Aha size İSLÂMÎ bi “İNOVASYON” (!):
NAMAZIN PROTOKOL CUMA’sı veya PROTOKOL ZEVÂTIN CUMA NAMAZI !
Memleketteki bütün camiler KAPALIYKEN, sadece “PROTOKOL” denilen ZEVÂTA açık olan bir CAMİİ !?
Bugün en üst seviyedeki “PROTOKOL” mensubu BÜYÜKLERİMİZİN bulunduğu bir PROTOKOL Camii’nde, aralarına metrelerce mesafe koyarak kıldıkları ve bunu da İnternette yayınladıkları CUMA NAMAZI üzerine;
30 sene kadar önce Gaziantep’deyken (bir Belediye Başkanı’nın, Şehrin göbeğindeki bir yerde PROTOKOL Camii yapacağım demesi üzerine) gazeteye yazdığım bir yazımı (günün şartlarına göre) biraz saklayarak ve biraz da törpüleyerek aşağıya alıyorum:
"… ‘in PROTOKOL CAMİİ !
Adamın biri bir köye muhtar olarak seçilmiş ve ilçe seçim kurulundan MAZBATASINI aldıktan sonra köye dönerken, köyün üstbaşına oturup, küçümser bir tavırla köyü ve köylüyü süzmeye başlamış ve yanına gelen karısına;
“daha DÜNE KADAR BEN de BUNLAR gibi NORMAL bir İNSANDIM” demiş.
Adamın biri de, oğluna, “Oğlum, YÜKSEK YERLERDE OTUR ve BÜYÜK SÖZ SÖYLE” diye nasihat eder ve bu sözüyle onun, sözü sohbeti dinlenen, MAKAM mevki SAHİBİ bir insan olmasını istermiş.
Adam öldükten sonra bizim bu OĞLAN, bir köye davete gitmiş. Babasının o nasihatı aklına gelince de, bulunduğu odanın en yüksek yeri olarak gözüne kestirdiği "YÜKLÜĞE" (yastık-döşek-yorgan konulan yere) çıkıp oturmuş.
Böylelikle, babasının nasihatının birinci bölümünü yerine getirdiğini sanmış. Çevresindekiler şaşırmış ama, bir şey söylememiş. Hal hatır faslından sonra sohbet başlamış. Bizimki sesini çıkarmamış. Fakat arada bir, BÜYÜK bir edayla, “DEVE... DEVE...” diye konuşmaların arasına girmiş. Böylece de, babasının nasihatının “BÜYÜK SÖZ SÖYLE” bölümünü tamamladığını sanırmış.
Bu iki olay, bizim BARAK mıntıkasına mal edilir.
Ben bunları bugüne kadar bir darb-ı mesel olarak kabul ederdim. Ama, bizim …. Belediye Başkanı’nın geçen hafta, “PROTOKOL CAMİİ yapacağım” dediğini gazetelerden okuduktan sonra, bu iki olayın kaynağının … HÖYÜK köyü olduğuna kanaat getirdim.
“PROTOKOL CAMİİ” … !?
Yani, MAKAM-mevki, ÜNVAN sahibi olanların girebileceği ve MERTEBESİNE göre saf tutacağı bir cami !?
Ve de bu zevâtın CENAZELERİNİN oradan kaldırılacağı bir camii !?
Eyyy … Höyük’lü … (falan oğlu filan) !
Allah’ın huzurunda olduğumuzu kabul ettiğimiz NAMAZDA ve CAMİ Cemâatında MAKAM-mevki ve MERTEBE ayırımı veya DERECELENDİRİLME yapılması Dinimizin neresinde var ki, böyle bir PROTOKOL camii yaptırmaya kalkıyorsun ?
Din-i İslâm’da ve hele de Allah’ın huzurundaki insanlar arasında böyle bir ayırım yapma fikrini nereden alıyorsun ?
MUAVİYE’nin, YEZİD’in bile yapamadığını sen mi yapacaksın ?
Camiyi STADYUM; kendini de MA(ra)DONNA gibi kabul edip, herkesin seni seyretmesini mi istiyorsun ?
Eyyyy … (falanın oğlu falan) !
Şunu unutma ki, ancak sinema, TİYATRO ve konserlerin GALA gecelerinde ve bazan da protokole dahil ZEVAT için ÖN sıralardan yer ayrılır.
Buna rağmen, sırf PROTOKOL için bir sinema, tiyatro veya konser salonu henüz inşa edilmemiştir.
Ancak BİZANS İmparatorluğu devrinde yapılan ARENALARDA sadece KRAL ve yakınlarının seyredebileceği GLADYATÖR dövüşleri düzenlenmiştir ve buralar bile her zaman HALKA AÇIK tutulmuştur.
Öyle anlaşılıyor ki, … sen, (babasının nasihatını ANLAMAYAN çocuk gibi) Dinimizi tam olarak içine sindirememişsin. (ki, defalarca da HACI olmuş bir Müslümansın)
PROTOKOL denilen MAKAM-mevki sıralamasına dahil olmak bugün varsa, yarın yoktur.
Hele de CENAZE merasiminde HİÇ mi hiç YOKTUR.
Ama, İNSANLIĞIN temeli olan TEVAZU her zaman vardır ve de var olacaktır.
Eeeeyyy … Efendi, işte sana, bu Ademoğlu’ndan bir nasihat:
İlle de isminin söylenmesini istiyorsan … Höyük köyüne MUHTAR olacağına, o köyde sade bir KÖYLÜ ol ve öyle kal !"
Bilmem anlatabildi mi ?
(Not: O CAMİ, o Belediye Başkanı tarafından Şehrin göbeğine yapıldı ve PROTOKOL denilen ZEVATIN cenazesi oradan kaldırılmaya başlandı)