Soğuk sonbahar havasının ilk rüzgârı balkabağını sahnenin tam ortasına davet ediyor. Onun için sonbaharın en ikonik gıdası demek yerinde olacaktır. Balkabağının cazibesi, çok yönlü tarihinde yatmakta. İlk olarak 8 bin yıldan fazla bir süre önce Meksika ve Peru’da yetiştirildi. Ancak balkabağının ilk adlandırılışına baktığımızda karşımıza Yunanca çıkıyor. Anavatanı ise Amerika. Zamanla Avrupa ülkelerine de yayılan balkabağı ülkemizde ise en çok Sakarya’da yetişiyor.
Türkiye’de balkabağı dendiğinde ilk akla gelen tatlı olsa da, aslında bu besleyici sebze çok daha fazlasını sunuyor. Son yıllarda çorbalardan makarnalara, hatta sos tariflerine kadar geniş bir yelpazede karşımıza çıkıyor. Balkabağının mutfaktaki yükselişi elbette sadece lezzetiyle sınırlı değil. Zengin lif kaynağı olması ve içerdiği vitaminler sayesinde sağlıklı beslenme eğilimleriyle de öne çıkıyor. Özellikle A vitamini açısından oldukça zengin olan balkabağı, bağışıklık sistemini desteklerken cilt sağlığına da olumlu etkiler sunuyor.
Sonbaharın melankolik havasına sıcak bir dokunuş eklemek isteyenler için balkabağı, hem geleneksel tariflerde hem de modern gastronomi dünyasında yeni lezzet arayışlarına açık bir malzeme. Bu çok yönlü gıda, mevsimin ruhunu hem tatlı hem de tuzlu tariflerde kucaklıyor. Tam da tüm raflarda karşımıza çıkarken bu lezzeti ay boyunca bol bol mutfağınıza davet etmeye ne dersiniz?