Birbirimize söylemediğimiz, söyleyemediğimiz sözleri söyleyebilseydik eğer dünya ve ülkemiz ve şehirlerimiz ve yaşadığımız ‘mahallelerimiz’ ve bahçelerimiz ‘acaba‘ daha güze olur muydu?
Bu soruyu bir vesile ile tanıştığımız meslekleri doktorluk olan ‘evli çift’ ile ağaçların arasında onlara ağaçları anlatırken düşündüm. Bahçelerine dikecekleri bir kaç ağacı seçerken aynı zamanda sohbet ediyoruz.
-Aman dikkat dedim,şu anda ağaçlar da sizi seçiyor!
Birbirimize çekinerek söylediğimiz kullandığımız kelimelerden hayatla ilgili düşüncelerimizi öğrenmeye çalışarak. Öğrenip de ne yapacağız!
İnsan bu, merak ediyor işte!
Anlaşmazlığa düşüyorlar bahçelerine nasıl bir ağaç dikecekleri konusunda. Tartışmayı izlerken müdahil oluyorum: Durun bakalım diyorum, önemli olan ağacın sizin bahçeyi isteyip istememesi, ya ağaç sizin bahçede bulunmak istemezse! Tamam, bahçe sizin ancak ağacın rızası olmalı o bahçede yaşamakla ilgili.
Benim bir ‘ağaç satıcısı’ olmaktan başka bir ‘şaka yapıcı’ olduğumu görünce meraklanıyorlar. Gardları düşüyor, başlıyorlar sağdan soldan anlatmaya, ’dış güçlerin’, ekonominin, ideolojinin, bakış açısının, güneşin doğuşunun, demokrasinin, zamanın, umudun, bir arada ‘Barış’ içinde yaşamanın bir bahçeye etkilerini konuşmaya. Yeşilin tonunun, çiçeklerin renginin bahçeyi nasıl da güzelleştireceğini konuşuyoruz.
Doktorlarımız açılıyor: Bir bahçe esasında herkesin diyorlar. Bizim olduğu kadar senin, senin olduğu kadar komşunun, komşunun olduğu kadar bu şehirde dahası ülkede yaşayan herkesin. Yani şu ağacın fiyatını söylerken bunları göz önüne almalısın demezler mi?
Ben, durur muyum!
Aslında bu ülkede ve dünyada yaşayan herkesin önleyici sağlık tedbirleri ile hiç hasta olmadan yaşaması mümkün olamaz mı? Bu yaklaşım beraberinde her türlü sağlık hizmetini parasız hale getirir: Saç ektirmeyi bile! Neden saç ektirmeyi bile, çünkü bu yaşamaya ‘sürgün’ gönderildiğimiz ‘yıpratıcı hayat’ şartlarında dökülen saç kırılan diş körelen duygular kimin eseri diye, ortaya bir soru bırakıyorum.
Kafan güzel mi der gibi kafama baktılar. ’Güzel’ olduğunu görünce, gülümsediler. Bir ağaç satışından bir bahçenin nasıl olmasından dünya politikalarına uzanan kısa yolculuktan, alan memnun satan memnun ‘satılanlar’ memnun şekilde ayrıldık: Bir Ladin, bir Süs eriği, bir Katalpa ağacı aldılar. Hediye olarak bir hanımeli, bir berberis, bir gül koyarak yanlarına. Eee, ’müşteri’ ile ‘memleket kurtarırsan’ olacağı bu!
Kıssadan hisse: Bizler, Söylemediklerimizi, söyleyemediklerimizi söyleyebilsek; bahçelerimiz, şehirlerimiz,ülkemiz daha güzele doğru bir yolculuğa çıkacak. O yolculuk ki çok keyfli olacak, çook!
Bir bahçeyi susturarak, korkutarak güzelleştiremezsiniz!Çiçekler, bahçelerin gülümsemesidir.
Kıssadan hissenin hissesi: Bahçelerimizi güzelleştirmemiz gerekir. Hem evimizin hem yüreğimizin.
Kıssadan hissenin hissesinin notu: Bu sözümüzü yıllar önce çevre düzenleme işine başladığımızda bastırdığımız katalogda yazmıştık. Hala bu sözün çizgisinde o yolda yürüyoruz.
Soru şu: Güzelleşebildik mi?
El cevap: Umudumuz var!