
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Özel, İBB'ye yönelik soruşturma kapsamında Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarının gözaltına alınıp tutuklanmasına ilişkin konuştu.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için "Erdoğan 19 Mart'tan sonra cuntanın başıdır" diyen Özel'in konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
Genel Başkanımız Özgür Özel, partimizin TBMM grup toplantısında konuşuyor. https://t.co/2cKdzS3W4X
— CHP ???????? (@herkesicinCHP) April 15, 2025
"Grup toplantımızda ifade ettiğimiz, çarşamba günü, ertesi gün, 19 Mart'ta, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi diploma konusunda karar verecekti. Sayın İmamoğlu'nun diplomasının iptaliyle ilgili. Ama kararı bir gün önce duymak istedikleri duyumları geliyordu. Fakültenin dekanını "Ben böyle bir şey yapamam" dedi diye görevden almışlardı. Fakültede, lazım olan yönetim kurulundaki 7'de 4'ü bulamadıklarını, 2'de kaldıklarını salı günü öğrendiler. İftar saati yaklaşırken, ki ben haberi aldıktan yarım saat sonra şehit aileleri ve gazilerimizle, tarih 18 Mart, iftar yemeğine gittim.
İlk açıklamaları da orada yaptım. Diplomayı 19 Mart'ta İşletme Fakültesinin iptal etmeyeceğini görünce, iftar saatine doğru apar topar İstanbul Üniversitesi'nin yönetim kurulunu topladılar. Bu kesinlikle seçilmişlerden oluşan bir senato gibi üniversite adına karar verebilecek bir yapı değil. Ve oradan diplomanın iptaline karar verdiler. O andan itibaren, 4 haftadır, 28 gündür, birazdan farklı farklı noktalarına temas edeceğim, olağanüstü bir süreci hep birlikte yaşıyoruz.
Aslında, Esenyurt Belediye Başkanımıza kayyum atanıp Beşiktaş Belediyemize haksız operasyonun olduğu gün, parti meclisimizi, il başkanlarımızı, grubumuzu İstanbul'da toplayıp, İstanbul İl Başkanlığının önünde, değerli basın mensuplarının, "Gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?" sonucuna, sorusuna "Savaş ilanı olarak görüyorum" demiştim.
Cumhuriyet Halk Partisi grubundan, 19 Mart günü Türkiye'nin bir sonraki cumhurbaşkanına, cumhurbaşkanı adayımıza, Ekrem İmamoğlu'na karşı girişilen darbe girişimini, 19 Mart'la 26 Mart arası, iki çarşamba arasında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni bir kayyıma teslim etmemek için her gece yüzbinler, milyonlar olup Saraçhane'de direnenlere, 23 Mart'ta adayımız tam da sandıkların, oylamanın başlayacağı sırada 4 gün gözaltında tutulup hakim karşısına çıkarılmışken 1 milyon 750 bin üyemizin yüzde 93'ünün sandığa koşmasına, milli iradeye sahip çıkan milyonlara, o günden bugüne de, o günden bugüne de gerek meydanlarda gerek sandıklarda gerekirse bu haksızlığa karşı cesaretle, cesaretle nereye çağırırsak oraya koşup gelen ve iradesine sahip çıkan milyonlara, bu muhteris, kendilerine oy verince kendilerini baştacı yapan, başkasına oy verildiğinde milli iradeyi hiçe sayan bu bir avuç muhteris cuntacıya karşı yaptıkları darbeyi püskürten milyonlara yürekten teşekkür ediyorum.
Buradan sonra artık bir darbe girişimiyle karşı karşıya olduğumuzu, darbelerin asker yaparsa askeri darbe, bugünkü gibi siviller yaparsa sivil darbe olduğunu biliyoruz. Her darbenin başında bir cunta vardır. Bu cuntanın karargahı Beştepe'dir, saraydır. Her darbenin elbette silahları vardır. Askerse tanktır, tüfektir. Bugünkü gibi sivil darbenin silahı yargıdır. O silahların mühimmatı vardır. Askeri darbede kurşundur, mermidir. Bugünkü yargı darbesinde mühimmat yalandır, iftiradır. Yalanla iftirayla yürüyen, birisinin talimatıyla, yargı eliyle yürüyen 19 Mart sivil darbesi aynen 15 Temmuz darbe girişimi ya da 12 Eylül darbesi, 12 Mart darbesi, geçmişte 1960 darbesi gibi milletin gönlünden asla ve asla bir destek görmemiştir. Tarih önünde de diğer darbeler gibi mahkum ve mağlup olacaktır.
Vallahi her darbenin başında bir cunta vardır. O cuntanın da bir başkanı vardır. Son genel seçimlerde aldığı oylarla, YSK'nın onayıyla, verilen mazbatayla gelip mecliste ettiği yeminle, içtiği antla cumhurbaşkanı ünvanını alan Recep Tayyip Erdoğan, 19 Mart'tan sonra cunta başkanı ünvanını almıştır. Cuntanın başıdır.
Özgür Özel: Bir darbe vardır, darbenin başında bir cunta vardır. Cuntanın başı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Cuntanın mali ayağının sorumlusu Mehmet Şimşek'tir, hesap verecektir!https://t.co/R3XCKDYkiF@emrkongar pic.twitter.com/ToNdcXXHyO
— Gazikent27 (@Herdaim_Haber) April 15, 2025
İMAMOĞLU'NUN DİPLOMASININ İPTALİ
Diploma iptalinin altında imzası olanları tek tek irdeliyoruz. Bakın, bir tanesini kazıyınca konservatuvar hocası. Kazıyorsun, Sakarya Belediyesi'nde Kültür Daire Başkanı. Kazıyorsun, TÜGVA, TÜGVA eğitmeni. Kazıyorsun, kendi diplomalarında şaibeler var, tartışmalar var. Bakıyorsun, diploma iptaline, İşletme Fakültesi'ne imza attırmayanlar TÜGVAcı'yı İstanbul Üniversitesi'nin yönetimine atamışlar. O TÜGVAcı diploma iptaline imza atmış. Şimdi usulen de esasen de hukuksuz bu süreç Ekrem Başkan'la beraber kendi fakültesinden, İstanbul Üniversitesi'nden 28 kişinin de diplomasının iptaline sebebiyet verdi. Bunlardan bir tanesi Galatasaray Üniversitesi İşletme Bölüm Başkanı
Sorbonne Üniversitesi'nden doktoralı bir profesörün diplomasını da iptal edip "Bugünden kelli sen artık lise mezunusun." dediler. Bir hukuk devleti düşünün ki, bunların gözü dönmüşlüğünü dönüp de sürdürmeye kalksa birileri, o hocanın dersine girdiği ve onun üzerinden diploma alan binlerce, on binlerce öğrencinin diplomasını sakatlıyorlar. Kadının nasıl doğuracağı, nasıl giyineceği, ne yiyeceği, ne içeceği hiçbirimize düşmez.
"YÜZ BİNLERCE BİLLBOARDA KAYYUM ATADILAR"
Daha soruşturmanın başındayız, kovuşturmanın başındayız. Suçlu ilan edilmiş değil kimse, kimsenin suçu ispat edilmiş değil ama yandaş kayyumlar eliyle o şirketlere ne hal olacak? Belediyelere, ikisine kayyım atadılar. Diğerlerine atamadılar ama yüz binlerce billboarda kayyum atadılar. Yani kendi rejimlerinin reklamını yapmak için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kiraya verdiği, üzerinde reklamlar yayınlanacak olan, oradan kent lokantasına çorba olacak olan, oradan anne kartı olacak olan, çocuğa süt desteği olacak olan kaynaklara el koymaya, onları kendi lehlerine kullanmaya çalışıyorlar. "
'BAHÇELİ DE TRT'DE YARGILAMALARI İZLEMEK İSTER Mİ?'
Madem masumiyet karinesine inanıyoruz, madem milletin verdiği oylara değer veriyoruz, daha 1 yıl önce her iki kişiden birinin oyuyla İstanbul'a görevlendirilen Sayın İmamoğlu'nun tutuksuz yargılanmasına, hiç değilse görevinde vekil varsa bile hiç değilse özgürlüğüne kavuşmasına, aslında yargılama sırasında aynen Tayyip Bey gibi görevinin başına dönmesine, mahkemenin Tayyip Erdoğan'ın o günkü mahkemeleri gibi yürütülmesine ve bir üstüne ilave yapıyorum Sayın Bahçeli, TRT'den, isteyen her kanaldan bu yargılamaların açık ve şeffaf yapılmasına, sorulan her sorunun cevabının milletin önünde verilmesine siz ne diyorsunuz?
'HIZLI VE ADİL YARGILAYIN'
Biz burada sizinle buluşabiliriz. Hızlı, adil yargılama. Suç ispatlanırsa hapse, suç, beraat ederse görevine ve tutuksuz yargılama ve televizyondan yargılama. Ben şunu biliyorum Sayın Bahçeli. MASAK raporunda, , 10 yıl önce bugünkü değerleriyle değerleme yapıldığında alınan arsanın 20'de 1 fiyata alındığı görülmüş. "Ne diyeceksin İmamoğlu? Keşke bu canlı yayında olsa." Bu içeride oldu, emniyette oldu, savcılıkta oldu. "Allah Allah! O kaparo ya. Ben kendi hesabımdan kaparo yolladım. Ana parayı falanca devlet bankasından kredi kullandık galiba." Avukat çıkıyor, soruyor ve faks da geliyor. "Evet efendim, 20'de 1'ini Ekrem Bey kapora vermiş, geri kalanını bankadan kredi kullanmış. Kredi de 5 yılda kapanmış, 10 yılda kapanmış." "Ha, tamam, bunu geçelim o zaman." Böyle böyle koca MASAK raporunu geçtik biz. Koca MASAK raporu dediklerinin içinden bir kanıt çıkmadı. O yüzden şimdi, o yüzden şimdi 50 yeni şahit üretmeye çalışıyorlar AK Partili müteahhitlerden. Eskiden İBB'de AK Parti döneminde çalışmış. Soru: "Sonra niye ihale alamadın? Rüşvet istiyorlarmış, vermedin."
'SUÇ İSPAT ETMEYE ÇALIŞIRKEN SAADET ZİNCİRLERİ İFŞA OLDU'
Kanıt yok, tanık yok, ispat yok. "O günden beri neredesin? Türkiye Yüzyılı kampanyasındayım, bakanlıklardayım. O günden beri neredesin? Oradayım, buradayım, İletişim Başkanlığındayım." Aslında bir suçu ispat etmeye çalışırken eski ve güncel, kurulmuş bir saadet zincirini, belediye, İBB'deyse İBB'de oturan akbabaların şimdi İletişim Başkanlığı'nın bahçesine konduklarını, bakanlıklarda durduklarını, Teknofest yaptıklarını, efendim, bakanlıkların kampanyalarını yaptıklarını, İBB'ye bir kayyum atansa geriye gidip o bahçeye konacaklarını deşifre ediyorlar. O 50 tane yeni tanık bulduk diyorlar. Sen madem dosyan kuvvetliydi, Tayyip Bey'in sana telefonda çıkıştığı gibi, madem dosyan kuvvetliydi, hani kanıtların vardı? Hani, hani? Hani senin elinde kanıtlar vardı?
'25 YILDIR İÇERİDE YATANLARI HATIRLATIRIM'
Bir tanesini ispatlayamadın. Ekrem Bey'e sorarken, arkadaşlara sorarken döndün, arkadaşlara baskı, öbür taraftan yalancı şahit, şimdi onları getiriyorlar. Biz bunları nereden biliyoruz? İçlerinde bu teklifleri alıp "Tövbe estağfurullah, yapmam öyle şey." diyenler var. "Tövbe." diyor ya. "Ben gitmedim ki." Ben diyor, "CHP gelmiş, almış, ihaleye bile girmedim." diyor. "Geldim." diyor, "burada bildiğim yerlerden girdim." diyor. "Veya bir iki tane de ihale aldım." diyor. "Aldığım var, almadığım var." diyor. "Niye iftira atacağım?" diyor. Gelip onları anlatıyor. Şimdi gelecekte bir yargılama daha olacak ya, seçimlerden sonra, iftirayı atanlar, attıranlar, yalancı tanıklar, vallahi FETÖ'nün savcıları firarda ama o günün yalancı tanıklarını bugün hapse koydular. Şimdi o gerçek tanık bulamayan, gizli tanıkla operasyon kurgulayan, somut delile ulaşamayan, somut delil diye sorduğu her sorunun cevabını alan şimdi origami sanatı gibi böyle, kağıttan gemi yaptıkları gibi tıkır tıkır tanık yapmaya çalışıyor. Onlara, FETÖ'cü savcıların gazına gelip ifade verip şimdi 25 yıldır içeride yatanları hatırlatırım. Bir bildiğin varsa bugün ispatlayacaksan geri durma, korkumuz yok. Eğer bugün iftira atacaksan yarın onu biz ispatlarsak o zaman çekeceğin cezayı kendin düşün. Gizli tanıklara diyorum, şimdi yandaş yaratmaya çalıştıkları tanıklara diyorum: Çürümüşünüz kadar yer yakarsınız. Namuslu insanları karalayamazsınız. Günü gelince de bu pisliğin hesabını vereceksiniz.