kaybettiği patlamayı 3 Bakanlığa ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a sordu.

14 Ekim Cuma günü saat 18.15 sıralarında TTK’ye bağlı maden ocağının -300 kotunda meydana gelen grizu patlaması sonucunda; patlama sırasında mesaide olan 110 işçiden 58’i kendi imkanlarıyla kurtulabilirken 41 işçi hayatını kaybetti. Yaralı olarak kurtulan 11 işçiden 5'inin durumu ise ağır seyrediyor.

Sayıştay’ın 2018 ve 2019 TTK Denetleme Raporları’nda patlamanın gerçekleştiği maden işletmesinde olması gerekenden çok daha az vasıflı işçi istihdam edildiği, bu durumun üretimi ve iş güvenliğini etkilediği tespitleri yer alıyor. Öte yandan hayatını kaybeden madencilerin yakınlarının öne sürdüğü iddialar da 41 işçinin hayatını kaybettiği iş cinayetindeki ihmalleri işaret eder nitelikte.

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, konuya ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na 4 ayrı soru önergesi verdi.

BAŞ, SOYLU’YA AFAD’IN AÇIKLAMASINI SORDU

Teknik raporlara dikkat çekilen önergelerde Baş, Soylu’ya yalnızca ¨Amasra'daki patlamanın ilk saatlerinde AFAD, patlamanın trafodan kaynaklandığını ifade etmiştir. Bu açıklamanın gerekçesi nedir? Bu tür dezenformasyon yaratan açıklamaların sorumluları hakkında işlem yapılmakta mıdır?¨ sorusunu yöneltti. Öte yandan Emniyet Genel Müdürlüğü, patlamanın hemen ardından sosyal medya paylaşımlarının ¨provokatif içerikli¨ olduğu iddiasıyla aralarında gazetecilerin de olduğu 12 kişi hakkında soruşturma başlatmıştı.

SAYIŞTAY RAPORLARINI HATIRLATTI, TEDBİRLERİ SORDU

Baş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’e aşağıdaki 9 soruyu yöneltti:

  1. Sayıştay’ın 2018 ve 2019 TTK Denetleme Raporları’nda patlamanın gerçekleştiği maden işletmesinde olması gerekenden çok daha az vasıflı işçi istihdam edildiği, bu durumun üretimi ve iş güvenliğini etkilediği “Ocaktaki üretimin, su tahliyesinin, hayati önem arz eden havalandırmanın devamlılığı, merkezi gaz izleme servisi tarafından 24 saat takip edilmesi gereken tehlikeli gazların ölçülmesi için sürekli değişen şartlara göre gerekli sistemlerin kurulması, bu sistemlerin arıza ve bakım çalışmalarının eksiksiz ve zamanında yapılabilmesi, bu durumun gerek işçi sağlığı ve iş güvenliği gerekse üretimin sürekliliği açısından olumsuz sonuçlara sebep olmaması için Müessesenin, hazırlık, tamir tarama, bakım onarım, elektro-mekanik vb. işçi noksanlıkları bir an önce giderilmelidir” ifadeleriyle belirtilmektedir. Bu konuda ilgili birimler hangi tedbirleri almışlardır? Dikkat çekilen nitelikli personel eksikliği giderilmiş midir?
  2. 41 maden işçisinin hayatını kaybetmesine neden olan kazada yukarıda belirtilen hayati sistemlerdeki aksamaların rolü var mıdır?
  3. O zamanki ismiyle Aile Sosyal Politikalar ve Çalışma Bakanlığı’nın madenlerde yaptığı teftişlere dair 2018 yılı genel değerlendirme raporunda; “Yeraltı maden işyerlerinde merkezi izleme sisteminin olmaması/çalışmaması, ikinci bağlantı yolunun bulunmaması gibi konular oluşturmaktadır. Bu durum maden işletmelerinin büyük bir kısmının üretim faaliyetlerinin de düzenli olmasını sağlayacak temel güvenlik tedbirlerini almadıklarını, bu eksikliklerini teftiş sırasında tamamlamaya çalıştıklarını göstermektedir. Özellikle yeraltı madenciliğinin ilkel metotlarla yapıldığı işyerlerinde tekrarlanan iş sağlığı ve güvenliği ihmallerinin iş kazası sayısını artırması muhtemeldir” ifadeleri yer almaktadır. Yaşanan kazada bu raporda bahsi geçen merkezi izleme sistemlerinin olmaması/çalışmaması sorunu ne kadar etkili olmuştur? İşletmeye ait ocaklardaki izlem sistemlerinin kazadan önceki performansları hakkında bilgiler kamuoyuyla şeffaf biçimde paylaşılacak mıdır?
  4. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katıldığı yaşamını yitiren madencilerden birinin cenaze töreni sırasında kardeşini kaybeden ablanın kardeşinin "Burada gaz kaçağı var, bizi yakında patlatacaklar' dediğini aktarmış ve "Nasıl ihmal oldu?” sorusunu yöneltmiştir. Benzer ifadeler hayatını kaybeden başka madenci yakınlarınca da gündeme getirilmiştir. Madencilerin son günlerde dile getirdikleri bu tür kaygılar kazadan önce ve/veya sonra soruşturulmuş mudur? Madenci yakınlarının bu ifadeleri ve gündeme getirdikleri sorulara yanıtınız nedir?

‘SİCİLİNDE MADEN KAZASINDAN CEZA BULUNAN BİR BÜROKRAT NİYE TERFİ ETTİRİLDİ?’

  1. Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürü Kazım Eroğlu'nun 2013'te Kozlu'da 8 işçinin yaşamını yitirdiği maden kazası davasında sanık olmuş ve ceza almıştır. O sırada TTK Kozlu Müessese Müdürü olan Kazım Eroğlu ile Yardımcısı Nurettin Yılmaz tali kusurlu sayılarak TCK 85/2 maddeye göre haklarında 4’er yıl hapis cezası verilmiştir. TCK madde 62’ye göre 1/6 indirim yapılarak haklarında 3’er yıl 4’er ay hapis cezasıyla mahkumiyet verilmiş, tedbir uygulanarak para cezasına çevrilmiştir. Sicilinde, daha önce de ciddi bir maden kazasından dolayı cezası bulunan bir bürokratın terfi ettirilmesinin nedeni nedir?
  2. Türkiye ILO verilerine göre; Avrupa ülkeleri ve ABD'nin çok çok üzerinde maden kazası oranlarına sahiptir. Yakın zamanda toplumun hafızasında hala canlı biçimde yerini koruyan, 301 madencinin yaşamını yitirdiği Soma Katliamı yaşanmıştır. Bu veriler ışığında Enerji Bakanlığı'nın ve Çalışma Bakanlığı'nın ilgili birimleri başta olmak üzere konuyla ilgili kamu kuruluşlarının, bürokratların ve bizzat bakanların katıldığı, madenlerdeki iş kazalarını önlemeye ilişkin, özel bir plan, bir yol haritası var mıdır? Uzmanların, sendikaların, akademinin, odaların ve yetkililerin katılımıyla uygulanabilir bir strateji ve acil eylem planı oluşturulmuş mudur? Başka ülkelerdeki kaza oranlarıyla bizdeki arasındaki aşırı orantısızlığın nedenleri üzerine araştırma yapılmış mıdır? Yapıldı ise varılan sonuçlar nelerdir? Kaza oranlarının görece düşük seyrettiği ülke deneyimlerinden yararlanmak için yapılan girişimler nelerdir?
  3. Amasra'daki patlamanın ilk saatlerinde AFAD, patlamanın trafodan kaynaklandığını ifade etmiştir. Bu açıklamanın gerekçesi nedir? Bu tür dezanformasyon yaratan, açıklamaların sorumluları hakkında işlem yapılmakta mıdır?
  4. Kazanın yaşandığı maden sahasını 5 Ekim 2022 tarihinde Sayıştay Başkanlığı Enerji Grup Başkanı İbrahim Özkarcı’nın uzman denetçiler eşliğinde ziyaret etmesinin amacı nedir? TTK Genel Müdürü ile tam da kazanın meydana geldiği -300/-350 kotları arasında niçin incelemelerde bulunulmuştur? Bir ihbar mı yapılmıştır? Neden böyle bir incelemeye ihtiyaç duyulmuştur? Bu rutin bir uygulama mıdır?

‘FATİH DÖNMEZ’İN ZİYARETİ TESADÜF MÜ?’

  1. Kazadan 24 gün önce, 20 Eylül 2022 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in de tam da bu işletmeyi ziyaret etmiş olması tesadüf müdür? Art arda gerçekleşen bu üst düzey ziyaretlerin özel bir nedeni var mıdır? TTK'nin kaza sonrası yaptığı açıklamada bu ziyaretlerden "nezaket ziyareti" olarak söz edilmektedir. İlgili bakan ve Sayıştay uzman denetçileri bu ziyaretlerde gerekli teftişlerin yapılıp yapılmadığını sorgulamışlar mıdır? Maden gibi en tehlikeli bir işkolunda salt nezaket ziyareti yapmak, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında bilgi alış verişinde bulunmamak kabul edilebilir bir davranış mıdır?

TİP Genel Başkanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’e şu soruları sordu:

  1. Sayıştay’ın 2018 ve 2019 TTK Denetleme Raporları’nda patlamanın gerçekleştiği maden işletmesinde olması gerekenden çok daha az vasıflı işçi istihdam edildiği, bu durumun üretimi ve iş güvenliğini etkilediği “Ocaktaki üretimin, su tahliyesinin, hayati önem arz eden havalandırmanın devamlılığı, merkezi gaz izleme servisi tarafından 24 saat takip edilmesi gereken tehlikeli gazların ölçülmesi için sürekli değişen şartlara göre gerekli sistemlerin kurulması, bu sistemlerin arıza ve bakım çalışmalarının eksiksiz ve zamanında yapılabilmesi, bu durumun gerek işçi sağlığı ve iş güvenliği gerekse üretimin sürekliliği açısından olumsuz sonuçlara sebep olmaması için Müessesenin, hazırlık, tamir tarama, bakım onarım, elektro-mekanik vb. işçi noksanlıkları bir an önce giderilmelidir” ifadeleriyle belirtilmektedir. Bu konuda ilgili birimler hangi tedbirleri almışlardır? Dikkat çekilen nitelikli personel eksikliği giderilmiş midir?
  2. 41 maden işçisinin hayatını kaybetmesine neden olan kazada yukarıda belirtilen hayati sistemlerdeki aksamaların rolü var mıdır? Burada belirtilen sorunlarla ilgili olarak Çalışma Bakanlığı müfettişlerinin gerçekleştirdikleri iş teftişleri olmuş mudur? Bu teftişlerde ulaşılan sonuçlar nelerdir? Sayıştay raporunda dikkat çekilen hususlar iş müfettişlerinin teftişlerinde de gözlenmiş midir? Gözlendi ise bahsi geçen hususlara dair yapılan işlemler nelerdir?
  3. Sayıştay’ın 2019 ve 2020 yıllarında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişlerinin müesseseye gelmedikleri, denetim, teftiş yapmadıkları yönünde tespiti vardır. Aynı rapora göre yalnızca 2020 yılı içinde 164 iş kazasının meydana geldiği bir işletmede birkaç yıl boyunca teftiş yapılmamış olmasının gerekçesi nedir? Eğer teftişler yapıldıysa elde edilen bulgular nelerdir ve söz konusu bulgularla ilgili ne tür işlemler yapılmıştır?
  4. O zamanki ismiyle Aile Sosyal Politikalar ve Çalışma Bakanlığı’nın madenlerde yaptığı teftişlere dair 2018 yılı genel değerlendirme raporunda; “Yeraltı maden işyerlerinde merkezi izleme sisteminin olmaması/çalışmaması, ikinci bağlantı yolunun bulunmaması gibi konular oluşturmaktadır. Bu durum maden işletmelerinin büyük bir kısmının üretim faaliyetlerinin de düzenli olmasını sağlayacak temel güvenlik tedbirlerini almadıklarını, bu eksikliklerini teftiş sırasında tamamlamaya çalıştıklarını göstermektedir. Özellikle yeraltı madenciliğinin ilkel metotlarla yapıldığı işyerlerinde tekrarlanan iş sağlığı ve güvenliği ihmallerinin iş kazası sayısını artırması muhtemeldir” ifadeleri yer almaktadır. Yaşanan kazada bu raporda bahsi geçen merkezi izleme sistemlerinin olmaması/çalışmaması sorunu ne kadar etkili olmuştur? İşletmeye ait ocaklardaki izlem  sistemlerinin kazadan önceki performansları hakkında bilgiler kamuoyuyla şeffaf biçimde paylaşılacak mıdır?
  5. Türkiye ILO verilerine göre; Avrupa ülkeleri ve ABD'nin çok çok üzerinde maden kazası oranlarına sahiptir. Yakın zamanda toplumun hafızasında hala canlı biçimde yerini koruyan, 301 madencinin yaşamını yitirdiği Soma Katliamı yaşanmıştır. Bu veriler ışığında Enerji Bakanlığı'nın ve Çalışma Bakanlığı'nın ilgili birimleri başta olmak üzere konuyla ilgili kamu kuruluşlarının, bürokratların ve bizzat bakanların katıldığı, madenlerdeki iş kazalarını önlemeye ilişkin, özel bir plan, bir yol haritası var mıdır? Uzmanların, sendikaların, akademinin, odaların ve yetkililerin katılımıyla uygulanabilir bir strateji ve acil eylem planı oluşturulmuş mudur? Başka ülkelerdeki kaza oranlarıyla bizdeki arasındaki aşırı orantısızlığın nedenleri üzerine araştırma yapılmış mıdır? Yapıldı ise varılan sonuçlar nelerdir? Kaza oranlarının görece düşük seyrettiği ülke deneyimlerinden yararlanmak için yapılan girişimler nelerdir?

‘MADEN KAZALARINI ÖNLEMEK CUMHURBAŞKANI VE HÜKÜMETİN ASLİ GÖREVİ DEĞİL Mİ?’

  1. Son yıllarda madenlerin özelleştirilmesi, rödovans sistemi ile çalıştırılması, az sayıda ve güvencesiz çalışanla çok üretim yapmaya dayalı iş yoğunlaştırılması uygulamaları gibi yapısal sorunlar yaratan politikaların sık yaşanan ölümlü kazaların ortaya çıkmasındaki rolü sorgulanmış mıdır? Bu politikalar gözden geçirilecek midir? Sayın Çalışma Bakanı Vedat Bilgin'in de altında imzası olan, üniversitelerin Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü akademisyenlerinin 2014'te Soma Maden Kazası sonrası yayınladıkları bir deklarasyonda şu ifadeler yer almaktadır: "Güvencesiz, sendikasız çalıştırma biçimlerinde ve alt işveren uygulamalarında son yıllarda yaşanan hızlı artış, işçi ölümlerinin artmasının önemli nedenleri arasındadır. Özellikle devletin maden işletmelerini özelleştirmesinin ardından madenlerde yaşanan iş kazalarında gözlenen artış, “çok tehlikeli” sınıfta yer alan maden işkolunda taşeronlaşmanın yaygınlaşması, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alındığı çalışma ortamlarının sağlanmaması büyük iş kazalarına ve çok sayıda işçinin hayatına mal olmaktadır." Çalışma Bakanı Vedat Bilgin'in de dahil olduğu ve pek çok akademisyenin dile getirdiği bu sorunun aşılması için ne tür politika değişikliklerine gidilmesi öngörülmektedir. Madencilerin kaderlerinin ölmek olduğunu söylemek Anayasa'nın devlete yüklediği sorumluklarla bağdaşır mı? Anayasa'nın 5. maddesi devlete "kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak" görevini yüklediğine göre maden kazalarını önlemek en başta Cumhurbaşkanının ve hükümetin asli görevi değil midir?

TİP GENEL BAŞKANI’NDAN FUAT OKTAY’A 7 SORU

Baş’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede ise şu sorular yer aldı:

  1. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katıldığı yaşamını yitiren madencilerden birinin cenaze töreni sırasında kardeşini kaybeden ablanın kardeşinin "Burada gaz kaçağı var, bizi yakında patlatacaklar' dediğini aktarmış ve "Nasıl ihmal oldu?” sorusunu yöneltmiştir. Benzer ifadeler hayatını kaybeden başka madenci yakınlarınca da gündeme getirilmiştir. Madencilerin son günlerde dile getirdikleri bu tür kaygılar kazadan önce ve/veya sonra soruşturulmuş mudur? Madenci yakınlarının bu ifadeleri ve gündeme getirdikleri sorulara yanıtınız nedir?
  2. Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürü Kazım Eroğlu'nun 2013'te Kozlu'da 8 işçinin yaşamını yitirdiği maden kazası davasında sanık olmuş ve ceza almıştır. O sırada TTK Kozlu Müessese Müdürü olan Kazım Eroğlu ile Yardımcısı Nurettin Yılmaz tali kusurlu sayılarak TCK 85/2 maddeye göre haklarında 4’er yıl hapis cezası verilmiştir. TCK madde 62’ye göre 1/6 indirim yapılarak haklarında 3’er yıl 4’er ay hapis cezasıyla mahkumiyet verilmiş, tedbir uygulanarak para cezasına çevrilmiştir. Sicilinde, daha önce de ciddi bir maden kazasından dolayı cezası bulunan bir bürokratın terfi ettirilmesinin nedeni nedir?
  3. Türkiye ILO verilerine göre; Avrupa ülkeleri ve ABD'nin çok çok üzerinde maden kazası oranlarına sahiptir. Yakın zamanda toplumun hafızasında hala canlı biçimde yerini koruyan, 301 madencinin yaşamını yitirdiği Soma Katliamı yaşanmıştır. Bu veriler ışığında Enerji Bakanlığı'nın ve Çalışma Bakanlığı'nın ilgili birimleri başta olmak üzere konuyla ilgili kamu kuruluşlarının, bürokratların ve bizzat bakanların katıldığı, madenlerdeki iş kazalarını önlemeye ilişkin, özel bir plan, bir yol haritası var mıdır? Uzmanların, sendikaların, akademinin, odaların ve yetkililerin katılımıyla uygulanabilir bir strateji ve acil eylem planı oluşturulmuş mudur? Başka ülkelerdeki kaza oranlarıyla bizdeki arasındaki aşırı orantısızlığın nedenleri üzerine araştırma yapılmış mıdır? Yapıldı ise varılan sonuçlar nelerdir? Kaza oranlarının görece düşük seyrettiği ülke deneyimlerinden yararlanmak için yapılan girişimler nelerdir?
  4. Amasra'daki patlamanın ilk saatlerinde AFAD, patlamanın trafodan kaynaklandığını ifade etmiştir. Bu açıklamanın gerekçesi nedir? Bu tür dezenformasyon yaratan, açıklamaların sorumluları hakkında işlem yapılmakta mıdır?
  5. Kazanın yaşandığı maden sahasını 5 Ekim 2022 tarihinde Sayıştay Başkanlığı Enerji Grup Başkanı İbrahim Özkarcı’nın uzman denetçiler eşliğinde ziyaret etmesinin amacı nedir? TTK Genel Müdürü ile tam da kazanın meydana geldiği -300/-350 kotları arasında niçin incelemelerde bulunulmuştur? Bir ihbar mı yapılmıştır? Neden böyle bir incelemeye ihtiyaç duyulmuştur? Bu rutin bir uygulama mıdır?
  6. Kazadan 24 gün önce, 20 Eylül 2022 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in de tam da bu işletmeyi ziyaret etmiş olmadı tesadüf müdür? Art arda gerçekleşen bu üst düzey ziyaretlerin özel bir nedeni var mıdır? TTK'nın kaza sonrası yaptığı açıklamada bu ziyaretlerden "nezaket ziyareti" olarak söz edilmektedir. İlgili bakan ve Sayıştay uzman denetçileri bu ziyaretlerde gerekli teftişlerin yapılıp yapılmadığını sorgulamışlar mıdır? Maden gibi en tehlikeli bir işkolunda salt nezaket ziyareti yapmak, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında bilgi alış verişinde bulunmamak kabul edilebilir bir davranış mıdır?
  7. Son yıllarda madenlerin özelleştirilmesi, rödovans sistemi ile çalıştırılması, az sayıda ve güvencesiz çalışanla çok üretim yapmaya dayalı iş yoğunlaştırılması uygulamaları gibi yapısal sorunlar yaratan politikaların sık yaşanan ölümlü kazaların ortaya çıkmasındaki rolü sorgulanmış mıdır? Bu politikalar gözden geçirilecek midir? Sayın Çalışma Bakanı Vedat Bilgin'in de altında imzası olan, üniversitelerin Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü akademisyenlerinin 2014'te Soma Maden Kazası sonrası yayınladıkları bir deklarasyonda şu ifadeler yer almaktadır: "Güvencesiz, sendikasız çalıştırma biçimlerinde ve alt işveren uygulamalarında son yıllarda yaşanan hızlı artış, işçi ölümlerinin artmasının önemli nedenleri arasındadır. Özellikle devletin maden işletmelerini özelleştirmesinin ardından madenlerde yaşanan iş kazalarında gözlenen artış, “çok tehlikeli” sınıfta yer alan maden işkolunda taşeronlaşmanın yaygınlaşması, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alındığı çalışma ortamlarının sağlanmaması büyük iş kazalarına ve çok sayıda işçinin hayatına mal olmaktadır." Çalışma Bakanı Vedat Bilgin'in de dahil olduğu ve pek çok akademisyenlerin dile getirdikleri bu sorunun aşılması için ne tür politika değişikliklerine gidilmesi öngörülmektedir. Madencilerin kaderlerinin ölmek olduğunu söylemek Anayasa'nın devlete yüklediği sorumluklarla bağdaşır mı? Anayasa'nın 5. maddesi devlete "kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak" görevini yüklediğine göre maden kazalarını önlemek en başta Cumhurbaşkanının ve hükümetin asli görevi değil midir?
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNANLAR
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün Karikatürü