İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TBMM'deki grup toplantısında Filistin-İsrail çatışmaları hakkında konuşarak sığınmacıların Gazze'ye savaşmaya gitmelerini önerdi ve birinci otobüsünü kendisinin tahsis edeceğini belirtti.
Akşener, Filistinli direniş örgütü Hamas ile İsrail arasındaki çatışmalara ilişkin, sığınmacıların Gazze'ye savaşmaya gitmelerini istedi.
Akşener, "Mehmetçik Gazze'ye" demek çok kolay! Ancak kimse unutmasın ki Mehmetçik; Bu ülkenin varlığını, birliğini, güvenliğini korumak için var. Çok istiyorlarsa Gazze'ye kendileri gitsinler! Suriyeli, Afganlı ve diğer kaçak sığınmacılar ülkelerindeki savaştan kaçtılar. Başta Halil Konakçı ve ceset yıkayan imam olmak üzere başlarına geçsin, Gazze’ye gitsinler savaşsınlar. İlk otobüs benden." diye konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) düzenlenen grup toplantısında gündemde yer alan konulara ilişkin olarak değerlendirmelerde bulundu.
Bir defaya mahsus verileceği belirtilen, ancak çalışan emeklileri kapsamayan 5 bin TL'lik prim için konuşan Akşener, "Sadaka mı veriyorsunuz? Kendinize gelin. Milletimizin hiçbir ferdi geçim sıkıntısıyla ömür tüketmeyi hak etmiyor. Emekli maaşlarını derhal asgari ücret seviyesine çıkartın" ifadesini kullandı:
"2018 yılından bugüne kadar, emekli maaşı, yaklaşık 5 kat artmış. Peki, bu maaş ile geçinebilmeleri mümkün mü? Bir yandan kira, bir yandan elektrik, su, doğalgaz faturaları, diğer yandan da, temel giderlere, gıda harcamalarına, 7 bin 500 lira yetebilir mi. Elbette yetmez. Yetmiyor da. İktidar emekli maaşlarını, TÜİK’in, uydurma rakamlarına göre değil de, çarşının pazarın, gerçek fiyatlarına göre düzenleseydi şu anda, en düşük emekli maaşının, 13 bin lira civarında olması gerekiyordu."
Akşener'in konuşmasından satır başları:
-Değerli dava arkadaşlarım bugün geldiğimiz noktada, ne yazık ki iktidar siyaseti, palyatif bir alana sıkıştırdı.
-Yeni bir çözüm, yeni bir vizyon, yeni bir seçenek oluşturmayı beceremedikleri için hatta onu geçtim, daha 6 ay önce verdikleri, vaatleri bile gerçekleştiremedikleri için uzunca bir süredir, günü kurtarmaya yönelik geçiştirici tedbirler üzerinden, siyaset yapıyorlar.
-Sistemdeki bozuklukların, yönetimdeki çarpıklıkların, artık kangren olmuş yaraların, üzerini örtmek için kısa süreliğine etki gösteren, ağrı kesicilerle, milletimizi oyalamaya, devam ediyorlar.
İşte bu ağrı kesiciler kimi zaman, verilen maaş zamlarıyla, Kimi zaman, edilen boş vaatlerle, kimi zaman da, bol keseden verilen sözlerle, hamasi nutuklarla, karşımıza çıkıyor.
-Geçtiğimiz hafta, Merkez Bankası Başkanımız, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, enflasyonla mücadeleyle ilgili, bir sunum yaptı.
-Öncelikle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın, ilk kadın başkanı olan, sayın Hafize Gaye Erkan'a, ve Başkan Yardımcısı, sayın Hatice Karahan'a görevlerinde başarılar diliyorum.
-Sayın Erdoğan'ın, bir dediğini iki etmeyerek, arkasında bir enkaz bırakan, ve bunun üzerine de, adeta ödüllendirilerek, BDDK Başkanlığı'na getirilen, selefinden sonra, işleri oldukça zor. Allah yardımcıları olsun.
-Allah tabi ki, milletimizin de yardımcısı olsun. Hayatta kalma mücadelesi veren, emeklilerimizin çocuklarına harçlık vermekte zorlanan, anne babalarımızın karnını doyuramayan, çocuklarımızın, barınma sorunu çeken, üniversite öğrencilerimizin de, yardımcısı olsun.
-Çünkü, Merkez Bankası Başkanı, geçen haftaki sunumunda, enflasyonun, yani hayat pahalılığının, mayıs ayına kadar, artarak süreceğini, enflasyondaki, kalıcı iyileşmenin ise 2025 yılında, ancak hissedileceğini söyledi.
-Ülkemiz, yüzde 73 gıda enflasyonu ile, dünyada rekor kırıyor. Hâlbuki, gelişmekte olan ülkelerin ortalaması, yüzde 15'ten fazla değil.
-Biz, İYİ Parti olarak, bugüne kadar her fırsatta söyledik. ‘Hayat pahalılığı ile mücadele, sadece, Merkez Bankası'nın, faiz politikalarına bırakılamaz.’ dedik. ‘Enflasyonla mücadele, Ciddiyetle ve çok yönlü ele alınması gereken, istikrar isteyen bir iştir.’ dedik.
-Ve maalesef, bugün gelinen noktada, yıllardır uygulanan, yanlış tarım politikaları sonucunda, çiftçimiz artık, tarlasını ekmez oldu. Gıda enflasyonu, en önemli milli güvenlik sorunlarımızdan biri haline geldi.
-Buradan, iktidar mensuplarına, bir kez daha sesleniyorum. Eğer ki, enflasyonla samimi bir mücadele yapacaksanız işe tarımdan başlayacaksınız.
-Ayrıca sanayi politikasındaki, ithalat bağımlılığını azaltacaksınız ki, kur her zıpladığında, enflasyon da artmasın.
İKRAMİYE TEPKİSİ
-Bir kereye mahsus 5 bin lira vermek yetmez, sadaka mı dağıtıyorsunuz kardeşim, kendisine gelin. Emekli maaşlarını derhal asgari ücret seviyesine çıkartın. Asgari ücreti de gerçek enflasyona göre ayarlayın. Milletimizin hiçbir ferdi geçim sıkıntısıyla ömür tüketmeyi hak etmiyor.
FİLİSTİN VE İSRAİL YORUMU
-Aziz milletim insanlık adına, utanç verici günlerden geçiyoruz. Radikal siyasetin ve terörün, nasıl da, birbirini besleyen bir sarmal olduğuna, bir kez daha, acı bir şekilde şahit oluyoruz.
-Geçtiğimiz hafta sonundan beri, İsrail-Filistin ekseninde başlayıp, dün itibariyle, Suriye ve Lübnan'a da yayılan, çatışmalarla beraber, bölgede maalesef uzun süreli sonuçları olacak, bir dönüm noktasındayız.
-Öncelikle, şunu söylemek isterim ki yıllardır İsrail'in sürdürdüğü, orantısız güç kullanımı, ve ‘güçlüyüm, öyleyse haklıyım.’ yaklaşımı Filistin'i günden güne, daha da daralan bir coğrafyaya sıkıştırdı. Ve ne yazık ki, bu sıkışmışlıktan barış yerine, huzur yerine, terör doğdu.
-Savaş kötüdür. Ancak savaşmanın, bir hukuku vardır. Eğer masumları öldürüyorsan bu savaş değil, terördür.
-Eğer kadınların, ırzına saldırıyorsan bu savaş değil, terördür. Eğer, asker veya sivil ayrımı yapmadan, saldırıyorsan bunun, meşru bir yanı olamaz, bu terördür. Yani, her şart ve ortamda, önce, terörün adını koymamız lazım.
-Eğer bunu yapmazsak, başka ülkelerin, PKK/YPG terör örgütünün, alçak eylemlerine gösterdiği, iki yüzlü tavra karşı durma meşruiyetimiz de azalır.
“EN BÜYÜK ZARARI FİLİSTİN HALKINA VERDİ”
-Gazze'de yaşananlar terördür. Ve Hamas yapmış olduğu bu eylemler ile, Filistin halkının haklı mücadelesine, kara bir leke sürmüştür. 1967 sınırları çerçevesinde, bağımsız bir Filistin Devleti'nin, kurulma çabaları sürerken bölgenin istikrara kavuşması için, dünya kamuoyu destek verirken bu terör eylemi, en büyük zararı, Filistin halkına vermiştir.
-Ve nitekim, yıllardır uluslararası hukuku çiğneyen İsrail'i, bugün, dünya kamuoyu nazarında mağdur hâline getirmiştir.
-Biz İYİ Parti olarak her konuda olduğu gibi bu konuda da, Türkiye'nin, her şeyden önce, milli menfaatlerimiz çerçevesinde, hareket etmesi gerektiğini düşünüyoruz.
-Bu doğrultuda Dışişleri Bakanlığı'nın, bugüne kadar sergilemiş olduğu, sağduyulu ve dengeli duruşu, doğru buluyor en azından şu ana kadar, eski hatalardan ders çıkartılmış olmasından, memnuniyet duyuyoruz.
-Konuyu, uluslararası hukuk çerçevesinden değerlendiren ve bölgede barışın tesis edilmesini önceleyen, mevcut yaklaşımı, destekliyoruz.
TEZKEREYE YEŞİL IŞIK
-Ne hikmetse, bütün terör örgütlerinin hedefinde, Türk milleti var. Kimisi millet kavramına, yüce dinimizi alet ederek savaş açar.
-Kimisi de millet kavramına, etnik aidiyetleri alet ederek savaş açar. Ama hepsinin ortak noktası, Türk milletine, Türk devletine ve Atatürk'e olan alerjileridir.
-Dolayısıyla; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, milli birliğine ve toprak bütünlüğüne, tehdit oluşturan, her türlü terör örgütü ile mücadelesi, haklıdır ve meşrudur.
-İsmi, coğrafyası, ambalajı, ne kadar değişirse değişsin, PKK'nın şubeleri olan ypg/pyd de, terör örgütüdür.
Biz de, Suriye ve Irak'ta, bu terör odaklarına karşı yürütülen, tüm askeri operasyonlarımızı destekliyoruz.
-Nitekim; Dün, grup başkanvekilimizin de açıkladığı üzere, önümüzdeki süreçte, gazi meclisimizde görüşülecek olan, Irak ve Suriye tezkereleri kapsamında da, verdiğimiz bu desteği sürdüreceğiz.
SİHA TEPKİSİ
-Geçtiğimiz hafta, sınır ötesinde, terör yuvalarına karşı yaptığımız operasyonlarda,bir insansız hava aracımız, ABD tarafından düşürüldü.
-Yapılan açıklamada, SİHA'mızın, ABD üssüne, fazla yaklaşması sebebiyle, düşürüldüğü belirtildi. Saray medyası ise, günlerdir; SİHA'mızın, nerede düşürüldüğünü;
-ABD üssüne, ne kadar yaklaştığını; ve ABD'nin bizden, ne kadar korktuğunu tartışıyor. Oysa, asıl sorgulamamız gereken; SİHA'mızın, ABD üssüne, ne kadar yaklaşıp yaklaşmadığı değil,
terör örgütünün dibinde, ABD üslerinin, ne aradığıdır!
-Asıl sorgulanması gereken, SİHA'mızı düşüren ABD uçağının, nereden havalandığıdır! Pentagon tarafından yapılan, açıklamaya göre; ABD, düşürdüğü SİHA'nın, Türkiye'ye ait olduğunu biliyor.
-Yani, Türkiye'ye ait olduğunu, bile bile düşürüyor. Hâlbuki bu uçuş, Türkiye'nin, uluslararası haklarından kaynaklanan, meşru bir uçuştur. Orada, uluslararası hukuka aykırı şekilde bulunan ise; Türkiye değil, Amerika'dır.
-İşin, daha da ironik olan tarafı ne, biliyor musunuz? İddialara göre, bu uçak, Türk SİHA'sını düşürmek üzere,İncirlik Üssü'nden, yani Türkiye'den havalanıyor… Üstelik, resmi kurumlardan,
bir Allah'ın kulu çıkıp da, “yok öyle bir şey.” demiyor…
-Ama bu vahim iddia, doğru olsun ya da olmasın; buradan, açıkça ilan etmek istiyorum: Eğer, Amerikan Devleti, Türkiye'nin, bu coğrafyadaki varlığından, rahatsızsa; derhal Türk topraklarında bulunan, İncirlik Üssü'nü de boşaltmalıdır. Aynı zamanda, düşürdüğü SİHA için, Türkiye'ye gereken tazminatı, misliyle ödemelidir.
-Ancak ibretle görüyoruz ki; maalesef, bu rezil hadise de; tıpkı askerimizin başına, çuval geçirilmesinde olduğu gibi, kapatılmaya çalışılıyor.
-Çünkü, kürsülerden esip gürleyenler, söz konusu, ABD oldu mu, nedense, süt dökmüş kediye dönüyor. Ancak biz, biliyoruz ki; ABD, bu küstah cesareti, kırmızı halılar ile uğurlanan,
-Rahip Brunson'dan alıyor! ABD bu cesareti, iktidarın basiretsizliğinden alıyor!
'DERHAL GAZZE'YE GİDİP ŞEHİT OLMASINDA YARAR VAR'
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Türk askerinin Gazze'ye gitmesi yönündeki çağrıları eleştirdikten sonra Konya'daki Tahir Büyükkörükcü Camii'nin imamı Seyfullah Akyiğit'in sözlerine tepki gösterdi.
Akyiğit, "Hatay depreminden sonra oradaki hoca kardeşlerimiz şöyle anlatıyorlar; 3-5 hafta geçti, ölümleri yıkılıyor, cenazeler kokmaya başladı. İçlerinden bir tanesi mis gibi kokuyor. Araştırdık, Suriyeli bir kardeşimizmiş" demişti.
Akşener, şu ifadeleri kullandı.
Hatay'da cenaze yıkarken Suriyeli bir kardeşimizin 'naaşının' mis gibi koktuğunu, buna karşı depremde vefat etmiş bir Türkün 'cenazesinin', 'cesedinin' çok pis koktuğunu söyleyen kişinin derhal Gazze'ye gidip şehit olmasında büyük yarar var.
Mehmetçik Gazze'ye" demek çok kolay! Ancak kimse unutmasın ki Mehmetçik; Bu ülkenin varlığını, birliğini, güvenliğini korumak için var. Çok istiyorlarsa Gazze'ye kendileri gitsinler!