Usta yazarın ardından hem sevenleri hem de dostları yasa boğuldu. Yayınevi Everest’ten yapılan açıklamada, “1950 Kuşağı edebiyatçılarından; roman, öykü, deneme ve şiir türünde eserleriyle Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden kıymetli yazarımız Ferit Edgü’yü kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Yaşamını sanata ve edebiyata adayan, ‘Doğu Öyküleri’ ve ‘Hakkâri’de Bir Mevsim’ gibi eserleriyle ülke edebiyatına ilham kaynağı olan, usta kalemiyle yerli edebiyatın çağdaş bir yönde ilerlemesine ışık tutan değerli yazarımızın ailesine, dostlarına, tüm okurlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz” ifadeleri kullanıldı.
PEN Türkiye Yazarlar Derneği de Edgü için başsağlığı mesajı paylaştı. “Ferit Edgü’yle öyküde her mevsimi yaşadık” başlıklı yazıda, “Öyküleri ise Türkçenin sonsuzluğunda yaşayacak, okunacak, hayran olunacak ve yaşamında olduğu gibi sonsuzluğunda da yazanları, yeni başlayanları etkilemeyi hep sürdürecek. Ferit Edgü, Türkçenin özel bir adı, öykümüzün özgün bir kalemi oldu. Yazdıkları edebi mirasımızın en değerli parçaları arasında yer aldı. Nice teşekkür etsek azdır. Türkçenin başı sağ olsun, Ferit Edgü’nün devridaim olsun” dendi.
‘AYNI ÇAĞDA YAŞAMAK HEDİYE’
Yazar Murathan Mungan sosyal medya hesabından paylaştığı mesajında, “Ferit Edgü’nün gidişiyle lafın gelişi değil sahiden bir devir kapandı. Yazarlığının yanı sıra, sahibi olduğu Ada Yayınları kataloğuyla, özenli baskılarıyla yayımcılığın bir dönemine imza atmıştı” ifadelerini kullandı.
Yazar ve seslendirme sanatçısı Yekta Kopan ise “Çok üzgünüm! Çok okudum onu. Sözcükler, harfler, sesler, sessizlikler. Çok şey öğrendim ondan. Aynı çağda yaşamak büyük bir hediyeydi. Ferit Edgü’yü saygıyla anıyorum!” diye konuştu.
‘BİR MİHENK TAŞIYDI’
Gazetemizin yazarı Zeynep Oral, Edgü’nün ardından şöyle konuştu:
“‘Hoca, benim kardeş hasta diyor. Nesi var, diyorum. Ateşi var çok, diyor. Ölecek. İlaç vereyim mi, diyorum. Hayır, portakal ver, diyor. Portakal yememiştir hiç.’ Bu satırlar Ferit Edgü’nün kült romanı ‘Hakkâri’de Bir Mevsim’ kitabından. İlk kez yayımlandığında (Ada Yayınları) yıl 1977’ydi. O günden beri kitaplarıyla, söylemiyle birikimiyle kültürüyle, farklı sanat alanları arasında kurduğu bağlarla, sadece kendiyle yarışarak ortaya koyduğu eserlerle Türk edebiyatının mihenk taşlarından biri oldu. Gelecek kuşakları etkiledi. İyi ki var. İyi ki sonsuza dek yaşayacak. Biz ölümlü okurlar da onun ölümsüz kitaplarıyla yaşamımızı sürdüreceğiz.”
