DİSK Gaziantep Bölge Temsilcisi Ali Güdücü, OHAL’in ilan edildiği tarihten bugüne Türkiye’de tam bir hukuksuzluk ve keyfiyet uygulamaları hakim olduğunu söyledi.
OHAL ile sadece kişisel hak ve hürriyetler değil, halkın oylarıyla seçilen TBMM’nin yasama yetkisi de bütünüyle fiili olarak askıya alındığını ileri süren Güdücü, basın toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"15 Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişimi bastırılmıştır. Fakat iktidar darbeyle mücadele etmek için Türkiye’nin daha demokratik, laik bir ülke olması yolunda adımlar atmak yerine, 20 Temmuz’da OHAL ilan etmiştir. OHAL’in ilan edildiği tarihten bugüne 16 ayı aşkın bir süre geçmiş ve bu süre içerisinde Türkiye’de tam bir hukuksuzluk ve keyfiyet uygulamaları hakim olmuştur.
Gelinen noktada OHAL ile sadece kişisel hak ve hürriyetler değil, halkın oylarıyla seçilen TBMM’nin yasama yetkisi de bütünüyle fiili olarak askıya alınmış durumdadır. Bu dönemde çıkartılan KHK’lar TBMM onayından geçirilmediği için, yargı süreçleri de işletilememektedir.
Bugüne kadar çıkan kanun hükmünde kararnameler ile 130 bine yakın kişi kamu görevinden ihraç edilmiş, 107 kanunda değişiklik yapılmıştır. Sınırlı bir süreyle ve belirli amaçlar için ilan edilmesi ve sadece bu dönemle sınırlı olabilecek düzenlemeler getirmesi gereken OHAL ile bütün bir geleceğimiz şekillendirilmektedir. Kamu personel rejiminde, eğitim ve sağlık sisteminde, çalışma yaşamında büyük değişimler getiren KHK’lar bir yönetim aracına dönüşmüştür. Parlamento işlevsiz kılınmış, anayasa askıya alınmış, KHK’lar bütün bu değişimleri her tür denetimden kaçırmak için sıklıkla kullanılır olmuştur. Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkelerinin hiçbir kırıntısı kalmamıştır.
Hayatı darbelerle, Gülen Cemaati gibi cemaat ve tarikatlarla mücadele içinde geçmiş olan emek ve meslek örgütlerinden binlerce kişinin darbe ile ilişkilendirilerek kamudan ihraç edilmesi hiçbir biçimde kabul edilemez. Bugün DİSK üyesi 2000’e yakın işçi, KESK üyesi 4000 kamu çalışanı, 3315 hekim ve TMMOB üyesi 3000’in üzerinde mühendis, mimar ve şehir plancısı ihraç edilmiş durumdadır.
OHAL/KHK Rejimi Emeğe ve Demokrasiye Zararlıdır
OHAL ve KHK rejiminin süreklileştirilmesi iş güvencesinin herkes için tamamen ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir. KHK’lar ile yapılan düzenlemelerle kurum yöneticilerine de kamu görevinden çıkarma yetkisi verilmiş, emekçilerin kaderi tamamen bir kaç kişinin keyfi uygulamalarına terk edilmiştir.
Halkın iradesi ile seçilmiş milletvekilleri, belediye başkanları, mesleğini icra eden gazeteciler, insan hakları mücadelesi yürütenler, yaşanan hak gasplarına karşı çıkanlar, tutuklanmaktadırlar.
OHAL sürecinde işten çıkarmayı kolaylaştıran uygulamaları hayata geçirilmiş,2017 yılı boyunca beş grevi engellenerek yaklaşık 25 bin işçinin hakkını gasp edilmiş, grev ertelemelerinin kapsamını genişletilmiştir.
Bütün çalışma yaşamımıza dair uygulamalar, tamamen antidemokratik yollarla, meclisi işlevsiz kılıp halkın iradesi yok sayılarak düzenlenmektedir. İşçiler, emekçiler ve emekliler açlık sınırında yaşamaya mahkum edilmektedir. İhraç edilerek çalışma hakları gasp edilen 37 kişi intihar etmiştir
Giderek içine sürüklendiğimiz bu karanlık süreçten kurtulmak için OHAL ve KHK rejimine derhal son verilmelidir. KHK’lar iptal edilmeli, haksız yere ihraç edilenler ve açığa alınanlar bütün haklarıyla birlikte işlerine hemen iade edilmelidir.
OHAL in zararları ile ilgili kurumlarımız tarafından düzenlediğimiz ankette de katılanların tamamının iradesi OHAL'in kaldırılması, yönünded irade gösterdiğini gördük.
Herkes için ulaşılabilir, eşit, parasız kamusal hizmet sağlanmalıdır.
Kıdem tazminatı hakkının, iş güvencesinin gaspına son verilmeli; herkes için güvenceli iş, güvenceli gelecek ve insanca yaşanacak ücret sağlanmalıdır.
Demokratik ve barışçıl yollarla hakkını arayanlara yönelik baskı ve hukuksuzluk son bulmalıdır.
Toplumsal barışın, bir arada yaşamın kurulduğu, demokratik, laik bir ülkede yaşamak hepimizin hakkıdır!
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB temsilcileri olarak Taleplerimizin karşılanmasının takipçisi olacağız.