Türkiye özelinde sorunları “TL’nin değer kaybı, işçilik ve ham madde maliyetlerindeki artış, döviz kuru üzerindeki baskılar ve iç pazardaki daralma, sektörü ciddi şekilde etkileyen faktörler” olarak sıralayan Kaya’nın yeni yıla ilişkin önerileri ve öngörüleri şöyle:
DESTEK ARTARSA BÜYÜRÜZ
Bu sorunlar ihracat, üretim ve istihdamda yüzde 15 ila 20 arasında değişen kayıplara yol açtı. Kârlılık ve sermaye kayıpları ise çok daha yüksek seviyelere ulaştı. 2023 yılında 19.2 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren sektörümüz, 2024 yılını ise 18 milyar dolarla kapatmayı öngörüyor. TGSD olarak bu süreçte maliyet düşürücü programlar ile orta - uzun vadeli finansal destek ve kurun enflasyon derecesinde artması yönünde taleplerimiz bulunuyor. Eğer bu destekler sağlanırsa 2025 yılında sektörümüz yeniden istikrar kazanabilir ve bu yıla benzer bir tabloyu yakalayabiliriz. Aksi takdirde 2025 yılında yüzde 5 daha daralabiliriz. Aslında son iki yıldır küresel tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar ülkemiz için önemli fırsatlar sunuyor. Özellikle Ortadoğu’daki savaş nedeniyle Asya’dan Avrupa’ya yapılan sevkıyatların süresinin uzaması, Türkiye’nin hızlı ve güvenli tedarik avantajını daha belirgin hale getiriyor. Ancak ülkemizdeki maliyetlerin rekabet ettiğimiz ülkelerle karşılaştırıldığında çok yüksek seviyelerde olması, bu avantajımızı tam anlamıyla değerlendirmemizi engelliyor. Çünkü Avrupa’daki büyük alım grupları, tedarik risklerine rağmen ithalatlarının büyük bir kısmını Vietnam, Kamboçya ve Bangladeş gibi düşük maliyetli ülkelerden yapmayı sürdürüyor. İhracatımızın yaklaşık yüzde 60’ını AB ülkelerine yapmamıza rağmen bu pazarda yüzde 7-8 oranında kaybımız söz konusu. Dolayısıyla bu süreçte öncelikli hedefimiz, bu kayıpları telafi etmek ve sürdürülebilir üretimi odağımıza alarak ürün, pazar ve marka çeşitliliği sağlamak. Türk hazır giyim sektörü, yeşil dönüşüm konusunu finansal zorluklar nedeniyle askıya almış durumda. Ancak alım grupları artık üreticileri enerji ve su kullanımı, iş güvenliği ve deprem yönetmeliği gibi kriterlere göre değerlendirmeye başladı. Düşük performans sergileyen üreticiler, tedarik zincirinin dışında kalma riskiyle karşı karşıya kalabilir. 2025 yılının ikinci yarısında finansmana erişimin kolaylaşmasıyla birlikte sektörümüzde yeşil dönüşüm yatırımlarının yeniden hız kazanmasını bekliyoruz. Bu durum, üretim ve ihracatımıza da olumlu katkılar sağlayacaktır.