BOŞLUK

Can sıkıntısı değil bu, çaresizlik değil,alınır satılır bir şey değil, yenilir yutulur bir şey değil. Nasıl söylesem ağlanılıp gülünecek bir şey değil. Havada asılı bir şey var; Görünmez gibi olup göze batan, nefes aldıkça boğazına takılan, genzini yakan gözünü yaşartan bir şey. Sessiz gibi durup bağıran. Oh be unuttum deyip unutulmayan bir şey.
Gülerken rahatsız olduğun, ağlarken ne oluyor bana dediğin bir şey.
Bazan kafanın içinde, bazan karnında, bazan yüreğinde boşluk gibi bir şey. Booşluk, Boş-luuk, Boşluk.
Hayatımızda değilmiş gibi olup hayatımızda olan, hoşmuş gibi görünüp hoş olmayan bir şey. Her şey yolundaymış gibi olup yolunda olmayan. Yürür gibi görünüp duran bir şey.
Yakaladım işte dediğin anda kaçan, kazandım dediğin anda kaybettiğin bir şey.
Gitmekle, kalmak arasında bir şey. Karanlıkla aydınlık, geceyle gündüz, sevgiyle nefret... ööf, bir şey var işte; söylemekle susmak arasında bir şey var. Dilinin ucunda bir sözmüş gibi durup, boğazına düğümlenen bir şey var.
Batan, acıtan, kanatan bir şeymiş gibi olup, sırtını dönüp giden bir şey var.
Korkaklıkla cesaret arasında bir şey. Yılgınlıkla yılmazlık arasında bir şey. Umursamazlıkla umar arasında.
Eve gitmek isteği gibi bir şey, eve gittiğinde kendini dışarı atmak gibi. Huzur gibi görünüp huzursuzluk,Ormanda kaybolmak gibi, kendinden vazgeçmek gibi bir şey var.
Çok şey yiyip, hiç bir şey yememiş gibi bir şey. Doymakla doymamak gibi bir şey.
Uyku ile uykusuzluk arasında bir şey var. Varlıkla yokluk arasında. Bir varmış, bir yokmuş gibi bir şey.
Boşlukta düşmekle, örümcek ağına yakalanmış boşlukta sallanan bir ‘av’ hali gibi bir şey var.
Her şey bu kadar karıştırılır mı?
Doğruya yanlış, yanlışa doğru demek gibi bir şey. Tavşana kaç, tazıya tut demek gibi bir şey var.
Bir şey bu kadar mı olmaz; boştan gelip boşa giden. ’Doluya koydum olmadı, boşa koydum dolmadı’ gibi bir şey.