Magazin

Nejat Yavaşoğulları: ‘Namus belası’ gibi sözler yazmak istemiyordum

Bulusuzluk Özlemi’nin solisti Türkiye’de 80’li yıllarda öncü olan özgün sözlü rock müziği yaratım sürecini anlattı.

Nejat Yavaşoğulları: ‘Namus belası’ gibi sözler yazmak istemiyordum
26-01-2025 00:09
26-01-2025 13:15

Türkiye’de rock müzik denince ilk akla gelen isimlerden birisi Nejat Yavaşoğulları. 40 yıl önce Bulutsuzluk Özlemi ile çıktığı yolda arkasında Anadolu rock’ın altın yıllarını geride bırakan mirası, 12 Eylül’ün boğucu ortamı, önünde ise devasa bir belirsizlik vardı. Sonuç mu? “Sözlerimi Geri Alamam”, “Yaşamaya Mecbursun”, “Tepedeki Çimenlik” gibi konserlerde hep bir ağızdan söylenen Türk müzik tarihine geçmiş şarkılar...

- Bulutsuzluk Özlemi 40. yaşını kutluyor ve bu kutlamayı da yollarda yapıyor. Üstelik yolun bir ksımında güneye giderek ve solda güneş de yükselirken. Sizi 40 yıldır bir arada ve sahnede tutan güç nedir, nasıl tarif edersiniz?

Bizi bir arada ve sahnede tutan güç için yapmış olduğumuz müziğin gücü ve dinleyicilerimizin bu zaman diliminin her aşamasında varoluşu diyebilirim. Burada şarkılarımızın içten ve gerçek duygulardan ortaya çıkmış olması da önemlidir diye düşünmekteyim. Ben 20. yıl kutlamalarımızda konser sırasında seyirciye yönelik, “Biz sesi çıkartanlar, sizler de çoğaltanlarsınız” diye bir laf etmiştim bunu anlamlı buluyorum. Ayrıca kendimize en baştan beri ölçüt aldığımız müzikteki evrensel seviye ile yaptığımız müziğin yarışabilmesi ilkesi de bence etkili oldu. Örneğin bizim ülkede bizden başka şarkısında üç dakika gitar solosu olan grup var mı bilmiyorum, biz bunları cesaretle yaptık. Sonuçta yabancı klasik rock gruplarını dinleyenler bizi de dinliyor. Müziği gerçekten seven gitar çalan, davul çalan gençler bizi her zaman takip etmişlerdir.

- Bulutsuzluk Özlemi yola çıktığında oldukça zor bir görevi vardı diyebiliriz sanırım. 70’li yıllarda popüler olan Anadolu rock türü dışında ülkemizde pek örneğine rastlanmamış Türkçe sözlü rock müzik şarkıları icra etmek. Sonradan çok bilindik olan Bulutsuzluk Özlemi “sound”u veya tarzı diyeyim, nasıl aşamalardan geçti? Öncesinde daha sert olan gitar yürüyüşleri biraz hafifledi mi? Veya sözleri melodilere uydururken nasıl bir yol izlediniz?

Deminki soruya cevap verirken biraz bu konuya da giriş yapmış gibi olduk. Bizden önceki Anadolu rock’ın altın dönemi yaşanmış ve güzel eserler üretilmişti. Ancak sonradan gelen müziğe odaklanan kentli gençlerden biri olarak benim ve farklı arayışlarımın olması çok doğaldı. “Kuyu Başına Vardım” veya “Namus Belası“ gibi sözler yazmak istemiyordum. Kentte yaşadığımız ve bizim birikimlerimizi oluşturan öğelerin, yaptığımız şarkılarda yer almasını hem çağdaş hem de gerekli görüyordum. Böyle düşününce de bu düşüncenin müziğin formuna da etki etmesi tabii ki kaçınılmazdı. Grubun gelişimi de doğal bir çizgi izledi. Önce akustik olarak başlayan serüven seyircilere giden sesin, ortam gürültüsünün etkisinden kurtulabilmesi için elektronikleşti. Bu durum Şikago’daki blues müzisyenlerinin de elektronikleşmesine çok benziyordu mesela. Sözlerin müziklerle eşleşmesinde benim çalıştığım ve müzikler yaptığım tiyatrolardaki Genco Erkal ve Ferhan Şensoy gibi kişilerle çalışmamın da etkisi var. Ayrıca tiyatro bana sahne terbiyesi verdi.

- Yaptığınız pek çok şarkı konserlerde marş gibi söylenir oldu. Böyle şarkıları yaratmanın bir sırrı var mı? Anın ve zamanın bilincinde olmak bu açıdan ne kadar önemli?

Bir sırrı yok desem de burada arayış içinde olan müzisyen kişi yakaladığı duyguyu işlerken birikimi, yeteneği, çalışma azmi ve yaşadığı yoğun konsantrasyon işleri şekillendiriyor. Şarkılarda yer alan samimi duygular, yaşanmışlıklar dinleyenler tarafından içselleştiriliyorsa ve kendinden bir şeyler buluyorsa şarkıyı birlikte söylemesine yol açıyordur.

- Türkiye'de muhalif şarkılar üreten bir müzisyen olmanın en büyük zorluğu nedir?

Çaktırmadan ya da ayan beyan yapılan ambargo.

- Hiç yayımlanmamış yeni şarkılarınız da dinleyici ile buluşacak. Bu şarkılardan söz eder misiniz? Üretim süreçleri nasıldı?

Pandemi sırasında bazı kayıtlar yapılmıştı. Güncel dertler bazı şarkılarda ister istemez yer alıyor sanırım bu yaşadığımız karanlık dönem insanda başka güzelliklerden bahsedecek ruh durumundan alıkoyuyor. Mesela “Yeter Artık” diyoruz bir şarkıda.

DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE MÜZİĞİN GELİŞİMİ

- Dünyada son 10 yılda müzik türlerinin birbiriyle yakınlaştığı ve sınırların bulanıklaştığı bir dönemdeyiz. Sizce önümüzdeki dönemde saf rock müziği yeniden yükselişe geçebilir mi?

Gerçek müziğin peşinden giden gençlerde rock’ın altın çağına yönelik bir ilgi var ama zamanın ruhu buna uygun mu bilemeyiz. O altın dönemin muhteşem müzisyenleri, grupları ortaya çıkar mı bilemeyiz. Retro bir rock anlayışı gelişebilir belki. Rock, klasik caz gibi bir konuma evrilebilir diye düşünceler kafamda dolaşıyor.

- Günümüzde Türkiye'deki müzik kültürünü nasıl buluyorsunuz? Sevdiğiniz veya sevmediğiniz isimler var mı?

Çok değişik çalışmalar oluyor bu arada. Farklı bir anlayış da olsa özgün şeyler üretiliyor. Bazen bir araya gelip birlikte konser verdiğimiz de oluyor, bazılarına solo olarak katıldım. Bizden hemen sonra çıkan rock grupları bu müziğin kitleselleşmesinde çok başarılı oldular. Duman, Mor ve Ötesi, Kurban, Redd, Mavi Sakal ilk aklıma gelenler.

‘UMUDUMU KAYBETMEDİM’

- Bulutsuzluk Özlemi'nin etkin olduğu 40 yıl içinde Türkiye çok farklı süreçlerden geçti ama siz şarkılarınızla her zaman özellikle gençlere umut aşıladınız. O umudu gençlerde şimdi görüyor musunuz?

Ben insanlık adına umudumu kaybetmedim, bu umudu da gençlerde görüyorum. Toplumun gelişimi kısa zaman aralıklarında değerlendiremeyiz. Bir süreç gerektiriyor toplumsal gelişmeler. Ben gençlerin gücünün hiçbir engel tanımayacağına daha iyi günlere er geç ulaşacağımıza inanmaktayım.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER