
Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, kadınların eşit haklara sahip olduğu, özgürce yaşayabildiği bir gün olarak kutlanması gerekirken, her yıl kadın cinayetleri, şiddet ve eşitsizlikle gölgeleniyor. Kadınlar sadece hakları için değil, hayatta kalmak için mücadele ediyor. Son 20 yılda Türkiye’de 7 binden fazla kadın, erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybetti. Ancak alınmayan önlemler ve etkisiz yasalar nedeniyle kadın cinayetleri her geçen yıl artarak devam ediyor.
CHP Gaziantep Milletvekili Melih Meriç, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde kadınların maruz kaldığı adaletsizliği vurgulayarak sert bir açıklamada bulundu: "Kadınlarımız için kutlamalar değil, gerçek çözümler istiyoruz! Her gün bir kadın öldürülüyor, şiddete uğruyor, ekonomik bağımsızlığını kazanamıyor. Türkiye'de kadın olmak, her an hayatta kalma mücadelesi vermek demek oldu. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen bu iktidar, kadınları kaderine terk etti. Ancak biz, kadınların yaşam hakkını, ekonomik özgürlüğünü ve güvenliğini sağlamak için mücadele etmeye devam edeceğiz."
Son yıllarda Türkiye’de kadın cinayetleri hızla arttı. 2014 yılında 294 kadın öldürülürken, 2015 yılında bu sayı 303’e yükseldi. 2016’da 328 kadın erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybederken, 2017 yılında bu rakam 409’a çıktı. 2018’de 440, 2019’da 474 kadın cinayeti kayıtlara geçti. Pandemi döneminde de kadınlar korunamadı; 2020’de 300, 2021’de 280, 2022’de ise 334 kadın öldürüldü. 2023 yılında 315 kadın cinayeti işlenirken, 2024 yılının ilk 10 ayında ise şimdiden 394 kadın hayatını kaybetti.
Gaziantep ise kadın cinayetlerinde en fazla vaka görülen şehirler arasında yer alıyor. 2024 yılı itibarıyla Türkiye genelinde 12. sırada bulunan Gaziantep’te, yılın ilk 10 ayında 15 kadın öldürüldü. Geçmiş yıllara bakıldığında, son 10 yılda şehirde en az 105 kadın erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybetti. Ancak uzmanlar ve sivil toplum kuruluşları, bu sayının daha yüksek olduğunu belirtiyor çünkü birçok kadın cinayeti şüpheli ölüm olarak kaydediliyor ve gerçek rakamlar gizleniyor.
“İktidar Kadınlar İçin Ne Önlem Alıyor?”
Melih Meriç, AKP hükümetinin kadınların yaşam hakkını ve güvenliğini sağlamak yerine suni gündemlerle kamuoyunu oyaladığını belirterek şu ifadeleri kullandı: "AKP hükümeti, kadın cinayetleri karşısında yeterli adımları atmıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek kadınların yasal güvencelerini zayıflattılar. Mecliste kadına yönelik şiddet yasalarının daha caydırıcı olması için mücadele ediyoruz ancak iktidar bu adımları görmezden geliyor. Kadınları korumak yerine onları susturmayı tercih eden bir sistemle karşı karşıyayız."
AKP'nin kadın politikalarının yetersiz kaldığını vurgulayan Meriç, şu üç temel adımın acilen atılması gerektiğini belirtti:
1. İstanbul Sözleşmesi’ne Geri Dönüş: Türkiye’nin 2021 yılında çekildiği İstanbul Sözleşmesi, kadınların şiddete karşı korunmasını sağlayan en önemli yasal dayanaklardan biriydi. Bu sözleşmenin tekrar yürürlüğe girmesi şarttır.
2. Caydırıcı Yasalar: Kadına yönelik şiddet davalarında “iyi hal indirimi” ve “haksız tahrik indirimi” gibi uygulamalar kaldırılmalı, failler en ağır cezalarla yargılanmalıdır.
3. Kadınların Ekonomik Özgürlüğü: Kadınların iş hayatında daha fazla yer alması ve ekonomik olarak güçlenmesi sağlanmalıdır. Devlet, kadın girişimcileri destekleyen fonları artırmalı ve iş hayatında kadınlara eşit fırsatlar sunmalıdır.
“Kadınlar Çiçek Değil, Hayatta Kalmak İstiyor”
Gaziantep Milletvekili Melih Meriç, kadın hakları mücadelesinin sadece bir gün değil, her gün sürmesi gerektiğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı: "Her 8 Mart’ta süslü mesajlar paylaşarak, kadınlara çiçek dağıtarak onların sorunlarını çözemeyiz. Kadınlar yaşamak istiyor, şiddete uğramamak istiyor, kendi hayatlarına sahip çıkmak istiyor! Biz CHP olarak kadınlarımızın yanında olmaya, onların haklarını savunmaya devam edeceğiz. Kadına yönelik şiddete karşı daha güçlü yasalar çıkaracak, İstanbul Sözleşmesi’ni tekrar yürürlüğe koyacağız. Bir kadının bile canı yanmasın diye mücadelemiz sürecek!"
Sonuç: 8 Mart’ta Kutlama Değil, Adalet Talebi
Kadınlar, erkek şiddetinin gölgesinde yaşamak zorunda değil. 8 Mart, kutlamaların değil, eşit haklar için mücadelenin günüdür. Türkiye’de ve Gaziantep’te kadınların öldürülmediği, şiddete uğramadığı, hayatlarını korkmadan sürdürebildiği bir gelecek mümkün. Ancak bunun için kadınları koruyan yasaların çıkması ve iktidarın samimi adımlar atması gerekiyor.
,CHP olarak, bu mücadelenin her zaman en ön safında olacağımızı bir kez daha vurguluyoruz. Çünkü kadınlar yaşarsa, toplum da yaşar!