Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı AB Çalışmaları Merkezi Direktörü Nilgün Arısan, Erdoğan-Leyen zirvesini Cumhuriyet’e değerlendirdi. Erdoğan’ın Türkiye’nin AB üyeliğinin yeniden canlandırılmasına yönelik ifadeler kullandığını, von der Leyen’in ise bu konuya değinmeyerek sadece “stratejik ortak” dediğini belirten Arısan, AB dış politika şefi Kaja Kallas’ın da Türkiye’den sadece “stratejik ortak” olarak bahsettiğini anımsattı. Arısan, “AB’nin, ‘Suriye’de istikrarlı bir geçiş olmazsa daha fazla mülteci AB’ye gitmek ister’ şeklinde bir kaygısı var. Hatta Suriye’deki HTŞ yönetiminin, Kürtlere tavrını tam olarak bilmiyoruz. Suriyeli Kürtlerin de AB’ye iltica taleplerinin artması beklenebilir. Hem böyle bir şeyden kaygı duydukları için hem olası yeni bir mülteci dalgasını durdurmak hem de Türkiye’de bulunan Suriyelilerin şartlarını iyileştirmek için 1 milyar Avro daha verecekler” dedi.
ÜYELİK KOŞULLARI BELLİ
AB’nin cihatçı HTŞ’yi henüz meşrulaştırmadığının altını çizen Arısan, “HTŞ, halen AB’nin terör listesinde ve yaptırımlar kaldırılmadı ancak yeni mülteci akını olmaması ve Suriye’nin barışçıl bir geçiş süreci geçirmesi ve sonrasında istikrarlı bir ülke oluşturulması için destek vermeye çalışacaklar” diye konuştu. Arısan, “Bölge bu kadar kaynarken Türkiye’nin bölgedeki gücü Trump tarafından kabul edilmişken bile AB’nin Türkiye ile dış politika, savunma ve siyasi alanda üst düzey işbirliği başlatmaması, AB’nin Türkiye’ye hâlâ ‘öteki’ olarak baktığını gösteriyor. Üyelik sürecinin canlanması için gerekli koşullar belli. İnsan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi konularında adım atılmadan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulmadan üyelik sürecinin canlaması olası değil. İşbirliği için bile çeşitli koşullarla karşılaşıyoruz. Taraflar, Suriye’nin yeniden yapılandırılması konusunda işbirliğini gidecekler” ifadelerini kullandı.