Deniz Karabaş, çocukluk yaşlarından bu yana sahnelerin tozunu yutan bir isim. Uzun yıllar tiyatro eğitimi aldı ve son olarak Show TV’de yayımlanan “Siyah Kalp” dizisindeki “Esma” karakteriyle ismini duyurdu. 25 yaşındaki oyuncu, DOT Tiyatro ve Zorlu PSM gibi mekânlarda tiyatronun perde arkasında da çalıştı, dans eğitimi alarak gelişimini sürdürdü. Gerisini kendisinden dinleyelim.
- Esma karakteri size ne kattı?
Esma bana göre daha içine kapanık, daha savunmasız. Aslında normal şartlarda tam zıttım ama örtüştüğümüz noktalar da yok değil. Aşk konusunda ben de Esma gibiyim mesela. (Gülüyor) Bana ne kattı dersek de ben daha sosyal ve tezcanlı biriyken Esma daha dinleyen ve olayları tartan biri. O yüzden beni konfor alanımdan çıkartarak olaylara farklı tepki verebilmenin nasıl olduğunu öğretti.
- Kapadokya’da çekimler yapmak oyunculuğun olumlu taraflarından biri diyebilir miyiz?
Oyunculukta farklı şehirlerde yaşayıp gözlem yapabilme insan tanıyabilme imkânını çok seviyorum. Sadece farklı insanlar değil kendinin de farklı koşullardaki yönlerini keşfetmen için harika bir imkân.
‘UCU AÇIK BİR MESLEK’
- Tiyatro eğitimiz ve tiyatro sahnelerinde asistanlık geçmişiniz de var. Bu iş oyunculuğunuza neler kattı?
Aldığım eğitimlerle kendi yeteneğimi ve neler yapabileceğimi öğrenmeye çalışıp sahneler ve tiyatro oyunlarında yaptığım asistanlıkta da bunu nasıl geliştirebileceğimi gördüm. Bütün bunlardan öğrendiğim şeylerin en önemlisi hiçbir zaman “oldum ben” diyememek. Çünkü oyunculuk bence her yaşta farklı bir şeyler kazandığın ve farklı açılardan gözlemleyebildiğin ucu açık ve bir o kadar heyecanlı bir meslek.
- Kariyerinizde size en çok ne veya kim esin verdi?
Özel olarak bir olay veya bir kişiden bahsedemem. Beni asıl cesaretlendiren ve bu yolda ilerlemem için şevklendiren ailemdi ama çünkü ilk oyunlarımı onlarla birlikte oynadım. En büyük motivasyonum ise kendime olan inancım.
‘Kuşak farklılıkları normal’
- Tiyatronun sahne arkasında ya da bir dizi film setinde gözlemlediğiniz ayrıntılar olabilir, size göre kendi kuşağınız ve daha önceki kuşaklar arasında farklar var mı?
Kuşaklar arasında her zaman ve her konuda farkların olduğunu görüyorum ve çok da doğal buluyorum. Teknoloji ile değişen ve sürekli gelişen bir akışın içindeyiz. Her dönem kendi içinde kendi disiplin ve dinamiğini oluşturuyor. Farklar olsa bile günün sonunda herkes bugünün getirdiği dinamikte buluşuyor bence.
- Rol seçiminde nelere dikkat ediyorsunuz?
Oyunculuk benim için seçtiğimiz karakterlere göre şekillenen bir tutku değil. Aksine roller değiştikçe ve çeşitlendikçe eğlenceli heyecanlı hale gelen bir tutku.
‘ELBİSEMİ BİLE SEÇTİM’
- Canlandırmak istediğiniz türde bir karakter, içten içe bürünmek istediğiniz bir rol var mı?
Okuduğum, izlediğim ve izlerken beğendiğim her şeyi oynamaya hevesim var. (Gülüyor)
- Hangi törenlerin kırmızı halılarında fotoğraf çekilirken kendinizi hayal ediyorsunuz?
Dürüst olmak gerekirse bir çoğunda hayal etmişliğim, hatta elbisemi bile seçmişliğim var. (Gülüyor)
İŞTE EN SEVDİKLERİ...
- Dans eğitiminizi gösterebileceğiniz müzikallere ilginiz nasıl? En sevdiğiniz müzikal hangisi?
Müzikali izlemeyi çok seviyorum, sevdiğim bir şeyin içinde bulunma fikri de çok heyecan verici geliyor. En sevdiklerimden biri de Moulin Rouge.
- Hangi tür dizi ve filmlerden hoşlanırsınız?
“Kulağıma hoş gelen her müziği dinlerim” derler ya benim için müzikte de filmde de dizide de böyle. Tek bir tür söylemek mümkün değil, sanat filmi, bilimkurgu, komedi, dram kısacası aklınıza gelen her türde sevdiklerim var.
- En sevdiğiniz yabancı diziler neler?
“Peaky Blinders”, “The Witcher”, “Sex and The City” en sevdiklerimden.
- Favori ilk beş filminiz hangileri?
“I Origins”, “Çingeneler Zamanı”, “Ölümlü Dünya”, “Ağır Roman” ve “Midnight in Paris”.