Bir şey oldu bu ülkede: Sevinçler sevinç gibi, hüzünler hüzün gibi, sevgiler sevgi gibi değil. Dostluklar dostluk gibi, arkadaşlıklar arkadaşlık gibi değil.
Bir şey oldu; Çocuklar çabuk büyüyor, gençler çabuk yaşlanıyor.
Bir şey oldu; Hayatlar ‘hayat’ gibi değil. Günler geçiyor, ancak günler gün gibi değil.
Bir şey oldu; Bu şehirler, bu sokaklar her an göçecek gibiyiz. Yorganımız sırtımızda.
Bir şey oldu; İyilik kötülük gibi, güzellik çirkinlik gibi, gülmek ağlamak gibi. Planlı bir kötülük var, sıradanlaştırılmış bir kötülük, anlayışla karşılanan. O kadar çok ki ‘acı. ’Ve Vicdanlar susturulmuş.
Bir şey oldu; Kardeşlik kardeşlik gibi, komşuluk komşuluk gibi değil.
Bir şey oldu; Yazılmış onca kitap, söylenmiş onca söz, yaşamış onca insan, onca deneyim, onca savaş, onca kavgaya rağmen sonuç: Ortalık, kendi gemisini yürütmeye çalışan kaptanlarla dolu.
Bir şey oldu.
Politikacı politikacı gibi değil. Ne çok severlermiş ülkelerini. Sanki bu ülke sadece politikacıların. Sanki kendi fikirlerinden başka fikir, fikir değil. Sanki sonsuz bir ömre sahipler. Bayrak sadece onlar için dalgalanıyor. Huzur, mutluluk, güven onlara özgü. Ya alttakiler, en alttakiler.
Bir şey oldu.
Güvenmiyoruz, inanmıyoruz, huzursuzuz. Kendimiz için değil, çocuklarımız ve onların yaşayacağı Ülke için. ”Denizler ortasında çöle döndürmeyin” bu ülkeyi.
Bir şey yapmalı.
Yıllar önce (1987) genç bir mühendis adayı olarak mezuniyet yıllığına bir şeyler yazmamı istemişti arkadaşlar, şöyle yazmıştım:”
BİR ŞEY
Boşu boşuna geçen anlar
Bir şey yapmalı diyorum
Bir şeyi yaşamalı
Ama o bir şeyi bulmaktan
sürekli kaçıyorum
Her an yoğun olmalı
Bir şeyi yaşamalı
Çünkü bu yaşam benim yaşamım
Boşuna gelmemeli dünyaya.”
Ve şimdi, şu an;
Bir şey oldu, oluyor; Tüm değerlerimiz alt üst. Yanlış, doğru gibi. Doğru, yanlış gibi.
Bir şey oldu ve hiçkimsenin ‘suçu’ yok bunda...Herkes ‘pirüpak.’
Ve hala, Bir şey yapmalı. Siz de farkında mısınız?