Yerel

Dünya Madenciler Günü...

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Gaziantep İl Koordinasyon Kurulu, Dünya Madenciler Günü'nü kutladı.

Dünya Madenciler Günü...
03-12-2021 18:18

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Gaziantep İl Koordinasyon Kurulu, Dünya Madenciler Günü'nü kutladı.

TMMOB Gaziantep İl Koordinasyon Kurulu'ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Dünya Madenciler Günü, mitolojik olarak madencilere miras kalmış güzel bir anlatıdır. Roma İmparatorluğu döneminde, babasının gazabından kaçan ve bugün ki İzmit yakınlarında bir maden ocağına gelen ve madencilerin çalışmakta olduğu bir mağaraya sığınan, Santa Barbara kaçarak madencilere sığınmış, madencilerin dayanışması ile bu zor durumdan kurtulabilmiştir. O günden sonra bu tarih “Dünya Madenciler Günü” olarak dünya literatüründe yer almaktadır. Santa Barbara’nın biz madencilere armağan ettiği ve bir gelenek haline gelen 4 Aralık “Dünya Madenciler Gününü tüm içtenliğimizle kutluyoruz.

Madencilik sektörü; zor, yıpratıcı, yüksek oranda risk taşıyan ve bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren, dünyanın en ağır iş koludur. Yerin yüzlerce metre altında her türlü tehlike ve zorluğa karşı doğayla mücadele ederek yer altı zenginliklerimizi üreten, yer üstünde yol, baraj, köprü, tünel vb nin yapılmasına patlayıcı maddeler altında katkıda bulunarak, gerektiğinde bu uğurda yaşamını kaybeden maden emekçilerine sahip çıkmak bir insanlık görevidir.

Ülkemizde madencilik çoğunlukla 18. yüzyıl teknolojileri ile maden üretimi yapılabilmektedir. On sekizinci yüzyıl teknolojisi ile ne kadar çok rezerve sahip olursak olalım ne kadar verimli üretim yaparsak yapalım dünya madenciliği ile ne rekabet edebilir, ne çevresel sorunları ne de iş kazalarını önleyebiliriz.

Mineral çeşitliliği bakımından dünyada zengin ülkeler arasında yer almakta olan ülkemizde çok sayıda mineralin üretimi yapılmakla beraber, sektörün çok da gelişmiş olduğu söylenemez. Türkiye’de madencilik sektörünün GSMY içindeki payı yıllara göre %1,5-2 arasındadır. Üretilen madenler uç(nihai) ürünlere dönüştürülerek katma değeri yüksek ürünler elde edilememektedir. Tüm metal madenlerimiz, doğal taşlarımız, endüstriyel hammaddelerimiz ham ya da yarı mamül madde olarak yurt dışına ihraç edilmekte ve mamül madde ve uç ürün olarak tekrar ülkemize ithal edilmektedir. Örnek olarak tonunu ham olarak 140 dolardan satmış olduğumuz krom madenini, yaklaşık 1.200-1.400 dolar arasında işlenmiş ya da yarı işlenmiş bir şekilde ithal etmekteyiz. Krom ihracatında dünyanın önde gelen ülkeleri arasındayız ancak ülkemizde hala paslanmaz çelik fabrikamız yoktur.

Eğer yeraltı kaynaklarımızı ülke sanayisine hammadde olarak kullanıma açamıyorsak, ülke içerisinde uç ürüne dönüştüremiyorsak, entegre sanayi tesislerinde kullanamıyorsak yapılan madencilik sömürge madenciliğidir. Kendi kaynaklarını yok sayan, kaynaklarını kullanmayan bir ülkenin kalkınması mümkün değildir. Bu nedenledir ki madencilik sektörü bir belirsizlik, kuralsızlık ve istikrarsızlık içerisindedir.

2018 yılı AR-GE istatistiklerine göre, Türkiye’de yapılan AR-GE harcamalarının sadece % 0,5’i (binde beş) madencilik alanına yönelik olmaktadır. Bilimi ve teknolojiyi esas alan, AR-GE ve yenilenmeye ağırlık veren, dış girdilere bağımlı olmayan, istihdam odaklı ve planlı bir kalkınmayı öngören sanayileşme politikaları uygulandığında durum ülkemiz lehine değişecektir.

Madencilik sektörünü incelediğimizde her yıl büyük facialar hariç ortalama 65-70 maden emekçisinin yaşamını kaybettiğini görmekteyiz. Sektörün ve ülkemizin Soma gibi büyük bir faciadan dahi ders çıkarmadığı ölümlerin, artarak devam ettiği görmekteyiz. Cumhuriyet tarihi boyunca, maden kazalarında 3 binden fazla madenciyi kaybettik. Hayatlarını, kazandıkları ekmek mücadelesi için, bedenlerini toprak altında bırakmışlardır. Bu kaybettiklerimiz unutulmamalı. Dilekler ve umutlar bu kazaların tekrar yaşanmaması şeklinde olmalıdır.

1980’lerin başına kadar sadece 5-6 Maden Mühendisliği Fakültesi varken, bu sayı hızla artarak 25’e ulaşmıştır. Bu sayıya ilave olarak, 7-8 fakültede de ikinci öğretim başlatılmış olup, kontenjanlar ve yıllık mezuniyet sayıları bakımından son derece elverişsiz bir noktaya gelinmiştir. Bazı bölümlerin ciddi düşük kayıt sayılarından dolayı, bazı ikinci öğretim bölümleri kapatılmış halen kontenjanların geçmiştekinden dörtte bir oranında düşürülmesine rağmen kontenjan taleplerine bakıldığında üç üniversite hariç, kontenjanların dörtte bir oranında azaltılmasına rağmen kontenjanlar dolmamaktadır. Türkiye‘de asıl mesleğini yapma oranları Maden Mühendisleri arasında % 43 olarak görülmektedir. Genç mezunlar arasında bu oran çok daha yüksektir.

Kamu kurumlarında çok sayıda açık kadro olmasına rağmen, yeteri sayıda Maden Mühendisi istihdam edilmemekte yerlerine başka meslek dallarından kişiler görevlendirilmekte, görevlendirilen kişilerin de doğal olarak mesleki yetersizlik karşısında işi gerektiği gibi yapamamaları sonucu işletme giderleri artmakta ve sonuçta ülkenin kalkınmasına, maliyetlerin düşürülmesine, kaynakların gerektiği gibi kullanılmasına olumsuz etki yaratmaktadır.

3213 sayılı Maden Kanunu 6309 sayılı Maden Kanunu ilga ederek 1985 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 3213 sayılı Maden Kanunu’nda 23 kez değişiklik yapılmak zorunda kalınmıştır. Madencilik sektörü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinden ayrılarak kurulacak Madencilik Bakanlığı içerisinde yer almalı ve taşra teşkilatı oluşturulmalıdır.

Ancak; kalkınma, üretim ve bilimsel mühendislik uygulamaları kamu yararı doğrultusunda, emekten ve halktan yana olmadığı takdirde barış, eşitlik, adalet ve toplumsal refah sağlanamayacaktır.

Dünyada ve ülkemizde yer altında ve yer üstünde canlarını ortaya koyarak çalışan; insanlık tarihindeki en zor mesleklerden biri olan madencilikle ekmeğini kazanan tüm madencilerin ve maden mühendislerinin 4 Aralık Dünya Madenciler Gününü kutluyoruz. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER