Hepimiz imtihandayız. Aslolan, bu imtihanı yüz akıyla vermek ve bizi yaratan Rabbimizin huzuruna yüz akıyla varmaktır. Aslolan, zafer kazanmak, başarı elde etmek, birinci olmak, önde olmak, önde gözükmek, şan ve şöhret sahibi olmak değildir. Bu hususta Celâleddin Harzemşah’ın bir sözü kulağımıza küpe olmalıdır. Kendisi Moğollarla hayli mücâdele etmiş bir kumandandır. Bir sefere çıkarken yakınları kendisine, “Hünkârım siz muzaffer olacaksınız!” deyince, şu cevabı vermiştir: “Benim işim Allah yolunda cihad etmektir. Muzaffer edip etmemek, Allahu Teâlâ’nın bileceği iştir. Ben Allah’ın işine karışmam.”
Rabbime hadsiz hamd olsun, hayatımın çok uzun devresinde, benim gibi düşünen, yüz akıyla Allahu Azimüşşân’ın huzuruna varmak isteyen kimselerle beraberim. Rabbimin lutfuyla pek değerli âlimlerle tanıştım, onlardan ders aldım. Sohbetleri kulağıma küpe oldu, yol gösterdi. 1993 Nisan’ından beri Milî Gazete’de yazıyorum. Köşe yazılarıma, ilim tahsili vesilesiyle ara vermiştim, 2015 yılından bu yana da aralıksız devam ediyorum. Yazılarımız meydanda. İnşeAllah peyderpey de kitaplaşacak. Yeni Devir Yayınları’ndan “İman Yolu”, “İslâm Yolu” çıktı. Çığır (Ravza) Yayınları’ndan “Peygamber Yolu”, “Cihad Yolu”, “İslâm Çağı Başlıyor” kitapları çıkacak. Bunlar hep gazetede yazdıklarım. İnşeAllah Rabbimin huzuruna yüz akıyla çıkmamıza vesile olacak eserler. “Hayra vesile olan, o hayrı işlemiş gibidir.” Dolayısıyla bana bu sütunda yazma imkânını verenler de bu hayrı işlemiş gibidir.
Şöyle sağıma, soluma, önüme, ardıma bakıyorum; “İyi ki varlar!” dediğim nice insan var. Allah onlardan razı olsun. Hepsini saymam mümkün değil. Meselâ, Millî Gazete ve Millî Görüş Camiası… Lütfen günlük siyaseti bir tarafı koyup şöyle tarafsız bir gözle bakınız, elinizi vicdanınıza koyunuz. Bu insanlardan bu ümmete, bu vatana ve bu vatanda yaşayanlara zerre kadar zarar gelmez. Bilakis fayda gelir. Mahallî idarelerde ve hükümet ortağı oldukları devrelerde yaptıkları ortada. Herkes elini vicdanına koyup söylesin. O zamana kadar ve ondan sonra, hangi devrede; işçilere yüzde 25 zam istenince; “Kardeşim, yüzde 25 ile geçinilir mi? Size ilk altı ay yüzde 50 zam, ikinci altı ay yüzde 50 zam” denildi ve bu yapıldı? Hangi devrede emeklilere yüzde 100 ile yüzde 300 arasında değişen nispette zam yapıldı? Hangi devrede o kadar fabrika temeli atıldı? Bir de şimdi söylediklerine bakınız: Sayın Temel Karamollaoğlu ve arkadaşlarının değerlendirmelerine kulak veriniz. Hepsi de akl-ı selimle söylenmiş, bu ülkenin ve bu halkın iyiliği için söylenmiş sözler. Millî Gazete’nin neşriyat politikasına bakınız: Hepsi bu ümmetin iyiliği için. Bu ülkenin ve bu halkın dirliği, düzenliği, esenliği için… Zulme ve zâlimlere karşı aslâ tâviz yok. Yeri geldiğinde Müslümanlara zulmeden zâlimlerin yüzünde Osmanlı tokadı gibi şamar inmekte. Onların foyası gözler önüne serilmekte. Böyle hareket eden daha nice isim var. Yakinen bildiğim isimlerden biri de Vehbi Dinçerler. Hemşehrimdir, ama daha görüşmedik. Ancak sosyal medyadan yazdıklarını tâkip ediyorum. Yan gelip yatmıyor, ülkenin temel meselelerinde görüş belirtiyor, yol göstermeye çalışıyor. Sayın Dinçerler, Fulbright Eğitim Komisyonu Engizisyonuna yiğitçe karşı çıkan ve ders kitaplarında birazcık değişiklik yapmaya muvaffak olan tek Millî Eğitim Bakanı diyebilirim.
Benim asıl mesleğim, gazetecilik. Bu mesleğin rûhu gereği, ülkeyi, halkı yakından ilgilendiren meseleleri derinlemesine araştırırız, devlet idaresinde ülkenin ve halkın menfaati için canla başla çalışanları da az çok biliriz. Bu bilgimiz istikametinde yüreğimiz ferahlanıyor ve “iyi ki varlar!” diyoruz. Bu temenni, hemen her sahadaki gayretli, ihlaslı, imanlı, yiğit insanlar için geçerli. “İyi ki varlar!” Cenab-ı Hak hepsine sağlık, âfiyet, hayırlı uzun ömür versin.
Şahsen tek gâyem, bu dünyada yaşarken yüz akıyla yaşamak, ölünce de Rabbimin huzuruna yüz akıyla çıkmak… Bu düşüncede olan herkesle de beraberim. Gıyaben hepsine muhabbetim var.
