Aile Destekleri Sigortası Buluşması'nda konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, kadınlara seslenerek "Ev kadınlarının da emeklilik hakkı olabilmeli. Hiçbir kadını bir erkeğe muhtaç etmeyeceğim" dedi. Kılıçdaroğlu konuşurken seslenen ve kürsüye çıkan bir yurttaş ise "Gelen gün giden günü aratıyor. Öyle bir zor hayat geçiriyoruz ki. Bize hâlâ tozpembe bir tablo çiziyorlar, ben bilmiyorum bana hiç olmadı o toz pembe hayat" diyerek feryat etti.
Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Aile Destekleri Sigortası Buluşması'nda konuştu.
"TÜRKİYE KAZANIYORSA HAKÇA DAĞITILMALI"
Birçok kadının kürsüye çıkarak yaşadığı sıkıntıları anlatmasının ardından konuşmasına başlayan Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
"Her evde huzur ve bereketin olmasını sağlayacağız. Kişiler değil, devlet kazanmalı. Türkiye kazanıyorsa hakça dağıtılmalı. Şu an belediyelerimizde var, tüm Türkiye'ye uygulayacağız. Her evde asgari bir gelir güvencesi lazım. Siyaset, toplumu huzurlu kılmaktır. Saraylarda oturmak gibi bir kaygım yok, sizin gibi yaşayacağım.
Ev kadınlarının da emeklilik hakkı olabilmeli. Hiçbir kadını bir erkeğe muhtaç etmeyeceğim."
"TOZ PEMBE BİR TABLO ÇİZİYORLAR AMA..."
Kılıçdaroğlu konuşmasını yaparken, bir yurttaş feryat etti. Yaşadığı mağduriyeti anlatan yurttaş, Kılıçdaroğlu tarafından kürsüye davet edildi.
59 yaşında olduğunu ve eşinin vefat ettiğini, tek başına çocukları ile torunlarına destek olmaya çalıştığını belirten yurttaş, şöyle konuştu:
"Gelen gün giden günü aratıyor. Öyle bir zor hayat geçiriyoruz ki. En yakından en acı şekilde yaşayan ben oldum. Yeri geldi çocuklarımın önüne bir tas koyduğumda geri çekildiğim de oldu. Bize hâlâ tozpembe bir tablo çiziyorlar, ben bilmiyorum bana hiç olmadı o toz pembe hayat."
Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
“Hakkın, hukukun ve adaletin olması için her evde huzurun, bereketin olması lazım. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, her annenin severek evladını doyurduğu bir düzeni inşa ettiğimizde bu ülkede adalet var demektir. Eğer bir çocuk yatağa aç giriyorsa, anne beslenme çantasına bir şey koyamıyorsa o ülkede adalet yok demektir. Benim bütün hedefim, bu ülkeye adaleti getirmek ve her evde huzurun her evde bereketin olmasını sağlamaktır. Bundan emin olmanızı isterim.
“TÜRKİYE KAZANIYORSA BU KAZANCIN HAKÇA DAĞITILMASI LAZIM”
Türkiye büyüyorsa, Türkiye gelişiyorsa, Türkiye kazanıyorsa bu kazancın hakça dağıtılması lazım. Burada kardeşlerimizi dinledik. Çocuklarının acısının ne kadar yüreklerinde hissettiklerini anlattılar. Acıyı yaşayanlar anlattılar. Ben de işsizlik nedeniyle intihar eden babaların haberini elbette gazetelerden okudum ve bu acıları hep beraber yaşadık. Bu acıların sona ermesi lazım. Bu acıların sona ermesi için de kim bize destek verecek diye haykıran anneler de burada. Az önce ifade ettiler. Sizin sahibinizin sosyal devlet olması lazım. Kişiler değil. Devletin sizi desteklemesi lazım. Devletin hiç kimseyi aç ve açıkta bırakmaması lazım.
Yoksul mahallelerden başlayarak bol miktarda kreş açın dedim. Anneler sevgi, güven içerisinde çocuklarını kreşe getirsinler. Çocuk arkadaşlarıyla beraber oynasın, eğlensin, uyusun, karnını doyursun. Anne akşam gelip kreşten çocuğu aldığı zaman bilecek ki çocuğum orada eğlendi, karnını doyurdu diye. Bunu Allah nasip ederse bütün Türkiye geneline yayacağız. Bütün Türkiye genelinde anneler, çocuklarını sevgiyle o kreşlere teslim edecekler. Orada genç kızlarımız bu çocuklara bakacak. Bütün bunların hepsi sizin hak ettiğiniz bir şeydir. Bunlar lütuf değildir. Bunlar sosyal devletin size vermesi gereken şeyler.
“AİLE DESTEKLERİ SİGORTASI”
Neden sosyal devlet diyoruz? Sosyal devlet, geliri olmayan veya düşük gelirli vatandaşına hizmet eden devlet demektir. Hiç kimsenin aç ve açıkta kalmadığı herkesin işinin gücünün olduğu bir devlete biz sosyal devlet diyoruz. Şehre kırsaldan çoğunuz geldiniz. Buralarda yaşıyorsunuz. Ama buralar hak ettiğiniz gibi yaşamak sizin hakkınızdır. Çocukların evde rahatça karnını doyurabilmelisiniz.
Az önce söyledin 6 bin lira gelirim var 3 bin lira kiraya veriyorum. Hangi sosyal devlette gelirin yarısı kiraya gider? Gelirin yarısı kiraya gidiyorsa çoluk çocuğun karnını nasıl doyuracaksınız? Bunun için dünya bir çözüm üretmiş. Adına Aile Destekleri Sigortası diyorlar. Aile Destekleri Sigortası şudur: Geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan her aileye devlet banka hesabına para yatırır. Kadın gider o parayı emekli gibi, işçi gibi çeker. Evladının rızkını sağlar. Böylece o ailenin fakir olduğunu kimse bilmez. Ancak sosyal devlet bilir.
“HER EVDE ASGARİ BİR GELİR GÜVENCESİNİN OLMASI LAZIM”
Belediye başkanlarımız şu anda bunu uyguluyorlar. Hepsi uyguluyor. Ama biz bütün Türkiye’de yapmak istiyoruz. Hakkari’de de fakir aile var. Trabzon’da da fakir aile var. Kırklareli’nde de fakir aile var. Dolayısıyla her evde asgari bir gelir güvencesinin olması lazım.
“BENİM SARAYLARDA OTURMAK GİBİ BİR MERAKIM YOK”
Bu sorunun çözülmesi lazım. Bu sorunu çözecek olanlar, sorunu geçmişte yaşamış olanlardır. Dolayısıyla benim saraylarda oturmak gibi bir merakım yok. Sizler gibi yaşayacağım. Mütevazi yaşayacağım. Sizin gibi yaşayacağım ve sizin sorunlarınızı çözeceğim. Eğer bir çocuk yatağa aç giriyorsa ben niye siyaset yapıyorum. Siyaset, toplumu huzurlu kılmaktır.
“HİÇBİR KADINI ERKEĞE MUHTAÇ ETMEYECEĞİM”
Eğer evde bir engelli varsa, anne çalışamıyor; eğer bir yaşlı varsa ve anne yaşlıya bakıyorsa o zaman o annenin; yaşlıya engelliye bakan annenin sosyal güvenlik primini devletin yatırması lazım. Yeri zamanı geldiğinde o ev kadını emeklilik hakkına kavuşmalı ve onun da emeklilik hakkı olmalı. Benim sözüm var hiçbir kadını erkeğe muhtaç etmeyeceğim.”
“GELEN GÜN, GİDEN GÜNÜ ARATTIĞI GİBİ BİZE NASIL TOZ PEMBE BİR TABLO ÇİZİYORLAR. BANA HİÇ OLMADI O TOZ PEMBE HAYAT”
Kılıçdaroğlu, konuşması sırasında söz almak isteyen bir kadını kürsüye davet ederek sözü ona bıraktı. Kürsüye torunu ile birlikte gelen kadın Kılıçdaroğlu ile fotoğraf da çekildi. Kadın şunları söyledi:
“Rüyamda bile hayal edemiyordum sizinle böyle yan yana olmayı. Ama şu an şükürler olsun. İnşallah da Cumhurbaşkanı olarak görmek istiyoruz. Yüz yüze, yan yana gelmek bir onur benim için. Ben 59 yaşına girdim ve şu ana kadar iki kız çocuğumu babamdan aldığım emekli maaşıyla çok zor şartlarda büyüttüm ama şu an diyorum ki gelen gün giden günü aratıyor. Öyle bir zor hayat geçiriyoruz ki bütün arkadaşlarımızın da dile getirdiği gibi hayat şartlarının zor olduğunu onu en acı şekilde yaşayan ben oldum. Yeri geldi çocuklarıma önüne bir yudum çorbayı koyarken ben geri çekildiğim oldu. Ama şu an yemin ederim gelen gün, giden günü arattığı gibi bize nasıl toz pembe bir tablo çiziyorlar. Ben bilmiyorum. Bana hiç olmadı o toz pembe hayat. Şu an iki kızımı okuttum, evlendirdim, torunlarım var. Evimin kirası 1000 lirayken birden 4000 bin oldu. Aldığım maaş 5000. Ben nasıl geçineceğim? Torunlarıma bir hakkım değil mi küçük bir hediye almak, cebine 50 TL koymak.”