USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Siyaset

Okuyan: Dünya savaşmaya hazırlanıyor, sınır değişiklikleri her yerde gündeme gelecek

Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, bugün sabah saatlerinde yapılan basın toplantısında gazetecilerle bir araya geldi.

Okuyan: Dünya savaşmaya hazırlanıyor, sınır değişiklikleri her yerde gündeme gelecek
03-02-2025 18:56
03-02-2025 18:58
Google News

Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, bugün sabah saatlerinde yapılan basın toplantısında gazetecilerle bir araya geldi. İstanbul’da Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenlenen toplantıda TKP’nin yol haritası, bölgede yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendirdiği, “yeni çözüm süreci” ve TKP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimindeki tavrının ne olacağı konuşuldu.

‘Geniş kapsamlı savaş olmamasının tek nedeni nükleer silahlar’


Açış konuşmasına Türkiye’de emek meselelerinin gündem edilmemesine alışkın olduklarını belirterek başlayan Kemal Okuyan, siyaset bir kez daha çok gergin bir mecrada devam ederken savaşın konuşulmamasının çok şaşırtıcı olduğunu vurguladı:

“Televizyonlarda saatlerce tartışma programları yapılıyor. Siyasiler birbirleriyle atışıyorlar ancak dünyanın her tarafında konuşulan bir şey hiç konuşulmuyor. Savaş konuşulmuyor. Çok ilginç bir şey.

Dünyada şu anda geniş kapsamlı bir savaş olmamasının tek bir nedeni var; nükleer silahlar. Yani insanlığın başına bela olan nükleer silahlar olmasaydı şu anda 3. Dünya Savaşı'nın ortasındaydık. Belki de sonlarındaydık ve büyük bir yıkımla karşılaşmıştık.”


‘Erdoğan'ın karşısına aday olarak çıkmaya çalışanların düşünceleri ne?’

Dünyanın örtülü ve başka formatlarda devam eden bir savaşın içinde olduğunu ifade eden Okuyan, Türkiye siyasetinin savaş tehdidi gündemini ele almadan yoluna devam ettiğini belirtti:

“3. Dünya Savaşı çıktı zaten demiyorum ama bir savaş var. Daha kötüsü bütün dünya savaşmaya hazırlanıyor. Asıl önemli olan kısmı bu ve o bütün dünyanın başında da Avrupa geliyor. Yıllardır NATO üyesi ülkemiz. Türkiye'nin en önemli ekonomik partneri Almanya.
Buna rağmen baktığınız zaman Türkiye'nin gündeminde savaş yok. Türkiye'de siyaset alanına baktığımız zaman yeni çözüm süreci öncesinde Erdoğan ve Bahçeli'nin ‘Türkiye'ye dönük de bir tehdit var. İç cepheyi sağlamlaştıralım’ vurgusu dışında Türkiye'de savaş hiçbir şekilde konuşulmuyor.

Bu nedenle başlangıcı buradan yapmak istiyorum. Çünkü bu Türkiye siyasetinin ne kadar anlamsız, ne kadar içeriksiz bir biçimde yoluna devam ettiğinin en önemli kanıtıdır. Almanya savaşı tartışıyor. Almanya'da ırkçı partinin yükselişiyle savaş olasılığı arasında bir paralellik var. Avrupa Birliği toplanıyor ‘hızla silahlanmalıyız, savaş geliyor’ diyor. İlkokullarda sığınaklarda bir savaş durumunda nasıl davranılması gerektiğine ilişkin çocuklara dersler veriliyor. Her taraf böyle. NATO savunma harcamalarını en az yüzde 5’e çıkartmamız gerekiyor diyor…

Erdoğan’ın bu atmosferden yararlanmaya çalışan bir siyaset tarzıyla devam ettiğini belirten Okuyan, muhalefetle ilgili ise şu ifadeleri kullandı: Ben merak ediyorum. Erdoğan'ın karşısına aday olarak çıkmaya çalışanların bu konudaki düşünceleri ne? Erdoğan'ın düşüncelerini biraz biliyoruz. O her şeyi fırsat olarak gördüğü için bu dünyadaki bu atmosferden yararlanmaya çalışan bir siyaset tarzı güdüyor.

Ama mesela İmamoğlu, Mansur Yavaş, İYİ Parti'nin yeni liderliği, Özgür Özel dünyadaki bu gidişat konusunda herhangi bir yorum yapmadan nasıl siyaset yürütüyorlar? Bu ülkede insanlarımızın önüne ‘ben bu ülkeyi savaştan korurum, savaşa sokmayacağım’ diyebiliyorlar mı? Çok çok enteresan. Böyle bir gündem yok.”

‘Türkiye dahil her yerde sınır değişiklikleri gündeme gelecek’

Netenyahu’nun Trump’la birlikte haritaları değiştirmeye devam edeceklerine yönelik ifadelerini hatırlatan Okuyan, sınırların değişmemesi ilkesine sahip çıkılması gerektiğini vurguladı:

“Türkiye Komünist Partisi başka dünyadaki komünist partilerle beraber sınırların değişmemesi gerektiğine ilişkin yıllardır bir mücadele sürdürüyor. Çünkü sınırların değişmemesi ilkesi şu anda dünyanın belki de en sıkı sıkıya sarılması gereken ilke ama ne yazık ki gündemde dahi değil. Yakın gelecekte büyük olasılıkla Türkiye'nin de içinde bulunduğu coğrafya dahil olmak üzere her yerde sınır değişiklikleri gündeme gelecek. Peki Türkiye siyaseti bunu niye tartışmıyor?

Türkiye'de bu mevcut sınırlar iki önemli olayın ürünüdür. Bir tanesi Ekim devrimi, diğeri İkinci Dünya Savaşı. Şimdi onu değiştirip buradan kurtulmaya çalışıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti de tam da dünyadaki yeni sınırların belirlendiği bir yere doğmuştur.

Şimdi Türkiye'de siyaset yapan birisinin Türkiye Cumhuriyeti'nin altındaki zeminin değişmesi ya da ortadan kalkmasına yol açabilecek bir meseleyi sadece Kürt Sorunu’nun üzerinden tartışması ve onun dışında hiç ilgilenmemesi önemli bir mesele.”


‘Savaş yaklaşıyorsa sahte demokrasiden kimse söz etmez’

Rusya - Ukrayna savaşıyla birlikte sınırların değişmesinin meşrulaşacağı yönündeki tehlikeye işaret ettiklerini belirten Okuyan, bugün bunun sonuçlarının görüldüğünü söyledi:

“Üç yıl içerisinde Trump üç tane yerde sınır değişikliği istiyor. Meksika devlet başkanı dışında kafa tutan kimse yok. Koskoca Avrupa şaşkınlık içerisinde bakıyor. İsrail sınırları değiştiriyor. Ve bizim ülkemizin Cumhurbaşkanı sınır değişikliklerini ima ediyor.

Bu ülkede siyaset alanı bunu tartışıyor. Bu gerçekten yurttaş olarak ağrıma gidiyor. Siyasetçi olarak öfkelendiriyor beni. Buradan başlamak istedim. Çünkü bunun Türkiye'nin iç siyasi krizi ile çok yakından ilgisi var.”


Türkiye’de ciddi bir yönetim sorunu olduğunun altını çizen Kemal Okuyan, yönetme probleminin nedeninin ise konuşulmadığını belirterek bu krizin arkasında dünya ve bölgedeki gelişmelerin olduğunu ifade etti, kapitalist rekabete dikkat çekti:

"Biz Bolu yangınından sonra bir açıklama yaptık ve dedik ki yönetemiyorlar. Ve biz yönetiriz. Türkiye'de bir yönetme problemi olduğunu herkes söylüyor. Bütün muhalefet söylüyor. Ama bunun nedeni ne? Nedenini kimse konuşmuyor. Tek adam rejimi deniyor ama dünyada herkes tek adam rejimine doğru gidiyor. Çünkü savaş yaklaşıyorsa sahte olsa dahi demokrasiden kimse söz etmez."


‘Erdoğan karmaşayı yönetme yeteneğini kaybetti’

Okuyan, uluslararası aktörlerin Türkiye siyasetindeki rolüne işaret ederken AKP içinde İran’a yönelik müdahale tartışmasının da bir kriz başlığı olduğunu ve Erdoğan’ın bu karmaşayı yönetme yeteneğini kaybettiğini ifade etti:

"Türkiye'deki yönetme krizinin bir kaynağı da bir dizi uluslararası aktörün Türkiye'deki varlığı ve etkisi. Türkiye siyasetinin tamamı uluslararası aktörler tarafından sürekli müdahaleye maruz kalıyor. Bunu konuşan bir siyasi tablo var mı? Yok.

Yani adlı adınca söyleyeyim, bugün AKP'nin yönetme krizinin nedenlerinden bir tanesi İran düşmanlığıyla İran'a dönük bir harekatın olumsuz sonuçlarından hareket eden başka bir kanat arasındaki mücadele."


‘AKP’nin saldırıları içerideki çelişkileri yönetme biçimi’

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, konuşmasında ayrıca AKP’nin siyasette artan baskısının da iç çelişkileri yönetme biçimi olduğunu belirtti:

“AKP saldırıyor. Sizlere saldırıyor, Barış’a saldırıyor. Bütün gazetecilerin üzerinde baskı var. Siyaset alanına müdahale ediyor. Ümit Özdağ’ı içeri alıyor. Bunu tek adam rejimi ile açıklamak daraltıcı; evet bu unsur var mı? Var. Ama başka bir mesele daha var. O da içerideki çelişkilerini yönetmek için saldırması. Türkiye’de AKP'nin yönetememesinin kaynağı muhalefet değil. Ne kadar etkisiz bir muhalefet olduğunu aslında siz daha iyi biliyorsunuz. AKP'nin yönetme problemlerinin kaynağı AKP içerisindeki iç çelişkiler.
Ve Erdoğan bu konularda ustalıklı olmasına rağmen, kendi liderliği tartışılmamasına rağmen bu karmaşayı yönetme yeteneğini yitirdi. O yüzden saldırıyor."



‘İmam’ın askeri olmayız’

Halkın temel meselesinin yoksulluk olduğunu belirten Okuyan, TKP’nin kendi alanını genişleterek siyasal gelişmeler karşısında toplumun direncinin artması yönünde çaba içerisinde olduğunu vurguladı:

"Türkiye ne zaman kritik bir eşiğe gelse, ne zaman toplumda bir hareketlenme olsa, ne zaman toplum bir direnç arasa orada TKP var.

Bir deprem oluyor, TKP görünüyor. Yangın oluyor, ilk refleksi TKP veriyor. Sokak refleksinden söz ediyorum. Dolayısıyla bu dünyada Türkiye Komünist Partisi’nin kendi alanını güçlendirmek ve o alanı nasıl genişleteceğine dair bir strateji geliştirmek konusunda işi kolay. Ama ülkede ve dünyada zorluk derecesi çok yüksek.
TKP’nin yıllar önce kullandığı bir pankartın fotoğrafını gördüm. Belki o pankartı yeniden çıkartırız. TKP Fetullahçıların en iddialı olduğu dönemde, “İmamın ordusu varsa halkın TKP’si var” diye pankart asmıştı. O zamanki imamın ordusu kaldırın bunu demişti. Demiştik ki “Niye imamın ordusu olmaktan utanıyor musunuz?”


Biz o zaman imamın ordusu varsa halkın TKP’si var demiştik ve şimdi yine çok net söylüyoruz. CHP içerisindeki tartışmaya hiç girmeden söylüyorum. Türkiye Komünist Partisi kendi birikimini büyütüp Cumhuriyet Halk Partisi’nin kapısına bırakmaz. İmamın da askeri olmayız."


TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan’ın kapsamlı değerlendirmelerinden sonra basın toplantısı gazetecilerin sorularıyla devam etti.

Teğmenler sorusuna yanıt: ‘AKP Mustafa Kemal’in ağırlığından kurtulma arayışı içerisinde’

Teğmenler hakkında verilen karara ilişkin TKP’nin değerlendirmelerine ve bir açıklama yapılacak mı sorusuna ilişkin Kemal Okuyan şunları söyledi:

“AKP Teğmenlerle ilgili bildiğimiz tarzda bir operasyon yapıyor. Teğmenlerin yemin töreni sonrası yaptıkları şeyi hangi saiklerle yaptıklarını biz bilemeyiz ama öte yandan da AKP'nin müdahalesinin ve ihraçların ne anlamı geldiğini biliyoruz.”

AKP son çözüm süreciyle beraber cumhuriyet ve Mustafa Kemal’le kurdukları sahte ilişkiyi de ortadan kaldırmaya niyetli, bunun AKP içerisinde tartışılan bir olgu olduğunu biliyoruz. Bölgedeki gelişmelerle beraber Türkiye'de Mustafa Kemal'in Türkiye toplumu üzerindeki bir türlü sarsamadıkları ağırlıktan kurtulmaya dönük bir arayış içerisindeler.

Türkiye'de artık Mustafa Kemal ve Cumhuriyet ağırlığından kurtulmaya karar veren bir iktidar var. Biz de bu konu ile ilgili yapacağımız açıklama ve değerlendirmelerde bu çerçeveden hareket edeceğiz”



TKP Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi adayını çıkaracak

“Cumhurbaşkanlığı adayı çıkaracak mısınız? Yoksa muhalefetin üzerinde uzlaştığı bir adaya mı oy vereceksiniz sorularına yanıt veren Okuyan, “Türkiye'de bizim düzen muhalefeti dediğimiz partilerin uzlaştığı cumhurbaşkanı adayını TKP desteklemeyecek ve kendi adayını çıkaracak. Bu partimizin değişmez bir kararı.” dedi.

Cumhurbaşkanlığı adayları ile ilgili tartışmalara dönük değerlendirme yapan Okuyan, Türkiye’de siyaset seçim gündemi olmadan tartışılamıyor bunu isteyen bir iktidar ve muhalefet var. Ama bunu istemeyen bir TKP var. Cumhurbaşkanı adayının erken tartışılmaya başlaması siyaset tekniği açısından da muhalefet için büyük hata. Çünkü AKP'nin oyun kurmasına izin verecek bir zaman var.” diye konuştu.

Çözüm süreci değerlendirmesi: ‘Kendi değişmez ilkelerimizi masaya koyacağız’

Anayasa tartışmalarının dışında durmayacaklarını belirten Okuyan şunları söyledi:
“Kendi değişmez ilkelerimizi masaya koyacağız. Hazır. Ama 15 Şubat'ta hızlanacak olan bu süreci anayasa değişikliği olmaksızın anayasada bazı tadilatlar yapmaksızın AKP'nin devam ettirmesi mümkün değil.”

Çözüm sürecine ilişkin sorulara yanıt veren Okuyan, “Silahlar sussun tamam. Bu kısmına dönük bir itirazımız olmaz ama içeriğine dönük ise söyleyeceklerimiz var” diyerek TKP’nin sürece ilişkin kırmızı çizgilerini hatırlattı.

Çözüm süreciyle “İslamcı bir kardeşliğin” öne çıkarılmaya çalışıldığını söyleyen Okuyan, Bu girişime itirazlarının olduğunu belirterek “Türkiye'nin hiçbir sorununda din çözüm olamaz bu fetihçi ve yayılmacı bir stratejidir” dedi.

‘Türkiye'nin yeni anayasası devrimci bir anayasa olacaktır’

Okuyan “yeni çözüm süreciyle” gündeme gelen anayasa tartışmalarına ilişkin şunları söyledi:
“Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırlarının değişmesini istemiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırlarının belirsizleşmesine, Anayasa’da özgürlükler alanına dönük bir genişlemeyle laikliğin iyice belirsiz hale getirilmesine şiddetle itirazımız var.”

Anayasa tartışmaları ile ilgili tutumlarını tekrar hatırlatacaklarını belirten Kemal Okuyan, “AKP iktidarının Türkiye'de anayasa yapma yetkisi yoktur. Bize göre Türkiye'de mevcut Anayasa bir karşı devrim anayasasıdır. Bir karşı devrim anayasasının üzerine ikinci bir karşı devrim anayasası konulması meşru değildir. Türkiye'nin yeni anayasası devrimci bir anayasa olacaktır.” dedi.

‘Erken seçimi sermaye istemiyor’

Erken seçim bekliyor musunuz sorusuna yanıt veren Kemal Okuyan: “Erdoğan ne zaman kazanacağını düşünürse o zaman seçim yapar.” dedi.

Erken seçimi sermaye sınıfının istemediğine değinen Kemal Okuyan, “Şimdi kabine değişikliği olacak. Yeri en sağlam kişi bakan Mehmet Şimşek” yorumunu yaptı. Okuyan sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı:
“Sermaye sınıfı erken seçim istemiyor. Çünkü seçimden yaklaşık sekiz on ay önceden itibaren seçim ekonomisini devreye sokmaları gerek. Bunun bir maliyeti var ve bunu istemiyorlar. Olağanüstü bir gelişme olmazsa seçim 2027 yılında olacak.”

‘İsrailcilik Türkiye’de nasıl meşru olabilir?’

Türkiye’nin İran’a dönük bir operasyonun militan gücü haline getirilmesine itirazlarının olduğunu söyleyen Okuyan, İsrailciliğin meşrulaştırılmasına da dikkat çekerek bu durumun Türkiye’nin karşısına yeni sorunlar çıkaracağını ifade etti:

“En sonunda iş geldi İsrailciliğe dayandı. İsrailcilik Türkiye'de, Türkiye solunda nasıl meşru olabilir? Türkiye solunun benden önceki kuşaklarının neredeyse şekillendiği mesele Filistin meselesidir. Ve İsrailcilik yapılabiliyor bugün.
Kürt sorunu her şeyin üzerinde demek bunun önemli bir kaynağı. İsrail'in üzerinde bir Kürt sorunu olabilir mi? Olmadığını görüyoruz zaten. O yüzden ne gelmekte olduğunu biliyoruz biz. Zaten TKP'nin Kürt meselesindeki yaklaşımı belli. Çok net söylüyorum. Yani Türkiye'de Kürt unsurunu yok sayarak bu ülkeyi yönetemezsiniz. Ama başka bir zeminde bir kardeşlik sağlamamız gerekiyor.”


TKP’den “Demokrasi ve Özgürlükler” Çıkışı

TKP’nin önümüzdeki hafta içinde demokrasi ve özgürlük alanında bir çıkış yapacağını belirten Okuyan, siyasi partiler ve seçim yasasındaki boşluklara da işaret ederek şu anda düzen siyasetinden hiçbir unsurun bu konuda adım atmadığını söyledi:

“Türkiye Komünist Partisi demokrasi ve özgürlük alanında ne yapılması gerektiğini, neyin gerçek mücadele olması gerektiğini anlatan bir çıkış yapacak. Türkiye bu partiler ve seçim yasasıyla seçime girmemeli. Bu bizi ilgilendiriyor. Çünkü seçim TKP'nin de yer aldığı bir platform. Biz kimseden ricacı olmayız. Ama bu konuda oyunun kurallarını düzgün hale getirmemiz gerekiyor.

Kimse ilgileniyor mu seçim yasasıyla? Türkiye'deki siyasi partiler ve seçim yasası dünyaya kötü örnek oluyor. Başka ülkeler Türkiye'yi takip ediyorlar. Yüzde 10 diye bir baraj olabilir mi? Ya da bu ittifaklar. İttifaklar denilen şey ahlaksızlığı teşvik ediyor. Hodri meydan bunları değiştirelim öyle gidelim seçime. CHP uğraşıyor mu? Yok. Çünkü işine geliyor CHP yönetiminin bugünkü siyasi partiler yasası. Bugünkü siyasi partiler yasası tek adam yönetimine çanak tutuyor. Hiç tartışılıyor mu?”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün Karikatürü