İBB'nin seçilmiş Başkanı Ekrem İmamoğlu, iftarını Rize dernekleri ile Ataşehir'deki bir otelde açtı. İmamoğlu, Rizeliler'e, ''Sizlerle birlikte yol yürümek istiyorum. Bunun demokrasi adına bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Demokrasiden uzaklaşmış, Akıldan, bilimden, sanattan, adaletten, haktan, hukuktan uzaklaşmış bir anlayışın yaptığı hatalar üzerinden, bu memleket ve millet adına bir fırsata dönüştüğünü düşünüyorum. Bu fırsatı, olağanüstü muazzam bir sürece evriltmek zorundayız. Biz, seçimi kazanacağız. 24 Haziran sonrası İstanbul seferberliğini ilan edeceğiz. Eğitim, çevre, adalet, aklına gelebilecek her hususta seferberlik ilan etmek zorundayız. Vasatın altına düşmüş, ne yazık ki yerlerde sürünen ekonomi yönetimini başka yöne çevirmek, memleketin bir kuruşunu bile korumak adına bir seferberlik başlatmalıyız. Yozlaşmış bir süreçle baş başayız. Bunun önüne geçmek adına, bunun simgesel yeri İstanbul'dur. Başaracağız'' sözleriyle seslendi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) seçilmiş Başkanı Ekrem İmamoğlu, iftarını Rize dernekleri ile Ataşehir'deki bir otelde açtı. Seyran Karabulut adlı bir vatandaş, iftarın açılacağı salona girmeden önce, ''Başkanım oğlumun nikah şahidi olur musunuz?'' yazılı dövizle İmamoğlu'nun yolunu kesti. İmamoğlu, Karabulut'u, yardımcılarına yönlendirdi. İmamoğlu, 1000'e yakın davetli tarafından ayakta alkışlanarak ve ''Ekrem Başkan'' sloganıyla karşılandı. Davetliler, iftar öncesinde İmamoğlu ile fotoğraf çektirebilmek için birbirleriyle yarıştı. 72 yaşındaki Emine Bulut adlı bir vatandaş, İmamoğlu'na ''nazar muskası'' hediye etti. İftara, bazı CHP milletvekilleri, belediye başkanları ve akademisyenler katıldı. Ezan okunmasının ardından, İmamoğlu ve davetliler oruçlarını açtı.
''DÜNYANIN EN ŞANSLI İNSANIYIM''
Rizeliler, ''Birlik, beraberlik ve dostluk iftarı''nda konuşan İmamoğlu'nu, sahnenin önüne gelerek dinledi. İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
- Bu buluşmada masaların en dikkat çekici yanı, Rizeli hemşehrilerimizin buraya çoğunluğu kadın olarak gelmiş olması. Bu çağdaş, güzel ve sıcak duruşunuz elbette ki beni mutlu etmiştir. Kapıdan içeri girerken kimisi evlat gibi, kimisi bir dost gibi, kimisi arkadaş gibi, kimisi abi gibi karşılamış olması beni çok mutlu etmiştir. Tek istediğim şey, bir siyasi görevi yerine getiriyorken, gerçekten samimiyetle getiriyor olmak, herkesin beni ailesinin bir ferdi gibi kabul etmesi, benden o sorumluluğu bekliyor olması ama aynı zamanda benim de kendimi onlara emanet ettiğimde, gözümün arkada kalmıyor olması… Bu olağanüstü bir güven tesisi. Onun için dünyanın en şanslı insanıyım. Ne mutlu bana.
''MEMLEKETİN HER KÖŞESİNE DUYARLIYIM''
Ben, dünyanın en şanslı insanlarından biriyim. Niye derseniz? Övünmek gibi olmasın, Karadeniz'de doğdum. Karadeniz'in coşkusu, heyecanı, enerjisi çok kıymetli. Ben, çocukken denize bakarak büyüdüm. Denize bakıp rüyalara dalardım. Güzel şeyler hayal ederdim. Çok zaman da İstanbul'u hayal ederdim. Hepimizin yakını vardır ya İstanbul'da. Yola bakar otobüslerin geçişini takip ederdim. Allah nasip etti, İstanbul'a geldim. 40 haneli küçük bir köyden geldim. Okul, iş, sosyal ve siyasi hayatım bu şehirde şekillendi. Ama elbette doğduğum toprakları hiç unutmadım. Memleketin her köşesine duyarlı bir kardeşinizim. 40 haneli bir köyde, Trabzon'da, Çocuk Esirgeme Kurumu'nun çocuklarıyla yetişen bir ilkokul hayatı. Sonrasında ortaokulda kolejde okumuş birisiyim. Trabzon Lisesi'nin 100'ncü yıl mezunlarındanım. Yani karma bir yaşam. Her birisi benim için olağanüstü bir tecrübe.
''ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ''
- Yaşadığım ilçede siyasi hayatıma başladım. Belediye başkanlığı yaptım. 31 Mart'ta İBB Başkanı seçildim. Sonra, Türkiye'nin demokrasi sürecindeki en kutsal mücadelelerinden birini, ne yazık ki demokrasiye zarar veren insanların yüzünden en büyük mücadelelerden birine rehberlik yapma fırsatı elde ettim. Bu nedir biliyor musunuz? Tam da bu Cumhuriyet'in eseridir. Bu ülkenin kurucu unsuru Mustafa Kemal Atatürk'e ve silah arkadaşlarına minnet borçluyuz. Biz, bir arada yaşamış ve yaşamalıyız diye yola çıkmış bir milletiz. Asla vazgeçmeyeceğiz. Yeni bir dönem, yeni bir anlayış süreci başlamıştır. Demokrasiye atılan büyük ihanet hamlesine karşı bir araya gelmeli, siyasetin dilini, tavrını ve davranış biçimini hep birlikte değiştirmeliyiz. Bu ülkenin geleceği için hepimiz mesulüz.
''HEPİMİZ SORUMLULUK SAHİBİ OLMALIYIZ''
- Ben, tek başına, ''Kral çıplak'' diyen, suçlu gösteren birisi asla olmadım, olmayacağım. Hep beraber kendimizi sorumluluk sahibi yapmalıyız. Bu hafta gazetelerde bile yazılıp çizilmedi. Bu şehrin bir garibi, 15 yaşındaki bir genç. Hayata tutunmak, hayatta kalmak zorunda kalan bir genç. Şanlıurfa'dan geliyor. Çöp topluyor. Kağıt topluyor. Onları geri dönüşüm merkezine götürüyor, para kazanıyor. 15 yaşındaki bir çocuk. O çocuğumuza karşı mesuliyetimizi yerine getiremedik. O çocuğumuz geri dönüşüm makinesine düşüp hayatını kaybetti. Bu gençlerimize karşı sorumluyuz arkadaşlar. Ben, böyle hissediyorum.
''SEÇİMİ KAZANACAĞIZ''
- Rizeli hemşehrilerimi sorumluluk almaya davet ediyorum. Sizlerle birlikte yol yürümek istiyorum. Bunun demokrasi adına bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Demokrasiden uzaklaşmış, Akıldan, bilimden, sanattan, adaletten, haktan, hukuktan uzaklaşmış bir anlayışın yaptığı hatalar üzerinden, bu memleket ve millet adına bir fırsata dönüştüğünü düşünüyorum. Bu fırsatı, olağanüstü muazzam bir sürece evriltmek zorundayız. Biz, seçimi kazanacağız. 24 Haziran sonrası İstanbul seferberliğini ilan edeceğiz. Eğitim, çevre, adalet, aklına gelebilecek her hususta seferberlik ilan etmek zorundayız. Vasatın altına düşmüş, ne yazık ki yerlerde sürünen ekonomi yönetimini başka yöne çevirmek, memleketin bir kuruşunu bile korumak adına bir seferberlik başlatmalıyız. Yozlaşmış bir süreçle baş başayız. Bunun önüne geçmek adına, bunun simgesel yeri İstanbul'dur. Başaracağız. Hepinizin en üst seviyede kol kola olmanızı, bize katkı sunmanızı el birliğiyle çalışmamız gerektiğini sizlere duyuruyorum.
İmamoğlu'na Rizespor formasını ve atkısı hediye edildi.
Editör: Turgut Bozgeyik