Tarım sektörünün başı boş bırakılmasıyla gıdaya erişim krizi her geçen gün büyüyor. Tarımın en önemli alanlarından hayvancılıkta da tehlike artıyor. Bu soruna uzun zamandır dikkat çekmeye çalışan Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Başkanı Sencer Solakoğlu, gelecek yıl işlerin daha kötüye gideceğini vurguluyor. Solakoğlu, “Zor günler bizi bekliyor. Tüm çiftçiler borçlu. Yeni borç alacak, ipotek gösterecek bir şey kalmadı. Süt hayvancılığında ciddi sorun var. Çiftçi finansa ulaşamazsa gelecek yıl tarlasını ekmeyecek” uyarısını yapıyor. Sencer Solakoğlu ile tarım ve hayvancılıktaki sorunları konuştuk.
Son aylara çiftçi eylemleri damga vurdu, ne oldu da çiftçi isyan noktasına geldi?
Faiz oranlarının çok yüksek olması çiftçinin kendini finanse etmesini imkânsız hale getirdi. Çiftçinin bu durumu gelecek yıl kaldırması mümkün değil. Yarınını göremiyor. Hazine Maliye Bakanlığının bunu görmesi gerekiyor. Ticaret Bakanlığının bir günde domates ihracatını yasaklaması dengeleri bozdu. Sadece ürünün fiyatını dile getirmek doğru değil. Kim üretti, ne üretti, ne kadar üretilmesi gerekiyor bunların planlanması lazım. Çiftçinin gelecek yıl tekrar domates ekmesini bekliyorsak onlara ciddi destekler verilmeli. Türkiye tarımının özünde ciddi bir verimsizlik problemi var. Gıda enflasyonunun önüne geçecek tek şey verimliliktir.
ÇÖZÜMÜ İTHALATTA BULUYORLAR
Et ve süt tarafında da sıkıntılar büyük, maliyetler artıyor, giderleriniz daha da artar mı?
Sütü yönetemezseniz et de çuvallıyor. Burada da bir verimsizlik var, Mesela bizdeki bir üretici, hayvan 250 kilo olunca sermaye yetersizliği nedeniyle kesime gönderiyor, aynı ırk Avrupa’da 350 kilo olmadan kesime yollanmıyor. O yüzden ciddi et eksiği de ortaya çıkıyor. Fiyatlar artınca çözüm için ithalat yoluna gidiliyor. Et ithalatına giden kaynağın onda biri çiftçi eğitimlerine harcansa Türkiye çok daha farklı yerde olurdu.
3 MİLYAR DOLAR GİTTİ
Et fiyatı her arttığında ithalata sarılmak ne derece doğru?
Bugün et ithalatı durdu dense et fiyatı ikiye katlanır. Çünkü Türkiye’de geçen yıllarda çok fazla anaç hayvan kesildi. Şu anda ülkedeki hayvan sayısı da bilinmiyor. Sadece küpe sayılarına bakmamak lazım, kaçak kesim çok fazla. Et fiyatları ithalatla baskılanmaya çalışıyor. Geçen yıl et ithalatı için 1.5 milyar dolar verildi, bu yıl da aynı rakam verilecek. İki yılda 3 milyar dolar dışarıya gitmiş olacak. Bu toplam tarımsal destekten daha fazla. Daha da kötüye gidecek.
Ahırlarda doluluk ne durumda?
Yüzde 10’lara kadar geriledi. 1000 hayvanın olduğu işletmelerde 100 hayvan kalmış. Bir iki yıl önce ahırlar tıklım tıklım iken bu seviyeye inmiş. Faizlerin bu kadar yüksek olduğu bir ortamda insanlar bu işi yapmak istemiyor. Sermayeden yiyor çünkü.
ÇİFTLİKLER ATIL DURUYOR
Birçok sektörde konkordatolar, iflaslar da arttı sizin sektörde işletmelerin durumu nasıl?
Zarar eden bir sektöre ne kadar destek verirseniz verin çözüm olmuyor. Desteklerden faydalanan onlarca, yüzlerce atıl duran çiftlik var. Milyonlarca dolara yapılan ahırları şimdi ucuza satışa çıkarıyorlar ama alan çıkmıyor, bu büyük bir israf.
En büyük maliyet kalemleriniz neler?
Yem toplam giderin yüzde 60’ını oluşturuyor. Tarla kiralarına ciddi paralar veriliyor. İlaç, veterinerlik hizmetlerinin fiyatları çok yükseldi. Şu anda ortalama hayvan besleme maliyetimiz Avrupa’nın yüzde 30 daha üstünde. Ama süt fiyatımız Avrupa’nın yüzde 20 altında, buna can dayanmaz. Süt net zarar yazıyor. Etin kilosu 400 liraya çıktığında da kıyma fiyatı aynıydı, 350 liraya indiğinde de aynı. Kasap ya da restaurant sahibi, “Gıda enflasyonu zaten yüzde 60’larda. Üç gün sonra zaten fiyat yükselecek. Niye fiyat indireyim?” diyor. Eti, sütü ucuzlatarak enflasyonu indiremezsiniz.
Ulusal Süt Konseyi (USK) ile sizin belirlediğiniz çiğ süt fiyatı arasındaki fiyat farkı nereden kaynaklanıyor?
USK’nin tavsiye ettiği bir litrelik süt fiyatı 14.65 TL. Ama bizim hesaplamalarımıza göre çiğ sütün olması gereken rakam 17.54 lira. Biz güncel yem, diğer giderleri ve soğutma bedelini de dikkate alıyoruz.
ETE SÜTE DAHA AZ BÜTÇE
Tüketici açısından bakınca süt ürünleri hiç de ucuz değil.
Türkiye’de süt pahalı değil, alım gücü düşük. Gelecek yıl işlerin daha kötüye gideceğini görüyorum. İnsanlar hep gıdadan kesiyor. Bugün et süt ürünlerinde inanılmaz daralma var. İçinde süt bile barındırmayan peynirler satılıyor. Yarım yağlı tereyağları çıktı. Beklenen enflasyona göre maaşlara bir zam yapılırsa bu alım gücünün daha da düşeceği anlamına gelecek ve insanlar et ve süt ürünlerine daha az bütçe ayıracak.
SANAYİCİDEN ÜRETİCİYE TEHDİT
Sanayici üreticiden süt alırken fiyat kırıyordu bu sorun devam ediyor yani.
Türkiye tarımında son 20 yıldır bir düzensizlik var. Bu düzenden para kazanan sanayici var. Süt fiyatı maliyetinin altında olmasına rağmen sanayiciler mevcut fiyatı 1-2 TL arasında geriye dönük aşağı çekmeye çalışıyor. Sahadaki küçük üreticiyle ilgili şununla karşılaşıyoruz, sanayici ,”Ya benim yemimi alırsın, yoksa senin sütünü almam” diyor. Bu çok yaygın. Hiç adil değil. Üretici de sütüm bozulur endişesiyle boyun eğiyor. Sanayiciler, süt üreten çiftçilerin fiyatlarını sözleşmelere uymaksızın geri çekiyorlar. TİP sözleşmelerine dayanarak üretici dava açmalı. Mahkemeler de üç haftada sonuçlanacak. Üretici gidip hakkını aramalı. Elinde tamu gibi sözleşmesi var. Ama üreticinin şöyle bir korkusu da var, dava açarsam sanayici bir daha benden süt almaz. Bakanlık diyor ki sistemi kurdum, anlaşamıyorsanız arabulucuya gidin, oradan mahkemelere... Ama sahada bunun denetimi yeterince yapılmıyor. Burada başarı sağlanırsa tarım tarımda da planlı ve sözleşmeli üretim başarılı olabilir. Bu alanda yakın zamanda açılan davaların sonuçlanmasını bekliyoruz.
ZOR GÜNLER GELİYOR
Gelecek dönem için öngörünüz nedir?
Zor günler bizi bekliyor. Tüm çiftçiler borçlu. İpotek verecek malı kalmadı. Borcu kapatmak için evini, traktörünü satıyor. 10 tane ineği olan bir çiftçi ineklerini satsa cebine 800 bin TL koyacak. Faize yatırsa ayda 35 bin TL kazanacak. Çiftçi finansa ulaşamazsa gelecek yıl tarlasını ekmeyecek. Karacabey’de şu anda yıllık icar kira fiyatları yarı yarıya düştü. Enflasyona rağmen fiyatlar düştü. Bu, ben toprağı ekecek kişi bulamıyorum, demektir.