USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Siyaset

Okuyan: Devrim geri gelecek, hem de bir daha yıkılmayacak şekilde

Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, 29 Ekim'in yıldönümünde soL Haber Portalı'nın sorularını yanıtladı.

Okuyan: Devrim geri gelecek, hem de bir daha yıkılmayacak şekilde
29-10-2022 10:31
29-10-2022 19:59
GAZİANTEP
Google News

Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, 29 Ekim'in yıldönümünde soL Haber Portalı'nın sorularını yanıtladı. Rmperyalizmin hem SSCB'nin hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu kabullenemediğine işaret eden Okuyan, "Bu iki dönemin bütün sonuçlarını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Büyük ölçüde başarılı oldular. Ama devrim geri gelecek hem de bir daha yıkılmayacak şekilde" dedi.

Kemal Okuyan ile yapılan söyleşinin tamamı şöyle:

Bugün 29 Ekim. TKP Cumhuriyetin bir tarihsel ilerleme olduğu düşüncesini öteden beri savunuyor. Hatta bu konuda çok eleştirildiği de oldu. Bir açıdan bakıldığında Marksistler açısından son derece açık bir konudan söz ediyoruz. Öte yandan solu da etkisi altına alan bir hazımsızlık var. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihsel bir arıza olduğu düşüncesinin hem dış hem de iç kaynakları var. Emperyalizm 1917-1924 ve 1944-49 arasında olup bitenleri genel olarak hiç içine sindirmedi. Milli Mücadele ve Türkiye’nin kuruluşu, 1917 Rus Devrimi’nin ardından ortaya çıkan Sovyet Rusya ile birlikte bir karın ağrısı olarak görüldü. SSCB ve Türkiye Cumhuriyeti farklı sınıfsal temeller ve ideolojilerle kurulmuş olsalar da, bir dönem boyunca aynı safta yer aldı. Unutmayalım, emperyalistler dünyayı kendi aralarında paylaşmak için birbirlerine girdikleri amansız bir savaşın sonrasında hiç beklemedikleri bir durumla karşılaşmıştı. Türkiye Cumhuriyeti ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, dünya sistemine doğan iki istenmeyen unsur olageldiler. Emperyalizm başka şeylerin yanında kibirdir. Bu tabloyu kabullenmek istemediler. SSCB ile ekonomik ve siyasi ilişki kurdular; Türkiye’nin yönetici sınıflarını zaman içinde kendilerine bağladılar, dahası Türkiye’yi emperyalist planların parçası haline getirdiler. Ancak devrimci 1917-24 yıllarını unutmadılar, kabullenemediler. Benzer bir biçimde Doğu ve Orta Avrupa’da sosyalist ülkelerin kurulmasına ve Çin Devrimi’nin gerçekleşmesine tanık olunan 1944-1949 arası dönem de emperyalist dünyanın kabusu oldu. Bu iki dönemin bütün sonuçlarını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Büyük ölçüde başarılı oldular. Ama devrim geri gelecek hem de bir daha yıkılmayacak şekilde.

Bu “kin” ya da “kabullenmeme” Türkiye’nin bugünkü ideolojik-siyasal iklimine etkide mi bulunuyor?

Her zaman! Türkiye’de ve dünyada antikomünizm ve genel olarak ilerleme düşmanlığı sadece gericilerden ya da sağcılardan kaynaklanmıyor. 1917-24 arasındaki devrimci dönemi içine sindiremeyenler arasında liberaller, Avrupa solu ve onunla etkileşim halindeki “yerli aydınlarımız” da var. Bunların entelektüel dünyadaki egemenliği sürüyor. 1991 yılında sosyalist blokun yıkılışında en arsız kampanyalar bu cenahtan geldi ve şimdi de her fırsatta Atlantikçi ideolojiyi “özgürlük ve demokrasi” söyleminin arkasına sığınarak yayıyorlar.

'1917-24 arası döneme duydukları alerji hiç değişmeyecek'

Ancak Cumhuriyet karşıtlığı eski etkisini yitirmiş gözükmüyor mu?

Öyle düşünmemek gerek. Çünkü bu Türkiye’de her türden antikomünizmin genetik kodlarında var. Jakobenizme, Bolşevizme, Kemalizme düşmanlık. Bunlar birbirinden farklı hareketler, farklı ideolojiler. Ama ortak noktaları, tarihin akışına iradi ve ileriye çeken müdahaleler yapmaları. Bunu kabullenemezler. Şu sıralar AKP’yle olan didişmeleri yüzünden Cumhuriyet düşmanlığını geçici olarak geriye çektiler. Ancak 1917-24 arası döneme duydukları alerji hiç değişmeyecek.

'Meselelere sınıfsal olarak bakmayan bir anlayışın tarihi doğru okuma şansı yok'

Cumhuriyet’in kuruluşu ile Türkiye tarihinin darbeler, sola ve işçi sınıfına dönük düşmanlıkla ve ek olarak Kürt halkına dönük ayrımcılık ve baskılarla tarif edilen karakteristik özellikleri arasında bir bağ kuruluyor. Birinin diğerini doğurduğu iddiası için ne diyeceksiniz?

Burjuva devrimi kapitalist sınıfın önündeki ekonomik, siyasal, ideolojik engellerin büyük ölçüde kaldırılması anlamına da gelir. Ve kapitalist sınıf iktidara geldikten sonra hızla gericileşir. Türkiye’de de böyle oldu. Bu diyalektiği anlamamakta ısrar ediyorlar. Türkiye tarihinin karanlık dönemleri, Milli Mücadele ve Cumhuriyet’in kuruluşunu değersizleştirmiyor. Meselelere sınıfsal olarak bakmayan bir anlayışın tarihi doğru okuma şansı yok. O kadar ki, Türkiye’nin burjuva devrimini karalayıp bugün tamamen gericileşmiş, karşı devrimci bir güç haline gelmiş burjuvaziden özgürlük ve demokrasi bekleyen, burjuva siyasetinin içine, emperyalist ülkelerin bu coğrafyaya dönük müdahalelerine bel bağlayan bir kesimden söz ediyoruz.

Geçenlerde soL TV’de bugünkü iktidarı karakterize edenin İslamcılıktan çok Osmanlıcılık olduğunu vurguladınız. Buna neden ihtiyaç duydunuz?

AKP’yi yanlış ya da eksik değerlendirirseniz onunla ve genel olarak bugünkü sistemle mücadeleyi de yanlış kurgularsınız. Bugün iktidarın Cumhuriyet karşısındaki konumlanışını ve kafasındaki Türkiye şablonunu Osmanlıcı olarak adlandırmamız için çok neden var. Her şeyden önce AKP Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti arasındaki sürekliliğe vurgu yaparak, kopuşu önemsizleştirmeyi becerdi, bu aynı zamanda Osmanlı’nın ve saltanatın meşrulaşması anlamına da geldi. TKP dışında bu sürecin tehlikesine işaret eden olmadı. Bugün AKP’nin dış politika, ekonomi, eğitim, hukuk gibi başlıklarda Osmanlı’dan ilham aldığını kabul etmek zorundayız.

TKP Cumhuriyet’in 99. Yılında bir dizi etkinlik yapıyor. Buna dair ne söyleyebilirsiniz?

TKP görevini yapıyor, yapmaya devam edecek. Kişisel olarak üzgünüm, Türkiye’de değilim. Dünya Komünist ve İşçi Partileri Toplantısı’na katılmak için TKP heyeti olarak Havana’dayız. Korona yüzünden ara verilen yüz yüze toplantıların sonuncusuna TKP ev sahipliği yapmıştı. Ablukanın yol açtığı ağır sorunlarla mücadele eden Küba’daki bu toplantı özellikle anlamlı. Küba Komünist Partisi yöneticileriyle çeşitli görüşmeler yapıyoruz. Devlet Başkanı ve Parti Birinci Sekreteri Miguel Diaz Canel ile kısa bir sohbet imkanı buldum.  Devrimci bir ruhla emperyalizmin diz çökertme operasyonuna karşı direniyorlar. Devrimi yapan kuşak değil artık sorumlu mevkilerdekiler. Devrimin yarattığı bir ekip. Çok kararlı, donanımlı ve çalışkanlar.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNANLAR
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
TAKIMOPuanAV.
1Galatasaray38102+66
2Fenerbahçe3899+68
3Trabzonspor3867+19
4Başakşehir FK3861+14
5Kasımpaşa3856-3
6Beşiktaş3856+5
7Sivasspor3854-7
8Alanyaspor3852+3
9Çaykur Rizespor3850-10
10Antalyaspor3849-5
11Gaziantep FK3844-7
12Adana Demirspor3844-7
13Samsunspor3843-10
14Kayserispor3842-13
15Hatayspor3841-7
16Konyaspor3841-13
17MKE Ankaragücü3840-6
18Fatih Karagümrük3840-3
19Pendikspor3837-31
20İstanbulspor3816-53
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün Karikatürü