İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Beyoğlu'nda gece kulübü adı altında faaliyet gösterdiği izlenimi veren mekanlardaki organize suç örgütü elebaşı ile üyelerinin cebir, şiddet ve tehdit kullanarak haksız ekonomik çıkar sağlamaya çalıştığı belirtildi.
İstiklal Caddesi ve civarındaki eğlence mekanlarında "hanutçu" olarak çalışan suç örgütü üyesi sanıkların, "çakmak isteme, adres sorma, fotoğraf çekilme" gibi bahanelerle iletişime geçtiği yerli ve yabancı 16 turisti, ucuz alkol ve masaj gibi vaatlerle söz konusu eğlence mekanlarına götürdüğü anlatılan iddianamede, burada turistlere isteklerinin dışında çeşitli içecekler ikram edildiği aktarıldı.
ZORLA PARALARI ALINAN TURİSTLER POLİSE GİTMEMESİ İÇİN TAKİP EDİLMİŞ
Yüksek hesap ödeyen ve zorla paraları alınan turistlerin, mekanlardan ayrıldıktan sonra polise gidip gitmediğini görmek amacıyla fiziksel takibe alındığı belirtilen iddianamede, polis merkezine yönelen mağdurların arkasından giden sanıkların paranın bir kısmını geri ödeme teklifinde bulunduğu veya kendilerinin polisle hareket ettiğini öne sürerek turistleri vazgeçirmeye çalıştığı kaydedildi.
İddianamede, İstiklal Caddesi'nin ara sokakları ile Şişli'de bulunan bu tür yerlerin idari işlemler sonucu kapatıldığı ancak daha sonra farklı isimler ve farklı adreslerde tekrar açıldığı, kimi iş yerlerinin aynı adreste tabela ve ruhsat değişikliği yaptığı ifade edildi.
İddianamede, ifadesine yer verilen müştekilerden Hamid Latif, götürüldüğü eğlence mekanına girer girmez 5-6 kişilik bir grup tarafından bir köşeye çekildiğini ve çantasından zorla 450 avro, 400 dolar ve 400 Suudi Arabistan riyalinin alındığını ifade etti.
Etkin pişmanlık kapsamında ifade veren sanıklardan işletmenin mesul müdürü S.T. ise mekana getirilen müşterilerin masasına kadınların oturtulduğunu, mağdurlar sipariş vermese de alkol servisi yapıldığını, hesaba itiraz edilmesi durumunda da etrafı çevrilen mağdura baskı yapıldığını anlattı.
Yüksek hesap ödeyen kişilerin mekandan ayrıldıktan sonra polise gidip gitmediği konusunda takip edildiğini belirten S.T, "Eğer polise giderse mekana bilgi getirip olaya karışan şahısların mekandan ayrılması sağlanır. Bu işi genelde dışarıda güvenlik olarak çalışan mekan işçileri yapardı. Hatırladığım kadarıyla bizim iş yerinin bir pos cihazı vardı. Bazı zamanlarda şikayetçi olan müşterilerden şikayetini geri çekmesi için parasının iade edildiğini de hatırlıyorum." beyanında bulundu.
2 YIL İLE 215 YIL ARASINDA CEZA İSTEMLERİ
İddianamede, birkaç istisna dışında bu iş yerlerinde "dolandırıcılık" ve "yağma" suçlarının süreklilik arz ettiği, bu mekanların suç amacıyla kurulduğu, zorla alınan paraların ise sözde hizmet ve mal satışı yapılmış gibi gösterildiği aktarıldı.
29 sanığın "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma", "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma", "gece vakti birden fazla kişi ile birlikte yağma", "suç örgütüne yarar sağlamak amacıyla yağma", "görevi yaptırmamak için direnme" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından 2 yıl 6 ay ila 215 yıl arasında değişen zamanlarda hapisle cezalandırılması istenen iddianame İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Davanın ilk duruşması eylülde görülecek.