CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, partisinin İstanbul İl Başkanlığı binasında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Özel, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“EĞER TERÖRİSTLER YAKIYORSA NEDEN YAKALAMIYORSUNUZ?”
“Günlerdir hepimiz Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ın yaşlı gözlerle ve uykusuz gözlerle ayakta duracak hali yokken dün gece olacakları 3 gündür dikkat çektiğini hep birlikte izledik. Bir diğer argümanı bu işi PKK’lılar yaptı. Burada iki önemli sorun var. Sorun bir, hani Süleyman Soylu, ‘terörist metresi geri geriye sayıyor. Şu anda Türkiye sınırlarında 273 PKK militanı var, yerlerini milim milim biliyoruz, burunlarını çıkarttırmıyoruz’ diyordu. Peki bu burunlarını çıkaramayanlar, Türkiye’nin en batı coğrafyalarına gelip de orman yangını çıkarıyorlarsa, Süleyman Soylu’ya bir şey söylemek lazım. Demek ki bizi kandırıyorlar, bizi aldatıyorlar. Ve bir terör örgütünün böyle bir yangınları çıkarabilecek durumda olduğunu, kendi beceriksizliklerini örtmek için kullananlar, o terör örgütlerine bir güç atfettiklerinin ve zaten terör örgütlerinin adından söz ettirmek için eylem yaptıklarının farkında değiller herhalde.
Bu terör örgütüne, şimdiye kadar son birkaç yılda yapılmış en ileri sözel destek bu olsa gerek. Eğer teröristler yakıyorsa neden yakalamıyorsunuz? Nasıl engel olmuyorsunuz? Ve neden yakalamıyorsunuz? Bu ülkeye bu acıları yaşatıp da yakalanamayanlar varsa, yakalayamayanların beceriksizliğidir. Yakalanıp da cezalarını en ağır şekilde çekmelerinin de arkasında CHP olarak dimdik duruyoruz.”
“TARIM VE ORMAN BAKANI GÖZ GÖRE GÖRE GERÇEKLERİ ÇARPITIYOR”
“Tarım ve Orman Bakanı İlk günden beri ‘keşke öyle olsaydı’ dedirten ama söylediği lafla da herkesi şaşırtan bir cümle kuruyor. Türkiye’nin orman yangınlarıyla mücadelesinde dünyada az bulunur bir filosu olduğunu söylüyor. Oysa kabine arkadaşı Dışişleri Bakanına kulak verdiğinizde, ‘İspanya’dan, Hırvatistan’dan Ukrayna’dan, İran’dan, Rusya’dan, Azerbaycan’dan yapılan takviyelere ilave olarak İsrail’den 2 uçak daha Ukrayna’dan 4 helikopter daha bulduk ve filomuza kattık’ diyor. ‘Her yerde uçak arıyoruz’ diyor, oysa ki Tarım Bakanı ‘bizim orman yangınlarında uçaklar iş görmez’ diyordu, övündüğü filomuzu ilk gün açıklamıştı. İlk yangın olduğunda ‘ 3 uçak 29 helikopterimiz var’ demişti.
Şu anda Dışişleri Bakanının saydıklarıyla ve filomuzun son durumu olarak dedikleri ’20 uçak ve 51 helikopterle mücadele ediyoruz’ diyorlar. 3 uçak 20’ye çıkmış, 29 helikopter 51’e çıkmış halen daha yetmiyor, ama Tarım Bakanı diyor ki ‘ dünyanın kıskandığı bir filomuz var bizim’ Bu kadar ağır bir çelişkiyi bu kadar göz göre göre gerçekleri çarpıtmayı kamuoyunun bir kez daha takdirlerine bırakıyorum”
“TÜM CANLILARIN DEĞERİNE BİR PAHA BİÇİLEBİLİR Mİ?”
“AKP Genel Başkanı ‘orman yanar da canlı yanmaz mı?’ dedi ve hepimizin tüylerini ürperten şu ifadeleri kullandı; ‘orman yanar da canlı yanmaz mı? Kayıpların parasını ödeyeceğiz. Büyükbaşsa büyükbaş, beyaz et ise beyaz et’ Yanan hayvanlara maddi değer üzerinden bakan, tavuklar için beyaz et ifadesini kullanan, AKP Genel Başkanının bir ay önce çıkardığı ve kuşa çevirdiği hayvan hakları yasasına bakarsanız o yasada hayvanseverlerin istediği tanımlar yerine, tercih ettiği tanımlara bakarsanız, bu dile şaşırmazsınız.
Burada esas soru şu; hayvandan kasıt evde yetiştirilen tavuklar, kazlar değil sadece sayın Erdoğan, sahipli hayvanların bedellerini ödeyince o hayvanların sahiplerinin bütün acısının geçeceğini siz varsayıyorsunuz ama sahipsiz hayvanlar, ormandaki kaplumbağalar, solucanından kuşlarına kadar tüm canlıların değerine bir paha biçilebilir mi?”
“Evi yanana da, bahçesi yanana da, canı yanana da, hayvanı yanana da, oğlu, kızı ölene de, madencinin anasına da, askerde şehit düşenin anasına babasına da, sadece ve sadece para üzerinden bir iletişim kuran bu kalpsizliği artık daha fazla bu ülke taşıyamaz. Acılar satın alınamaz, her şeye değer biçilemez, her şeye değer biçen, parası neyse veririz diyen bu anlayışı bu ülke daha fazla barındıramaz”
SORUMLULUK BELEDİYELERDE AÇIKLAMASI
“Recep Tayyip Erdoğan diyor ki, ‘sorumluluk belediyelerde.’ Döndü dolaştı, ‘yerleşim yerlerinden büyükşehir belediyeleri sorumlu, onlar da CHP’de zaten’ diyor. Bir kez böyle bir meselede buradan bu sorumlu, oradan o sorumlu ayrımı ne kadar doğrudur bilinmez ama, büyükşehir belediyesinin sorumlu olduğu yerlerde yangın çıkmış, yani Marmaris merkezde bir ev yanmış, belediye o evi söndürememiş, yangın ormana sıçramış gibi anlatıyor. Hiç bilmeyen böyle anlar.
Oysa tam da dediğiniz gibi sizin sorumluluğunuzda olan ormanlarda yangınlar çıktı, söndürülemedi, döndü geldi, yerleşim birimlerine sıçradı. Burada illa böyle basit bir taksimat yapılacaksa belediyelerin sorumluluk alanlarına ormanlardan gelen yangınlar ulaştı. Nasıl vatandaşa, ‘biliyorsunuz oralardan CHP’li belediyeler sorumlu’ diyebilirsiniz?”
“KİMİ KANDIRIYORSUNUZ?”
“Turizm Kanunu’ndan yapılan değişiklikle orman alanları dahil, Turizm Bakanı gerekli görürse burada turizm yatırımlarına izin verebiliyor. Biz buna ilk andan itibaren itiraz ettik Turizm Bakanı dedi ki, ‘eskiden 3 bakanlıktaydı şimdi tek bakanlıkta, değişiklik bu’ dedi. 3 bakanlıktan biri Tarım Bakanlığıydı. Şimdi Tarım Bakanlığı’na sormadan ormanı, orman arazisini turizme açma yetkisini, kendisi de turizmci olan, turizm yatırımları olan, yeni yatırımlar için etrafı turizm lobicileriyle sarılı olan, kendisi de bizzat o mahalleden olan birinin insafına bırakılmasına biz ‘hayır’ demiştik. Şimdi diyor ki, ‘ böyle bir yetki vermedim’ Turizm Kanunu Madde 3. Turizme açılacak yerlerin tanımı 3. maddede yapılıyor, ‘orman vasıflı alanlar dahil’ diyor, ‘geliştirilmesinde kamu yararı varsa Cumhurbaşkanı yapar.’ Bu kanunda da yetkiyi Turizm Bakanına veriyor. Vermedim dediği yetki, kendi partisinin milletvekillerinin 25 saatin sonunda uyumadan, eve gitmeden kullandıkları oylarla verildi. Kimi kandırıyorsunuz?”
“ERDOĞAN, BELEDİYE BAŞKANI OLDUĞUNDA İSTANBUL’DA 4 GÖKDELEN VARDI, ŞİMDİ 121 TANE VAR”
“Erdoğan, ‘Beni betonla falan anmasınlar’ diyor, ‘benim betonla ne işim olur. Ben dikey mimariye karşıyım, betona karşıyım’ diyor. Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda 4 gökdelen vardı. Şimdi kaç tane var? 121 tane var gökdelen var ve Kanal İstanbul için planlananlar hariç. Sayende dikey mimariye biz de karşıyız. Hepimizin karşısına bir gökdelen diktirdin sen. Bütün İstanbul dikey mimarinin karşısında zaten. Bunların hepsi, bizzat yönettiğin ya da atadıklarına yönettirdiğin, ayda bir kez üstünde gezdiğin, helikopterden, uçaktan kupon arsaları, taksim ettiğin İstanbul’da oldu.”
“‘KURBANLIK ALMAYA GİDECEĞİM, BIRAK ARTIK DİRENMEYİ’ DİYORLARDI”
“Ormanları turizme açan bu kanunu çıkarabilmek için AKP grubu, 101 yıllık meclis tarihinde, şimdiye kadar yaptığı en uzun ikinci birleşimi yaptı ve bizim bütün uğraşlarımıza rağmen bu kanunu çıkardılar. Zaman zaman saatlerdir uyumadığım, 6 gündür, 5 gündür yoklamalarla sürekli içeri geri girmekten sinirleri yıpranmış, müzakere edilip, bu kanunun kötülüklerini anlatırken, çil yavrusu gibi dağılıp, oylamaya çağrıldıklarında yoklama istersek, Çin ordusu gibi içeriye girenler, zaman zaman üzerimize yürüdüler. ‘Kurbanlık almaya gideceğim, bırak artık direnmeyi’ diyorlardı bana. Biz de diyorduk ki, ‘ ormanlarımızı kurban edeceksiniz. Bundan vazgeçin hep birlikte bayrama gidelim’. AKP Grup Başkanvekili Bülent Duran, ‘ ne var bunda bu kadar direnecek, hepimizin canı çıktı, bırak inat etmeyi’ diyerek bana şahsen söyledi gözünün içine bakarak da söylerim ki kendisinin bunu yalanlamayacağını biliyoruz.
Turizm Bakanı aradı telefonla, ‘Özgür bey, gelirseniz bir kahvemi içer misiniz? Ben gelsem oturup görüşebilir miyiz? Kanunumuzu anlatacağım” Dedim ki ben bunu kamuoyuyla paylaşırım, sizinle görüşmem, bu kanun öyle bir kanundur. Turizm bakanının günü geldiğinde terörist dedikleri, günü geldiğinde şeytanlaştırdıkları ana muhalefet partisinin grup başkanvekiline ‘oturulalım kanunumuzu size anlatayım’ dediği kanundur, görüşmeyi kabul etmediğimiz kanundur.”
“CUMHURİYET SAVCISI, RESEN HAREKETE GEÇMEMİŞTİR, REİSEN HAREKETE GEÇMİŞTİR”
“Türkiye’ye yardım diye bir Twitter Hashtag’ı açılmış, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da bu Hashtag için bir soruşturma başlatmış. Türkiye’yi aciz göstermeye çalışıyorlarmış. Avustralya’da orman yangınları olurken de, dünyada orman yangınları, büyük sel felaketleri olunca hep bu helpli Hashtagleri gördük. Bu kendine güvenen ülkeler bunlara soruşturma açmıyor. Siz gerçekten güçlüyseniz, özgüveniniz yerindeyse bana niye yardım için Hashtag açtınız diye dava açmazlar. Ama suç örgütü lideri, ‘yahu bu ülkenin İçişleri Bakanı, Sezgin Baran Korkmaz’ı çağırıp, ‘hemen yurt dışına kaç’ dedi.
Kamera kayıtlarına bakın kaçmadan bir gün önce kamera kayıtlarına bakın, kaçmadan bir gün önce İçişleri Bakanlığı’na gittiği dediğinde, resen harekete geçmeyen Cumhuriyet Savcısı, Atatürk’e Ayasofya’da hakaret edilirken, cumhurbaşkanının huzurunda canlı yayında hakaret edilirken harekete geçmeyen Cumhuriyet Savcısı, uyuşturucu ticaretiyle ilgili isimler havada uçuşurken, harekete geçmeyen Cumhuriyet Savcısı, eski bir İçişleri Bakanının oğlunun cinayet işlediği iddiasıyla, AKP milletvekilinin, evinde işlenen cinayetten sonra DNA örneğine bile başvurmak için harekete geçmeyenler bugün resen harekete geçmişler, bu doğru değil. Harekete geçen Cumhuriyet Savcısı, resen harekete geçmemiştir, reisen harekete geçmiştir.”