Türkiye’de partilerimiz Lider endekslidir. Liderle büyürler, Liderle biterler. Liderler hiç emekliliği düşünmediklerinden, kendinden sonra kimin başa geleceğini, partinin halinin ne olacağını hiç düşünmezler. 1980 öncesi köklü partilerin çoğu barajın altında kaldılar. Bu partilerin liderleri, durup düşünme gereği duymadılar. Acaba neden barajın altında kaldık diye kendilerini sorgulamadılar. Çünkü hatanın ve hastalığın kendinde olduğunu biliyorlardı. Bütün mesele “Lider Sultalığı” denen şu hastalık var ya… Parti küçük olsun, benim çiftliğim olsun zihniyeti, köklü partileri bitirdi.
Şu anda bütün köklü partilerin Lider boşluğu yaşadıklarını görüyoruz. CHP merhum İsmet İNÖNÜ’den sonra esaslı yeni bir lider bulamadı. Erdal İNÖNÜ bu boşluğu dolduramadı. Deniz BAYKAL hiç da dolduramadı. Kemal KILIÇDAROĞLU da dolduramıyor ki % 25 leri geçemiyor. Bu nedenle CHP toparlanıp iktidar olamıyor. CHP’deki fikir boşluğu; Atatürk’ün koymuş olduğu altı ilkeden uzaklaştığı içindir. Bir gün Kürtçü, bir gün Atatürkçü olunmaz. Fikir boşluğunu gidermek için, tekrar Atatürk ilkelerine dönecek ve yürekten altı oka inanacaktır ki, iktidar olabilsin. 1960 İhtilalından önce olduğu gibi bol bol İhtilal çığırtkanlığı yaparak, Askerin sayesinde iktidara gelmek yolunu tercih ediyor. Aslında CHP lideri şapkasını önüne koyup derin derin düşünmelidir; biz nerede hata yaptık diye kendine soru sormalıdır. 1980 öncesinde solun oyu %33 idi. Şimdi CHP %33 oy almış olsa, AKP tek başına iktidara gelemez. CHP % 20 lerde seyrettiği yıllarda solun% 13 oyunun sağ partilere kaydığını görüyoruz. Bunun nedeni nedir diye araştıracak olursak, karşımıza din ve cami çıkıyor. Mustafa Sarıgül’ün; “CHP din ile Camii ile barışmalıdır” dediğinde CHP liler ona kızmışlardır. Sarıgül doğru söylemiş. CHP ülkenin gerçeklerine göre programını düzenlemelidir. Erdal İnönü SHP’de Genel Başkan iken, kişinin dini kutsallarına sövenlerin cezalandırılacağını ifade eden yasayı, Laikliğe aykırıdır gerekçesi ile Anayasa mahkemesine başvurarak iptal ettirmesi, dindar kesimi CHP’den soğuttu. İşte bu tür davranışlar partiye zarar veriyor. Eee ben Ateistleri, Marksistleri, Kürtçüleri, din karşıtlarını, mezhep ayrımı yapanları partime doldurayım, sonra da dindar seçmenden oy alayım… Bu mümkün mü? Bu zihniyetle 50 yıl daha iktidar yüzü göremez. CHP’nin iki arızasını tamir etmelidir. 1. Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine dönmelidir. 2. Din ve Cami ile barışmalıdır. Ben bir Atatürkçü bir Türk Milliyetçisi olarak CHP’de Atatürk’ün parmak izini aradığım için CHP’ye ile yakından ilgileniyorum ve eksik yanlarını hatırlatıyorum. Benden söylemesi.. Kendileri bilir…
Demirel’in yerine Tansu ÇİLLER’İ getirdiler, bu boşluğu dolduramadı ve DYP’yi bitirdi ve çekildi. Özal’dan sonra ANAP Lider boşluğunu Yıldırım AKBULUT ve Mesut YILMAZLA dolduramadı ve o da tarihe karıştı. Erbakan’dan sonra Recai KUTAN Milli Görüşü temsil edemedi ve partiyi barajın üstüne çıkaramadı. Şimdi ise Saadet Partisi AKP’nin gölgesinde büyüyemiyor. Çünkü merhum Erbakan’ın yakın arkadaşları AKP’den yeşillenmekle meşguller…
Merhum Ecevit karizmatik bir liderdi, yeni Ulusal Sol tezi ile partisini iktidara taşıdı ama yaşlanınca partide Rahşan hanımın kocasını yönlendirmesi, ulusalcı solcuları kızdırdı ve partinin barajın altında kalmasına neden oldu. Bir hata yaptı, Fetonun adamını(Hüsso) Başbakan yardımcısı yaptı, Fetonun yurtdışına kaçmasına yardımcı olduğu için Fetocular bir dönem Ecevit’e oy verdiler. Tabii ki DSP-ANAP-MHP hükümeti ABD tarafından tehdit edildi. ABD, yaz bizimle Irak’a girersiniz, hava alanlarına bize açarsınız. Ya da hükümetinizi yıkar, bizimle çalışacak bir hükümet getiririz dediler. Yıllarca Sabetayist olduğunu iddia ettiğimiz İsmail Cem İpekçi, Kemal Derviş ve Fetonun adamı Hüsso istifa ederek yeni bir parti kurmaları sonucu hükümet yıkıldı ve ABD’nin dediği oldu…
Merhum A. TÜRKEŞ’İN ardından MHP de liderini bulamadı, o da bir dönem barajın altında kaldı. Anlaşılan bütün partiler lider ve fikir boşluğundan dolayı toparlanamıyorlar. MHP’de merhum Türkeş’in yazmış olduğu Dokuz Işık Doktrini (Atatürk’ün altı ilkesi içerisindedir) ni uygulamaya dönerse iktidara gelebilir. MHP-DSP-ANAP koalisyonunda Ecevit Köykentleri Projesini hayata geçirmek için temel atma töreni yaparken, ortağı Devlet BAHÇELİ; “Sayın başbakan, bizim Dokuzışık’ta da Tarımkentleri projemiz vardır, bu temeli birlikte atalım” dememesi, partinin Dokuzışık Doktrinini unuttuğu veya uzaklaştığı anlamına gelir.
Siyaset Fahişeleri
Bu çöküşlerin ayrıca başka sebepleri de vardır. Bu makalede konuları özetle ele alacağız. Öncelikle halk bütün köklü partileri birer defa iktidara getirdi, denedi ve kenara attı. Çünkü Muhalefette büyüyen partiler, iktidarda bitiyorlardı. Devleti ve işleyişini tanıyamayan, uluslar arası dengeyi bilemeyen bu partiler, seçmene vaat edileni iktidarda uygulayamadıkları için bitiyorlardı. Yani yalancı durumuna düşüyorlardı. Bütün partilerde, savundukları fikirlerden uzaklaşma olduğu için, fikirsizlik bu partileri öldürmeye yetiyor. Madem fikirlerimizi uygulayamıyoruz, eh iktidara gelmişken, hemen kaçmayalım, bari birazcık kesemizi dolduralım anlayışı hakim oluyor ve soygun başlıyor.
En önemlisi de, partilerin düşmanı, partileri bitiren, çürüten Kemirgenler ve Sürüngenler vardır. Bunlara "Siyaset Fahişeleri" de diyoruz. Bunlar Beyninden Zina yaparlar. Rakibine belden aşağı vururlar. Bunlar parti parti dolaşırlar, hangi partide iktidar ışığı varsa, oraya mesken kurarlar. Partinin emektarlar kurmayları bir an için, çoğaldıklarını zannederler. Hâlbuki iktidar rüzgârı onları buraya getirmişti. Bunların maddi durumları yerinde oldukları için, hemen başköşeyi alılar. O partinin emektarları, partiyi bu düzeye getirinceye kadar, sıfırı tüketmişler ve bunlara gelmeyin de diyemezler. Partiye paralı adam da lazımdır ya… Onlar yerlerini alır ve vurguna başlarlar. Bu partiye emek vermedikleri için partinin misyonu, çizgisi, şehitleri, yetimleri onları hiç mi hiç ilgilendirmez. Gözünün yaşına bakmadan malı götürürler ve birkaç yıl içinde partiyi ve devletin bütçesini bitirirler. Batan gemiyi önce fareler terk edermiş. Bunlar da partinin battığını görünce, ilkönce onlar terk ederler ve yeni iktidar ışığı görünen bir partiye mesken kurarlar. Malı bu kemirgen Siyaset Fahişeleri götürür, Faturası idealist kurmaylara, şehitlere, mağdurlara çıkar. Bir bakarlar ki, geldikleri gibi değil de bir tomar servetle gitmişler. Kurmaylar, kör topal olanlar, şehit aileleri ile yeniden baş başa kalırlar. Hadi bozuşak elindeki avucundaki son kuruşu harcayın da bir daha iktidara gelelim de, bu siyaset fahişeleri bir daha gelsinler, partiyi ve ülkeyi keksinler. Bu döngü devam eder gider. Olan dürüstlere olur… Hep dürüstler askerlik yaparlar. Bir türlü bitmez askerlikleri…
Bir araştırma yapacak olursak, barajın altında kalan partileri batıranların, aşağı yukarı aynı kişiler olduğunu görmüş oluruz. 1980 sonrasında bu parti batıran, ihaleci, gazinocu, 4x4 jiplere binen uyanıklar önce Anavatan Partisine girdiler, 12 yıl iktidarda kalan bu partiyi bitirdiler. Sonra SHP ve Doğru Yol Partilerine sızdılar, onları da bir kuşa benzettiler. Daha sonra MHP ve DSP’ye sızdılar ve o partileri de barajın altında bıraktılar. Sıra AKP’de. “Siyaset Fahişeleri”, "parti batıran ekip" AKP'de çöreklenmiş durumda. Yakında bu partiyi de yolsuzluklarla batırır, rezil ederler demiştim…
Vefasızlık
Artık parti liderleri uyanmalı, çoğalamıyoruz endişesi ile bu “Siyaset Fahişelerini” partilere sokmamalıdırlar. Aslında bir kurum, bu parti gezen mültecilerin istatistiğini tutmalı, onları reklam etmeli. Ve sakıncalı partici damgasını yemelidirler ve partilere üyelikleri yasaklanmalıdır.. Aslında liderler onları iyi tanırlar, isteseler önlerini keserler. Ama parti hırsızlarla dolu ise, söyleminde samimi değilse, onlara yine engel yok demektir. Aslından bu göçmen particilerin önüne geçmek çok kolaydır. Liderler Partisinin emektar kurmaylarına vefa gösterilip, onların referansına başvursalar, bunların önüne geçebilirler. Ama 10 günlük partici ile 30 yıllık particiyi eş tutarsanız, vefa da kalmaz, zincirin halkaları tek tek kopar ve parti biter.
İşte Partilerin ölüm sebeplerinden bazılarını sizlere sıralamak istedik. Bu konuyu "Partilerin Ölüm Sebepleri" adı altında bir kitapçıkta topladık. Kısmet olur da yayınlayabilirsek, daha geniş açıdan inceleme imkânınız olacaktır inşallah